Gazzeli gazeteci Ethem Ebû Silmiyye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Arapça hesabından yayınlanan “Gazze için çabalarımızı sürdüreceğiz” tweetine yanıt verdi:
“Sayın Başkan, eğer medya ekibinizin bir parçası olsaydım, bu tweet’i yayınlamamanızı tavsiye ederdim, çünkü bu konu hakkında ne kadar çok yazarsanız, suçu başkasına atfederek başlattığınız bu tür konuşmalardan kamuoyunun hayal kırıklığı da o kadar artıyor.
Bilmiyorum nasıl ‘her türlü çaba’ gösterdiniz, bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin etkisi olabilir mi, bu onun azami çabasıdır!
Sayın Cumhurbaşkanım, önemine ve gerekliliğine rağmen konumuz insani yardım değil elbette. Çünkü insani yardım, Müslümanlardan önce insan olarak insanlar arasındaki kardeşlik görevidir ve 40’lık konteynerlere bölünürse 34.000 tondur. Yani yaklaşık 850 konteyner olduğunu göreceğiz. Bu hayırseverlerin de kendi başlarına yapabileceği bir çalışma. Acil tedaviye ihtiyacı olan 8.000 yaralıdan yaklaşık 350’si alındı. Çok büyük bir rakam olduğunu düşünmeyin.. Yapılan her insani çabaya bir kez daha sonsuz teşekkür ederiz.
Ama bu bizim bildiğimiz Türkiye değil, ‘Azerbaycan’da, Libya’da, Somali’de’ ve diğerlerinde gördüğümüz ve görmekte olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çabası bu değil.
Sayın Başkan, çağrıları duydunuz mu? Türkiye, yarısından fazlası çocuk olan Gazze’nin kuzeyindeki 650.000’den fazla vatandaşın kurtarılması için neden havadan gıda, ilaç ve temiz su yardımları yapmıyor?
Türkiye neden İsrail işgaliyle tüm ticari ilişkilerini kestiğini açıklamıyor ve İsrail ile Türkiye arasındaki aktif ticari hareketi durdurmuyor?
Türkiye neden Gazze’deki ablukayı kaldırmak için dünyanın dört bir yanından gönüllüleri taşıyan bir donanma gemisi filosu göndermiyor, kuşatmayı kırmak ve savaşı bitirmek için uluslararası baskı yaratmıyor?
Türkiye, Gazze ve halkını, bölge ülkelerinin şantajının kurbanı olarak bırakmak yerine; saldırıyı durdurmak, kuşatmayı sona erdirmek ve yeniden inşa sürecini başlatmak için birleşik bir baskı cephesi oluşturacak uluslararası bir konferansa neden henüz ev sahipliği yapmadı?
Sayın Cumhurbaşkanı, Fransa’dan temsilciler Gazze ile dayanışma için gelip Refah kapısı önünde durdular, Belçika ve İspanya Başbakanları da dayanışma için Refah kapısı önüne geldiler, neden Türk temsilcilerini göremiyoruz?
Sayın Cumhurbaşkanım, daha önce önerdiğim şeyler atılabilecek insani ve diplomatik adımlardır, yüzlerce fikir sıralanabilir ama burada yer kısıtlı, ben sizden askeri müdahale istemedim, Allah korusun ama ben sizlerden bildiğimiz Türkiye büyüklüğüne, Gazze’deki felaketin ve soykırımın büyüklüğüne yakışacak bir çaba istiyorum.
Sözümü şu şekilde bitiriyorum Sayın Cumhurbaşkanım: Hayatımız kısa ve yarın hepimiz tek tek Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkacağız ve her birimiz, makamından, yerinden, her soruya bir cevap hazırlamak zorundayız.”