Marksist-Leninist olan DHKP-C örgütü özellikle 1990’lı yıllardan itibaren şehirlerde örgütlenmeye başlamış, yaptıkları eylemlerde de ünlü isimlere suikast düzenleme yoluna gitmişlerdir. Örgüt kurbanlarını üniversitelerde kandırdığı gençlerden seçmektedir. Gençlerimizin bu sinsi örgütün ağına düşmemeleri için kurban seçtikleri kişileri nasıl saflarına kattıklarını anlattığımız haberimizi dikkatle okumalarını istiyoruz. DHKP-C’nin Üniversite Faaliyetleri DHKP-C’nin üniversitelerde çok etkin olduğu bilinmektedir. Eylemci ve yönetici kadrolarındaki ihtiyaçları, üniversitelerde kandırdıkları gençlerden sağlayan DHKP-C, propagandasını öğrencinin hassasiyetleri doğrultusunda yapmaktadır. Örgüt, kendilerine muhtaç olma ihtimali olan kişilerin hassasiyetlerini tespit edip, sonrasında ikna ve kandırma sürecine girmektedir.DHKP-C’nin, Molotof, suikast, bombala ve canlı bombalı eylemlerde üniversitelerden sağladığı militanları kullanıyor. İstanbul’daki üniversitelerde daha yoğun faaliyetlerde bulunan DHKP-C çoğu zaman PKK ile işbirliği yapmakta, özellikle üniversitelerde ortak hareket etmektedir. DHKP-C gençleri kandırırken; Alevilik, Kürtlük, sosyalizm, eşit toplum, adaletli bir ülke, emperyalizm karşıtlığı, hemşericilik gibi çeşitli konuları kullanmakta ve böylece öğrenciye sempatik görünmektedir. DHKP-C, PKK gibi üniversitelerde etkin olan terör gruplarının öğrencileri kandırmada izledikleri başlıca yöntemler şu şekildedir: Okul dernekleri, öğrenci toplulukları gibi sosyal alanlar üzerinden propaganda yapma, üniversitelerde panel, sempozyum, etkinlik, öğrenci toplulukları, konserler adı altında çalışmalar yaparak örgüte yandaş toplama, üniversiteler dışında çeşitli paravan dernekler kurmak ve kurmuş oldukları dernekler vasıtasıyla; sözde kültürel, sportif etkinlikler düzenleyerek gençleri saflarına çekme, özellikle maddi durumu kötü öğrencilere ev ve burs olanakları sağlayarak sempatisini kazanma ve sonrasında örgütün elemanı haline getirme, yurt, kantin ve öğrenci evleri gibi alanlarda etkinlik kurma, hemşericilik yöntemini kullanarak ve etnik milliyetçilik yaparak kendilerine yakın buldukları öğrencilere yakınlaşma ve propaganda yaparak örgüt saflarına çekme, yemeklerin azlığını, ders araç gereçlerinin yetersizliğini, eğitim kalitesizliğini, yurt ve benzeri tüm kitleyi ilgilendiren sorunları protesto etme, Üniversitelerde kendilerine yakın akademisyenlerle bağlantı kurmak, kadrolaşmak ve bu kişiler üzerinden öğrencilere ulaşma, STK kuruluşları üzerinden yasal görünümlü faaliyetler yaparak, asıl amaç olarak propaganda yapma, erkek ve kız öğrencileri örgüt saflarına çekmek için, örgüt üyesi olan kadın ve erkekleri kullanma, afiş, bildiri, dergi, kitap, CD gibi propaganda araçlarının ücretsiz dağıtımını sağlama, internet üzerinden kurulan illegal siteler, sosyal medya ve yakın görüşlü sanatçıları da kullanarak örgüt propagandasını yapma, çeşitli vaatler ile öğrencileri kandırma (Seni bu okulun sorumlusu, bu ilin valisi veya güvenlik sorumlusu yapacağız gibi).Örgütlerin gençleri kandırmasının yanı sıra “gönüllü” olarak da bu oluşumlara katılanlar vardır. Bu konuya ilişkin yapılan akademik araştırmalarda ulaşılan en önemli veri, örgütlerin saflarına çekmeyi planladıkları kişilere ulaşmalarındaki yetenekleridir. Sempati duyan bir kişi için, örgüte ulaşmak ve katılmak çok kolay olmasa bile, örgütler istedikleri kişilere ulaşmak için aynı zorlukla karşılaşmamakta, daha doğru bir ifade ile kurbanları kendileri seçmektedirler.
Terör Örgütlerinin Genç Bireyi, Örgüt Militanı Haline Getirme Süreci Terör örgütleri, üniversiteli genç bireylere ulaştıktan ve örgüt içerisine dâhil ettikten sonra yeni bir süreci başlatmaktadırlar. “Genç bireyin, terörist haline dönüştürülmesi” olarak da tanımlanabilecek bu sürece ilişkin en belirgin, dikkat çeken aşamalar şunlardır:Yasadışı faaliyet gösteren örgütlerin elemanları; eğitim ve öğretim dönemi süresince yardımcı olmak, arkadaşlık kurmak, kalacak yer, kitap, para bile temin ederek yaklaşmaya çalışırlar. Bu kişiler genelde okulun 3. veya 4. sınıflarında okuyan 5-6 yıllık öğrencilerdir.Örgüt elemanları bu aşamadan sonra sözde devlet sisteminin bozuk olduğu, YÖK’ün kaldırılması gerektiği, eğitim giderlerinin fazla olduğu, yurtların pahalı ve yetersiz olduğu temalarını işleyerek, öğrenci sorunları konusunda hassas oldukları izlenimini vermeye çalışırlar.Okullardaki öğrencileri; toplantılara veya sosyal faaliyet adı altında kulüplere davet eder ve görüşleri çerçevesinde bilgilendirmeye başlarlar.Bir sonraki aşamada ise örgütsel kitap, dergi okutturma, video izlettirme, sosyal faaliyet adı altında seminer ve toplantılara, kulüplere, dernek ve lokallere davet suretiyle, kendi düşüncelerini empoze etmeye çalışırlar. Kişi, onlarla birlikte olsa da olmasa da, kendi saflarına çekmek amacıyla yalan söylemeye başlarlar. Hedef seçilen kişinin polis kayıtlarına göre örgüte üye olarak görüldüğü söylentisi çıkararak psikolojik baskı oluştururlar.Giderek korkmaya başlayan öğrenci kimseye başvuramaz hale gelir, yalnızlık ve güvensizlik hisleriyle örgüte daha da fazla yaklaşır. Örgüt tarafından okul dışındaki faaliyetlere ve toplantılara davet edilerek “yalnız değilsin” mesajı, tam da bu dönemde kişiye verilir.Örgüt elamanları, hedefteki öğrenci ya da öğrencileri bu yönde şartlandırdıktan sonra, kişinin örgüte adapte olmasını sağlamak amacıyla afiş ve bildiri dağıttırma, sözde kahraman kişileri anma günleri düzenletme, siyasi partilere ve eğitim kurumlarına yapılan saldırılara yöneltme, örgüt adına propaganda eylemleri yaptırma sürecine girerler. Yasadışı faaliyetlerle öğrenciyi polisle karşı karşıya getirerek, hissettirecekleri suçluluk duygusunu kullanıp, polisle, devletle ve hatta aile ile öğrencinin bağlarını koparmaya çalışırlar. Bütün bu aşamalardan geçirilen genç; silahlı eğitim, istihbarat, keşif, bombalama, sabotaj, soygun ve silahlı propaganda eylemlerine yöneltilerek artık örgütün kirli emellerinde kullandığı, yüreği kin ve nefretle doldurmuş bir robot haline getirilir.