Gazze’de ölen çocuklar hakkında yazarken neler öğrendim

Sadece 9 çocuğun hikayesini anlatarak, bu savaşta ölen daha binlerce çocuk hakkında bir şeyler öğrenmeyi umduk Henüz yeni başlamış bir hayatı nasıl anarsınız? Belki de sadece bir ebeveyn, çocuklarının büyümesini, gülmesini ve her gün binlerce küçük şekilde değişmesini izleyen biri böyle bir göreve layık olabilir. Peki ya ebeveyn çocuklarıyla birlikte öldürüldüyse? O zaman bu hikayenin … Gazze’de ölen çocuklar hakkında yazarken neler öğrendim Devamı »

Eklenme Tarihi: 29 Ara 2023
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 29 Ara 2023
Gazze’de ölen çocuklar hakkında yazarken neler öğrendim

Sadece 9 çocuğun hikayesini anlatarak, bu savaşta ölen daha binlerce çocuk hakkında bir şeyler öğrenmeyi umduk

Henüz yeni başlamış bir hayatı nasıl anarsınız? Belki de sadece bir ebeveyn, çocuklarının büyümesini, gülmesini ve her gün binlerce küçük şekilde değişmesini izleyen biri böyle bir göreve layık olabilir. Peki ya ebeveyn çocuklarıyla birlikte öldürüldüyse? O zaman bu hikayenin hakkını kim verebilir?

İsrail’in Gazze’deki savaşında öldürülen çocuklar hakkında yazarken kendimize bunları sorduk. Çatışmalarda 7 binden fazla çocuğun hayatı söndü; bu sayı o kadar büyük ki her birinin trajedisini gizliyor. Birleşmiş Milletler, Gazze’yi “çocuk mezarlığı” diye tanımladı fakat gerçek bundan çok daha kötü; ölümlerin boyutu, birçoğunun mezarının olmadığı anlamına geliyor. Bazıları bulundukları yere gömüldü, binlercesiyse hâlâ enkaz altında yatıyor.

Sadece 9 çocuğun hikayesini anlatarak, bu savaşta ölen daha binlercesi hakkında bir şeyler öğrenmeyi umduk. Onlar hakkında ömürleri gibi kısa bir yazı yazarsak, onları bir sayfadaki sayılar olmaktan çıkarıp nefes alıp veren insanlar haline getirebilirdik. Gazze Şehitleri adlı proje bunu çok daha büyük ölçekte yapmaya çalışıyor.

Bu çocukların parlak hayatları hakkında yazarken karşılaştığımız dehşet verici bir zorluk, ebeveynlerinin çoğunun onlarla birlikte öldürülmüş olmasıydı. Bu da bizi teyzeler, amcalar ve büyükanne ve büyükbabalar gibi geniş ailelerle konuşmak zorunda bıraktı. Bu çocuklara duydukları sevgi tartışılmaz olsa da birçoğu onları benzersiz kılan özellikleri (bir ebeveynin veya kardeşin her gün görebileceği nitelikler, takıntılar ve özellikler) yastayken tanımlamakta zorlandı. Ortaya çıkan şey iyi kalpli genellemelerdi: “Tipik bir çocuktu” ya da “Çok zekiydi” veya “Babasını çok severdi” gibi.

Dolayısıyla biz de küçük ayrıntılara odaklandık. Ailelere bu çocuklarla geçirdiklerini hatırladıkları küçük anları sorduk. Mahmud Alkrunz, yeğeni Ömer’in bağırarak hayvan sesleri çıkarıp durduğu bir kamp gezisini hatırladı. Hani Almadhoun, yeğeni Siwar’ın yazın Gazze’yi ziyaret ettiklerinde kızlarının üzerine titrediğini hatırlıyor. Ayrıca yaşamlarının son haftalarında karşılaştıkları zorlukları, ebeveynleri için nasıl cesur olmaya çalıştıklarını, ailelerinin kendilerinden önce öldürüldüğünü nasıl gördüklerini ve 8 yaşındaki Ghina Alkrunz örneğinde olduğu gibi nasıl aç öldüklerini öğrendik.

Bazı ailelerin cesetlerini bulmak için günlerce enkaz altında onları aradıklarını öğrendik. Ömer Almadhoun patlamanın etkisiyle evden o kadar uzağa fırlamış ki, cesedi arama alanının dışında, yaklaşık 20 metre ötede bir yabancı tarafından bulunmuş. Kardeşi Ali’yi bulmalarıysa birkaç gün sürmüş. Çocukların büyükannesi, köpeklerin cesetleri onlardan önce bulmasını engellemek için aile evlerinin yıkıntılarının başında beklemiş.

Bu anlar bize Gazze’de öldürülen çocuklar hakkında bir şeyler söylüyor fakat daha büyük soruya cevap vermiyor. Her şeyden önce neden bu kadar çok çocuk öldürülüyor?

Altta yatan bazı nedenler bize bağlam sunuyor. İlk olarak, Gazze dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri. Yaklaşık 2,2 milyon kişi 40 km uzunluğundaki şeridi evi bellemiş ve böyle bir yerde her türlü çatışmanın büyük ölçekli sivil kayıplara yol açması kaçınılmaz. Dahası, bu nüfusun neredeyse yarısı çocuk, bu da kayıpların önemli bir kısmını onlar oluşturacak demek.

Ancak bu faktörler göz önünde bulundurulsa bile Gazze’de siviller tarihi bir hızla öldürülüyor. Söz konusu hız, buradaki daha önceki çatışmaları ve ABD’nin Afganistan’da ya da Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yürüttüğü savaşlar gibi diğer yakın tarihli savaşları çok geride bırakıyor.

Gazze’deki bombardımanın boyutu, İsrail’in binlerce çocuğun ölümü de dahil bu yüksek sivil kaybının, oradaki askeri hedeflerine ulaşmak için ödenmeye değer bir bedel olduğuna karar verdiğinin birçok göstergesinden biri.

840’tan fazla siville 300 asker ve güvenlik personelinin katledilmesi ve 200’den fazla kişinin kaçırılmasına karşılık olarak başlatılan bu savaş, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından “medeniyetin düşmanlarına” karşı bir mücadele diye tanımlandı. İsrail ordusu sivilleri hedef aldığını reddediyor ve bunun yerine Hamas’ı sivilleri canlı kalkan olarak kullanmakla suçluyor. İsrail ayrıca Gazze’nin kuzeyi gibi boşaltılmasını emrettiği bölgelerde öldürülen siviller için suçlanamayacağını söylüyor. Ancak bu savaş sırasında hastaneler, camiler, BM okulları ve sığınaklar da dahil bu sözümona güvenli alanları da bombalıyor.

İsrailli yetkililer, önceki savaşlara kıyasla isabetliliğe daha az önem verdiklerini kamuoyuna açıkladı. 10 Ekim’de, Hamas saldırısından sadece üç gün sonra ve İsrail kara harekatını başlatmadan önce, İsrail Savunma Kuvvetleri sözcüsü Daniel Hagari, Gazze’de “binlerce ton mühimmat” kullanıldığını söylemiş ve “isabetlilikle hasarın kapsamını dengelerken, halihazırda neyin maksimum hasarı verdiğine odaklanıyoruz” diye eklemişti.

Gazze’de sahada maksimum hasar, cansız ve tozla kaplı sıra sıra dizilmiş küçük bedenler demek.

İsrail’de yayımlanan +972 dergisine göre, İsrail’in Gazze’de seçtiği hedeflerle ilgili yapılan çeşitli soruşturmalar, İsrail’in saldırılar için kabul edilebilir hedefler listesini askeri ve Hamas altyapısından, “özel konutların yanı sıra kamu binaları, altyapı, yüksek bloklar” ve örgüt elemanlarının evlerini de içeren “güç hedefleri” olarak genişlettiğini ortaya koydu. Aynı araştırma (bulguları The Guardian tarafından da kanıtlarla desteklendi) İsrail ordusunun çok sayıda hedefi bir insandan çok daha hızlı bir şekilde belirlemek ve seçmek için yapay zeka kullandığını ortaya koydu.

Norveç Mülteci Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland’a göre bu bombardıman “çağımızda sivil nüfusa yönelik en kötü saldırılar arasında yer alıyor. Her gün daha fazla ölü çocuk ve bu cehenneme katlanan masumlar için yeni acılar görüyoruz”.

Böyle bir ortamda Gazze’nin çocuklarının hiç şansı yoktu.

Ölüm ilanları çok daha uzun olmalıydı. Okulda ne yaptıklarını, boş zamanlarını plajda ya da kampta nasıl geçirdiklerini ve en çok hangi oyuncakları sevdiklerini öğrenebilirdik. Ama mezuniyetleri, düğünleri, yurtdışı seyahatleri hakkında hikayeler de içermeliydi ve bunları anlatmak için kendi çocukları da orada olmalıydı.