Koronavirüs salgınının yayılmasını önlemek adına yapılan ‘sosyal mesafe’ uyarılarına uyulup uyulmadığını kontrol etmek isteyen hükümetlere 'yardım eden’ Google, tüm dünyadaki kullanıcılarının konum bilgilerini paylaşmayı kabul etti.
Tartışmalı karar, Google Maps yöneticisi Jen Fitzpatrick ve Google’ın sağlık politikalarından sorumlu olan Karen DeSalvo tarafından duyuruldu.
Şimdilik 131 ülkede geçerli olan takipte, kullanıcıların hareketlerine özel bir internet sitesi aracılığıyla ulaşılıyor, coğrafyaya göre zaman içindeki dolaşım eğilimlerinin taslağını çıkarılıyor.
Kesin sayı yok, yüzdeler var
Park, alışveriş merkezleri, ev ve işyerleri gibi mekânlara yapılan ziyaretler, ‘kesin giriş-çıkış sayıları’ şeklinde değil ziyaretlerde ‘yüzdelik oranlarda artış ya da azalış’ şeklinde gösteriliyor.
İsrail gizli servisi koronavirüsle mücadeleye çağrıldı: Virüs taşıyanları izleyecekler
Google Maps’teki trafik yoğunluğu verileri gibi, salgın sürecindeki insan hareketliliği de, konum bilgileri geçmişini aktifleştiren kullanıcılardan toplanan ‘kümelenmiş ve anonim’ veriler şeklinde oluyor.Kişisel bilgiler ifşa edilmeyecek
Şirketten yapılan açıklamaya göre, kullanıcının konumu, hareketleri ve kontakları gibi kimliğini ifşa edecek bilgiler ise paylaşılmayacak.
Fitzpatrick ve DeSalvo, “Bu raporların, salgınının nasıl yönetileceğine ilişkin kararları desteklemeye yardımcı olacağını umuyoruz. Bu bilgiler, yetkililerin önemli ziyaretlerdeki değişiklikleri anlamasına yardımcı olabilir, bu da çalışma saatleri hakkındaki önerileri şekillendirebilir veya teslimat hizmeti hakkında bilgi verebilir” dedi.
İtalya'da yüzde 94 düşüş
Bu kapsamda şirket tarafından paylaşılan ilk veriler şöyle oldu:
Toplamda 13 bin 915 can kaybıyla salgından en fazla etkilenen ülke olan İtalya'da park, bahçe, restoran ve sinema ziyaretleri yüzde 94 azaldı. İşe gitme oranı da yüzde 63 düştü. Market ve eczaneye gidenlerin oranınında da yüzde 85 gibi bir azalma yaşandı.
Pek çok ülke başvurdu
Salgının yayılmasını kontrol altına almak isteyen Çin, Singapur, İsrail ve Rusya gibi pek çok ülke vatandaşlarının hareketlerini gözlemlemek için benzer yöntemlere başvurdu.
Avrupa ve ABD’de halihazırda akıllı telefonlardan elde edilen anonim veriler hükümetlerle paylaşılıyor. Hatta mahremiyete verdiği önemle bilinen Almanya’nın da vatandaşlarını takip edebilmek için bir uygulamayı hayata geçirmeyi planladığı konuşuluyor.
Ancak pek çok kişi, bu tarz bilgilerin otoriter rejimlerin elinde gözetimi artırma ve ifade özgürlüğünü baskılama aracına dönüşeceğini söylüyor.
Liberal demokrasinin hakim olduğu ülkelerdeyse mahremiyetin ve dijital hakların ihlaline yol açabileceği belirtiliyor.