Gerçek tasavvuf ve tarikat nedir merak eden, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın

Şehid İsmail Heniyye internete düşen bir röportajında, “Babam bir sufi ve tarikat şeyhiydi. Evimizde sürekli zikir halkaları ve sohbetler vardı. Çocukluğum böyle bir atmosferde geçti” diyordu. Tıpkı birçok HAMAS komutanı ve Kassam mücahidi gibi… Gazze direnişi, bize Müslümanlığımız adına unuttuğumuz birçok şeyi hatırlattığı gibi gerçek bir tasavvuf ve tarikat nasıl olmalıdır onu da tekrar gösterdi. … Gerçek tasavvuf ve tarikat nedir merak eden, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın Devamı »

Eklenme Tarihi: 15 Ağu 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 Ağu 2024
Gerçek tasavvuf ve tarikat nedir merak eden, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın

Şehid İsmail Heniyye internete düşen bir röportajında, “Babam bir sufi ve tarikat şeyhiydi. Evimizde sürekli zikir halkaları ve sohbetler vardı. Çocukluğum böyle bir atmosferde geçti” diyordu. Tıpkı birçok HAMAS komutanı ve Kassam mücahidi gibi…

Gazze direnişi, bize Müslümanlığımız adına unuttuğumuz birçok şeyi hatırlattığı gibi gerçek bir tasavvuf ve tarikat nasıl olmalıdır onu da tekrar gösterdi.

Zühd ise zühd, çile ise çile, takva ise takva, zikir ise zikir, ilim ise ilim, nefis terbiyesi ise nefis terbiyesi, keramet ise keramet, cihad ise cihad…

Gerçek zühd anlayışını merak edenler, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın:

Çünkü onlar lüks villalarda oturup, lüks arabalara binip, beş yıldızlı otel kıvamında dergâhlarından bilmem kaç bin liralık sarık ve cübbeleriyle insanlara sabrı ve şükrü tavsiye etmediler. Aksine yıllarca maruz kaldıkları ambargolardan sonra bile ayaklarında terlikleri, üzerlerinde günlük kıyafetleri, enkaza dönmüş evleriyle, açlığa, susuzluğa, hastalıklara, yokluğa, başlarına yağan bombalara ve her gün sevdiklerinden verdikleri şehitlere rağmen zühd nedir, çile nedir, sabır nedir, şükür nedir yaşayarak gösterdiler…

Gerçek nefis terbiyesini merak edenler, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın:

Çünkü onlar maruz kaldıkları tüm baskı, tehdit ve zulümlere rağmen küresel sistemin sultan sofrasına oturmayı, zalimlerle uzlaşmayı ve anlaşmayı, onlara yardakçılık ve dalkavukluk yapmayı reddettiler. Uğradıkları tüm ihanetlere ve yalnızlıklara rağmen kimsenin dedikodusunu yapmadılar, birbirlerini suçlamadılar, birbirlerine düşmediler. Mezhep, meşrep, parti, lider, cemaat, tarikat tefrikasına düşmediler. Az bir dünyalık karşısında dinlerini ve davalarını satmadılar. Tüm dünyanın makam ve güç sahipleri karşısında izzetli, onurlu ve dik durarak nefis terbiyesi nedir, yaşayarak gösterdiler…

Gerçek zikir nedir merak edenler, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın:

Çünkü onlar zikri yalnızca bir dil eylemi olmaktan çıkarıp bir hayat biçimi haline getirdiler. Çocuklarının ve torunlarının şehadet haberi geldiğinde Allah’ı zikrettiler. Evleri başlarına yıkıldığında Allah’ı zikrettiler. Uzuvları bombalarla parçalandığında Allah’ı zikrettiler. Siyonistlerin tanklarına patlayıcı yerleştirirken Allah’ı zikrettiler. “Lâ ilâhe illallâh” zikrini tüm hayatlarına hâkim kıldılar. “Lâ” derken Allah’tan başka ilahları reddettikleri gibi ilahlık iddiasındaki küresel Siyonist sistemin egemenliğini, karar vericiliğini, siyasetini, ekonomisini, ahlak ve kültürünü de reddettiler. “Lâ” diyerek başkaldırdılar ve gerçek zikir nedir tüm dünyaya gösterdiler.

Gerçek kerameti merak edenler, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın:

Çünkü onlar sayılarının, silahlarının, ekonomilerinin, teknolojilerinin azlığına rağmen; dünyanın süper güçlerini, ordularını, silah ve teknolojilerini, istihbarat ve uydularını, bankalarını ve borsalarını, BM’lerini, NATO’larını ve AB’lerini, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları gibi sahte söylemlerini ve tüm medeniyetlerini çöpe çevirdiler. “Allah’ın izniyle nice az topluluklar nice çok topluluklara galip gelir” ilahi düsturunun modern zamanlardaki temsilcisi olarak gerçek keramet nedir, tüm dünyaya gösterdiler.

Gerçek ilim ve gerçek davet nedir merak edenler, HAMAS’a, El-Kassam’a ve Gazze’ye baksın:

Çünkü onlar imanlarını hayatlarına hâkim kıldılar, Allah da onları dünyanın her tarafından yüz binlerce insanın imanına vesile kıldı. İçinde bulundukları zor şartlara rağmen ibadetlerinden asla taviz vermediler. Şehadet, onları ya sabah namazını cemaatle kılarken ya Kur’an okurken ya bir yardım konvoyundan kardeşleri için yardım götürürken ya da Allah yolunda cihad ederken buldu. Rahle başında öğrendikleri ilmi cihad meydanında uygulamaktan geri durmadılar. Başlarına gelenlere rağmen, eşlerini ve çocuklarını kaybetmelerine rağmen, açlığa, susuzluğa ve hastalıklara rağmen, kardeşleri tarafından terk edilmelerine ve yalnız bırakılmalarına rağmen asla isyan etmediler. Allah da onların bu duruşunu tüm dünyaya örnek kıldı. Batı’da yaşayan ve sosyal medya mecralarından onlar hakkında bilgi sahibi olmak isteyen yüz binlerce insan, iman ederek Müslüman oldu. İşte böylece gerçek ilim ve gerçek davet nedir, tüm dünyaya gösterdiler.