Onca çocuk, sonra genç, derken koca koca adamlar, onca kurmay eğitimiyle de filan; “nereye gittiğimizi sormadan” bir şahsa “iman ve itaat” etmiş. Akıl ve vicdan tutulması, ancak böyle mümkün olabiliyor zaten. O yüzden, bugün kimi “ahmaklık”la açıklasa da, iktidar ile “Fetö” dediğinin yıllarca uyum içinde olması, tamamen “otoriterlik uyumu ve mutabakatı”dır. Bir aklınız, bir kalbiniz, bir vicdanınız, hepsinden müteşekkil muhakeme kabiliyetiniz varsa; az olun ama kaz olmayın.
Madem ki 6’ıncı yıldönümü ve “darbe girişimi”nin muamması hâlâ boldur; hemen darbenin ardından yazdığım (ve soruları olan) yazılarla idrak edeyim ben de. “Darbeden önce sorulması gereken 1001 soru” var, sonradan sorulması gerekip sorulmayanlar yanında da. Bir kere şunu unutmayalım: Meclis’te kurulan ilk komisyon ne dönemin “derdest edilen” ve darbecilerin “Evren olun” dediği dönemin Genelkurmay Başkanı Akar’a sormak istemişti, ne de darbeden birkaç saat önce Genelkurmay’a giden MİT Müsteşarı Fidan’a.
AKP sonradan, mahkemeler dışında, Meclis’te bu konunun deşilmesini de pek istememişti.
“Darbeciler” arasındaki kritik ve öndeki isimlerden biri General Mehmet Dişli’ydi. Kıdemli milletvekili dahil, AKP’li bir ailede kardeş; terfii zar zor son sıradan olduğu halde, Genelkurmay’da ilk kez kurulan “Strateji- Proje” isimleri taşıyan dairenin başına getirilen Dişli kişi!
Neden oraya getirilmiş, darbe akşamına kadar orada görev yapmıştı? Kendisi “ben darbeci değilim, beni o dairenin başına Hulusi Akar getirmişti. Hava üssüne birlikte gittik, birlikte döndük” diyordu ya… Sahi neden o helikopterde, Akar’ın tam yanındaydı!
BU ÇARKIN DİŞLİSİ NASIL DÖNDÜ?
Cevaplarımız yahut tespitlerimiz farklı olabilir ama soru doğru! CHP Genel Başkanı’nın canlı yayında söylediği kritik mesele: (Darbe liderlerinden sayılan) Tümgeneral Mehmet Dişli için Genelkurmay karargâhında kurulmuş özel Daire! Kendisinin orada olabilmesi, kalabilmesi için neler yapıldığı? Kuran, kurduran, kurulmasını kabul eden, kurulmasını talep eden, tavsiye eden, başına geçirilecek kişiyi tespit eden askeri ve siyasi iradeler var. Kim onlar? Çok mu muamma? İktidar veya propagandacıları, Emniyet ve yargı bazen “suçun şahsiliği” ilkesini asla takmıyor; kocası yüzünden bir kadın “kafadan” suçlanabiliyor ama biz öyle yapmayalım. Tümgeneral Mehmet Dişli’nin “suçlandığı şeyler” ile kardeşi AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın asla “kafadan” suçlanamayacağını peşinen kabul edelim.
Ancak sorun şurada: Asker Dişli için Genelkurmay’da adeta özel Daire kurulmuşsa Sivil Dişli’nin bunda rolü olup olmadığı, iktidarın önemli ismi olarak iktidara veya başkalarına tavsiyede bulunup bulunmadığı yahut kendisinin hiç dahli yoksa, sırf onun kardeşi olduğu için Genelkurmay’ın veya iktidarın Asker Dişli’yi oraya oturtup oturmadığı? Ve tabii niçin, neden, niye? Açıkça izlemedikçe ve ihbar olmadıkça, alttaki bir askerin “Cemaatçi” olduğunu belki bilemezsiniz… Albaylıktan generallik bile bir yana, tuğ iken tüm yapılmış, bir de Genelkurmay’da kendisine özel statüyle Daire açılmış birini ise azıcık bilesiniz!
Asker Dişli’nin Askerî Şûra tarihi şöyle: 2011’de, öyle ön sıradan olmasa da, Topçu Albay’ın tuğgeneralliğe terfii. Org. Necdet Özel’in Jandarma’dan gelip vekaleten yürüttüğü Genelkurmay Başkanlığı’nın da Bakanlar Kurulu kararıyla 4 yıl için asaleten yapıldığı dönem. Darbe saldırısı sırasındaki Genelkurmay Başkanı Akar’ın korgenerallikten orgeneralliğe terfi ettiği Şûra. Benimle epey sorunu olmuş, sanırım şimdi emekliyken gözaltına alınmış birisinin tuğgenerallikten tüme varım olduğu Şûra!
Asker Dişli’nin ikinci terfii 2015. “17-25 Aralık darbe girişimi” denen akçalı, kutulu, kasalı, bantlı sürecin üzerinden neredeyse iki yıl geçmiş, iktidar kendi deyişine göre “Fetö terör örgütü”yle amansız mücadele ediyor o sıra! O Şûra’da Asker Dişli 3’üncü sıradan tuğgenerallikten tüme varmış! Benimle sorunlu Tümgeneral’in görev süresi uzatılmış.
Aynı zamanda, Asker Dişli’yi Genelkurmay karargahında kabul edecek, Daire’nin açılıp başına getirilmesinde tanık ya da aktör olacak, 15 Temmuz gecesi kaçırıldığı yerde onu görecek, derken aynı helikopterde karşımıza çıkacak Orgeneral Akar’ın da, Özel yerine Genelkurmay Başkanı olduğu Şûra.
O Şûra’da ve bilhassa 2014’te, şimdi “darbeci” olarak tanıştığımız çok sayıda ismin albaylıktan tuğgeneralliğe terfi ettirildiğini sadece not edelim! Genelkurmay’ın, bilhassa önceki ve şimdiki başkanlarının cevap verebilmesi gerekir: Genelkurmay’da Stratejik Dönüşüm Dairesi kurulup başına da Tümgeneral Mehmet Dişli’nin getirilmesi öncelikle kimin fikriydi? Kimin tavsiyesiydi? Kimin kararıydı? “Darbe stratejisinin hazırlandığı merkez” denen Daire’nin kurulmasında ve başına Asker Dişli’nin getirilmesindeki siyasi ve askeri kararlar nasıl alındı? Ne tuhaf değil mi? Anadolu’nun ücrasında mütevazı bir öğretmenin suçlanmasında “o sıra yasal” sendika üyeliği, bir memurun zanlı olmasında birkaç aylık banka hesabı kâfi olabiliyor… Lakin biz şu sorunun cevabını bilmiyoruz: General Dişli, hangi dişlilerin dönmesiyle, hangi dişlerin gıcırdamasıyla, hangi takma dişin veya fişin takılmasıyla, neredeyse şahsa özel “hem Strateji, hemi de Dönüşüm” dairesi başına getirildi? Orada bir yıl kadar yaptıkları nasıl bilinemedi? Şimdi hepsi “Fetöcü, darbeci” denen 8 kişilik ekibi nasıl oluştu, nasıl çalıştı? “Su Akar Genelkurmay bakar” süreci nasıl mümkün oldu? Kim dişli kim dişsiz, kim çarkın dişlisi, kim çarkıfelek, kim melek, kim kelek belki anlaşılır! Gerçeği bilemezsek, geleceği nasıl bulacağız?