Görmez, cemevlerinin statüsü hakkındaki soruya, “Mesele statü meselesi değildir.

Habertürk Gazetesi’nden Kübra Par’a konuşan Görmez, gündem olan dini konularda açıklamalarda bulundu. IŞİD’den, cemevine, Firuzağa’daki saldırıdan Sakal-ı Şerif’e dair açıklamalarda bulunan Görmez, cemevlerinin statüsü hakkındaki bir soruya, “Mesele statü meselesi değildir. Mesele bin yıldır bu toprakları vatan kılan kardeşler topluluğu olarak birbirimizi tanımak, birbirimizin inanç ve değerlerine saygı göstermektir” şeklinde yanıt verdi.

Eklenme Tarihi: 03 Tem 2016
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Görmez, cemevlerinin statüsü hakkındaki soruya, “Mesele statü meselesi değildir.

Habertürk Gazetesi’nden Kübra Par’a konuşan Görmez, gündem olan dini konularda açıklamalarda bulundu. IŞİD’den, cemevine, Firuzağa’daki saldırıdan Sakal-ı Şerif’e dair açıklamalarda bulunan Görmez, cemevlerinin statüsü hakkındaki bir soruya, “Mesele statü meselesi değildir. Mesele bin yıldır bu toprakları vatan kılan kardeşler topluluğu olarak birbirimizi tanımak, birbirimizin inanç ve değerlerine saygı göstermektir” şeklinde yanıt verdi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Habertürk’te yayınlanan söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:

‘FİRUZAĞA SALDIRISI KABUL EDİLEMEZ’

Geçtiğimiz hafta Firuzağa’da Koreli bir esnaf tarafından işletilen plakçı dükkânına ramazanda içki içilmesi bahane edilerek bir saldırı düzenlendi. Bu olay karşısında ne diyorsunuz?

Ramazannamelerde İstanbul’da eski ramazanlarda yaşanan hatıra­lar nakledilir. Bir tarihte çok güzel bir hatıra okumuştum. Ahşap bir evde sırt sırta komşu iki aile var. Biri Müslü­man, biri Ermeni. Müslüman olan aile­nin bütün bireyleri sahurda parmak uçlarına basarak yürüyor. Komşularını o saatte rahatsız etmemek için... Diğer komşu ise çocukları ellerine yiyecek bir şey alıp sokağa çıkınca ikaz ediyor. “Müslüman komşu çocuklarımız bugün oruç tuttular. Şimdi siz bu yiyeceklerle çıkarsanız onların nefsi çeker. Yiyin öyle çıkın” diyor. Biz böyle bir medeni­yetin çocuklarıyız. Bu ibadeti yapan bir insanın başka bir inanca ya da düşün­ceye mensup herhangi birine saldır­ması asla kabul edilemez. Ancak bu saygıyı karşılıklı yürütmemiz gerekiyor. Diğer komşunun da bu ayın ramazan ayı olduğunu dikkate alarak davranış­larını düzenlemesi gerekiyor. Diyelim ki düzenlemedi, bu hiçbir zaman hiç­bir Müslüman’a saldırı gerçekleştirme hakkını vermez. Özgürlük alanları son derece önemlidir. Öte yandan dün bir haber okudum. Korelinin Kore’de yaşayan komşuları, “Madem İstanbul’da yaşıyorsun neden yap­tın diye itiraz etmişler. Bu, ramazan­namede bahsedilen karşılıklı saygıyı dikkate alan bir kültürün ifadesidir.

‘HZ. PEYGAMBER YAŞASA SAKAL-I ŞERİF’LERİ YASAKLARDI’

Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi konusunda tavrınız nedir?

Mesele statü meselesi değildir. Mesele bin yıldır bu toprakları vatan kılan kardeşler topluluğu olarak birbirimizi tanımak, birbirimizin inanç ve değerlerine saygı göstermektir. Farklı inanç konularını teolojik tartışma konusu olmaktan çıkarıp özgürce birbirimizi var kılma meselesidir.

Gölcük’te bir camiden “Sakal-ı Şerif”in çalınması tartışma yarattı. Türkiye’de camilerdeki Sakal-ı Şeriflerin hepsi sahih mi? Sakal-ı Şerif ziyaretleri ibadet midir?

Bu konu, aslında biz İslam ümme­tinin, yeryüzüne merhamet ve ada­leti getiren Hz. Peygamber’le kurduğu ilişki ile ilgili yaman çelişkiye işaret eder. Ben bir hadis talebesi olarak derim ki; Hz. Peygamber bugün yaşasaydı, bunu yasaklardı. Ancak bazı Müslüman kar­deşlerimizin sadece sevgi eseri ola­rak ziyaret edip gözyaşı dökmesine de saygı duyulmalıdır. Şu iyi bilinmelidir ki; Hz. Peygamber’in Sakal-ı Şerif’ini ziya­ret etmek şeklinde herhangi bir dini vecibe bulunmamakla birlikte Müslü­manların öteden beri bu tür uygulama­ları bir âdet haline getirdikleri malumdur.