Tüm meseleleri Kuran ve Sünnet penceresinden bakarak, konuları İslami bakış açısıyla değerlendiren Hocaefendi, "Müftülere nikâh kıyma yetkisi veren tasarının mecliste kabul edilmesi" konusunda da, "Daha önce müftüye böyle bir yetkinin verilmemesinin aslında, hocaları hiçbir şeye karıştırmak istememe mantığının sonucudur. Düzen laik olunca, hayatın dışında bir din, hayatın dışında bir hoca istiyorlar. Hocaları her meselede dışarıda tutmak istiyorlar” diyerek nikah kıyma yetkisinin müftülere verilmesinin İslami açıdan daha uygun olacagını ifade etti.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin; “Müftülere nikâh kıyma yetkisi veren tasarının mecliste kabul edilmesini nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna verdiği cevaptan satır başları şu şekilde;
Gecikmiş Bir Karar…
Evet, bu tasarı daha evvel hazırlanmıştı demek ki daha yeni geçmiş. Bir ara yine sormuşlardı o zaman da cevap vermiştim. Elbette ki bu karar doğru ve çoktandır olması gereken bir şeydi, gecikmiş bir karar. Devlet, köyün muhtarına nikâh kıyma yetkisi veriyor. Bütün muhtarları kastetmiyorum. Yanlış anlamasınlar onları küçük de görmüyorum. Bu bir imkân meselesidir. Adamcağız köyde yaşamış ne yapsın? Bizim de ömrümüz köyde geçseydi, biz de okumuş insan olamazdık elbette. Küçük görmek için söylemiyorum ama birçok muhtarın (hepsini kastetmiyorum) kültürsüz, bilgisiz adamlar olduğunu bilmiyor musunuz? Öyle muhtarlar var ki okuma yazması bile yok, imza atmayı bile bilmiyor. Şimdiye kadar onlara bile nikâh kıyma yetkisi veriyor, müftüye vermiyorlardı.
Bu karar gayet doğrudur. Müftü, en azından tahsilli, okumuş bir insandır. Nikâh da dini bir iştir. Müftü kıymayacak da şarapçı nikâh memuru mu kıyacak?
Şarapçı nikâh memuruna da (hepsini kastetmiyorum) muhtara da bu hakkı tanıyor, gemideki kaptanların bile nikâh kıyma yetkisi var, yanlış değilsem havadaki pilotun da böyle bir yetkisi var.
Bir Dinin Hocaları Ancak Bu Kadar Aşağılanabilir!
Okumuş, tahsilli, az çok dini bilgisi olan müftüye böyle bir yetkinin verilmemesi çok yanlış bir şeydir. Bu aslında, “hocalar hiçbir şeye karışmasın” mantığının sonucuydu.
Laikliğe göre, hocalar hiçbir şeye karışmayacak. Hocalara verilen yetkiye göre; hoca namaz kılar, ölüyü yıkar, ölünün cenaze namazını kılar. Hoca siyasete karışmaz, nikâh kıymaz, hiçbir şeye karışmaz. Hoca sadece namaz kılan, ölü yıkayan, ölüyü defneden adam konumundadır. Bir dinin hocaları ancak bu kadar aşağılanabilir. Ne Hristiyan hocasını bu kadar aşağılıyor, ne Yahudi, ne de Budist. Nikâh zaten dini bir meseledir ve dine uygun şekilde kıyılması gerekiyor. Bunu da bilen hocalardır. Hoca derken cami hocalarını da kastetmiyorum çünkü cami hocaları bilmeyebilir. Ama müftüler az çok okumuş insanlar ama nikâh kıymadıkları için belki de okuduklarını unutmuşlardır. Müftüye nikâhla ilgili bir şey sorulsa belki de bilemez. Çünkü adamcağız nikâh kıymıyor ki, unutmuştur. Ama bu işi onlar yaparsa zamanla gayet güzel öğrenirler ve hak onların hakkıdır. Buna tepki gösterenleri anlayamıyorum.
Nikâh dini bir mesele hocaya onu da mı çok gördünüz? O zaman bu hoca ne işe yarıyor? Nikâhı bile kıyamayan bir hoca, ne işe yarar?
Hayatın Dışında Bir Din, Hayatın Dışında Bir Hoca İstiyorlar!
Onların dertleri, “Aman laiklik elden gitmesin…” Hocalar toplumun içine girer de topluma yön verir, toplum tarafından saygı görür de laikliğe zarar gelir korkusuyla ödleri kopuyor. Hocaların saygı görmesini hayata karışmasını hatta nikâha bile girmesini istemiyorlar.
Hayatın dışında bir din, hayatın dışında bir hoca istiyorlar çünkü laikler. Düzen laik olunca, bu zamana kadar her meselede hocaları dışarıda tutmak istemişler.
Hocaları İyice Aşağılayan Bir Düzen
Ben bazen siyasi bir açıklama yaptığımda, “Sen hocasın, siyasete niye karışıyorsun?” demediler mi? Sen ne alıyorsun Kur’an’dan, dinden? Kur’an dünyayı idare etmeye gelmiş. Siyaset, idare etme sanatıdır. Zaten Kur’an’ın hedefi de budur. Hoca bilmeyecek de siyaseti kim bilecek? Bilmeyen hoca, hoca değildir. İslam, dünyayı idare etmek için gönderildi. Ve buna siyaset diyoruz. Bu İslam’ın konusudur. Ama tabi onlar siyasetten ne anlıyorlar? Çelme takma yöntemleri, yalanlar, dolanlar, sahtekârlıklar, hırsızlıklar…
Evet, hoca sizin gibi sahtekârlık bilmez, hoca sizin gibi hırsızlık bilmez, hoca sizin gibi çalmaz çırpmaz. Ama bu devlet işlerini bilmiyor demek değildir. Hoca, onun bunun ayağını kaydırmayı bilmez, birbirine çelme takmayı bilmez ama devlet işlerini bilir. Bunlara göre, hoca nikâh kıymayı bile bilmez. Bu düzen, hocaları iyice aşağılayan bir düzendi.
Müslüman Olarak Bu Karardan Memnunuz
Biz Müslüman olarak bu konunun hallolmasından tabi ki memnunuz. Belediye nikâh dairesine gidip de nikâh kıydıracağınıza, sıra alıp da haftalarca bekleyeceğinize, gidip de köyünüzün bir şeyden anlamayan muhtarına nikâh kıydıracağınıza, müftüler nikâhınızı kıysın. İslam’a uygun kelimelerle nikâhı kıyarlar. Eğer öyle kıymayacak olurlarsa yine işi bilen bir hocaya da kıydırırsınız. Ama müftüler zaten büyük ihtimalle ona uygun kıyacaklardır. Dolayısıyla resmi nikâhınız da, dini nikâhınız da olmuş olur. Zaten nikâhta dini, resmi diye bir ayrım doğru değil. Nikâh nikâhtır, böyle bir ayrıma da gerek yoktur.
Millet Devletin Bu Kanunlarını Beğenmiyor
Böyle bir ayrım neden oluyordu? Çünkü nikâh memuru, İslam’a göre nikâhın nasıl kıyıldığını bilmediği için İslam’a göre uygun olsun diye bir de hocada kıydırıyordu. Bu herkesin yaptığı bir şey ve yıllardan beri böyleydi.
Bu neyi gösteriyor? Bu millet, bu devletin bu kanunlarını beğenmiyor. Bu millet, bu laik devletin nikâhını kabul etmiyor. Nikâh memuru kıyıyor, o gidiyor bir daha hocaya kıydırıyor. Bu neyi gösteriyor? Bu millet bu devletin kıydığı nikâha inanmıyor. İşte bu kadar… Şimdi belki o hallolmuş oluyor. Müftüler eğer İslam fıkhına göre uygun kelimelerle nikâhı kıyarlarsa sorun kalmamış olur. Millet iki nikâh kıymakla uğraşmamış olur.