Hamas 36 yaşında

Kısa adı Hamas olan İslami Direniş Hareketi bugün, kuruluşunun 36. yıl dönümünü, siyonist işgal güçlerine karşı zorlu ve kararlı bir mücadele verdiği sırada idrak ediyor. Dikkatler büyük ölçüde işgal güçlerinin insanlık dışı saldırılarının sebep olduğu korkunç manzaralara ve Filistin direnişinin, hiçbir insani değere ve ahlaki ölçüye riayet etmeyen vahşi düşmana karşı kararlı mücadelesine odaklandığından Hamas’ın … Hamas 36 yaşında Devamı »

Eklenme Tarihi: 15 Ara 2023
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 Ara 2023
Hamas 36 yaşında

Kısa adı Hamas olan İslami Direniş Hareketi bugün, kuruluşunun 36. yıl dönümünü, siyonist işgal güçlerine karşı zorlu ve kararlı bir mücadele verdiği sırada idrak ediyor. Dikkatler büyük ölçüde işgal güçlerinin insanlık dışı saldırılarının sebep olduğu korkunç manzaralara ve Filistin direnişinin, hiçbir insani değere ve ahlaki ölçüye riayet etmeyen vahşi düşmana karşı kararlı mücadelesine odaklandığından Hamas’ın kuruluş yıl dönümüyle ilgili etkinliklere pek vakit ayırma imkanı olmayacak. Ama gene de bu vesileyle Hamas’ın geçmişinden ve geleceğe dönük ideallerinden kısa da olsa söz etmekte yarar var.

Hamas resmi olarak kuruluşunu 14 Aralık 1987’de, siyonist işgale karşı yine Gazze’de birinci intifadanın patlak vermesinden 6 gün sonra ilan etmişti. Ancak o zaman böyle bir teşkilatın kuruluşunun ilan edilmesi yeni bir siyasi ya da örgütsel oluşumun ortaya çıkması anlamına gelmiyordu. Bu oluşumun tohumları 1948’de siyonist işgal rejiminin kuruluşunun ilan edilmesiyle birlikte patlak veren savaş sırasında İmam Hasan El-Benna’nın siyonist teröre ve işgale karşı cihat etmeleri üzere gönderilen mücahitler tarafından atılmış, kitlesel tabanı o tarihten itibaren geçen 40 yıla yakın bir süre içinde oluşturulmuştu. Hamas adıyla bir örgütsel yapının kuruluşunun ilan edilmesi ise 8 Aralık 1987’de patlak veren intifadayla birlikte başlayan kitlesel direniş sürecini organize etme, yönlendirme ve koordine etme amaçlıydı.

Hamas’ın örgütsel yapılanmasını oluşturması ve kuruluşunu ilan etmesi aynı zamanda siyonist işgale karşı, işgal edilmiş topraklarda yeniden kitlesel ve örgütsel fiili mücadelenin başlatılması anlamına geliyordu. Çünkü siyonist işgalci, 1967 Haziran Savaşı sonrasında FKÖ milislerini Batı Şeria’nın dışına atmakla, Filistin’in kurtuluşu için yürütülen örgütsel mücadeleyi Filistin topraklarının dışına attığını, Filistin dışına çıkarıldıktan sonra Ürdün topraklarından mücadele ve eylemlerini sürdüren FKÖ milislerinin Kara Eylül Hareketi’yle bu ülkeden çıkarılmasıyla kendinden uzaklaştırdığını, 1982’de başlatılan Lübnan işgalinin ardından 1985’te kabul ettirilen anlaşmayla onları Tunus’a taşınmaya zorlamakla kendinden tamamen uzaklaştırdığını düşünüyordu.

Ama bu olaydan sadece iki yıl sonra 8 Aralık 1987’de intifadanın patlak vermesiyle ve 6 gün sonra da işgal edilmiş topraklardaki fiili mücadeleyi yönetmek amacıyla Hamas’ın kuruluşunun ilan edilmesiyle birlikte direniş yeniden siyonist işgalcinin suratına ve üstelik tam da artık direniş açısından rahata kavuştuğunu sandığı alanda çarptı. Böylece Filistin halkı siyonist işgalciye, haklarından ve vatanından asla vazgeçmeyeceğini, işgal edilmiş topraklar tamamen işgalden kurtarılıncaya, yurtlarından zorla çıkarılmış Filistinliler yeniden yurtlarına dönünceye kadar mücadele edeceği konusunda kesin ve net bir mesaj verdi.

İşte bu yüzden siyonist işgal rejimi Hamas’tan ciddi şekilde rahatsızdır. 36 yıldan beri de onu ortadan kaldırmak için savaşıyor. Yani Netanyahu’nun bugün siyonist tabana moral vermek için sık sık söylediği “Hamas’ı bitireceğiz” tekerlemesini işgalci siyonistler 36 yıldan beri tekrar ediyorlar ama Hamas bugün kuruluşunu ilan ettiği tarihe nispetle çok daha güçlüdür.

1987’de siyonist işgale karşı taşlarla direnen Filistinliler bugün füzelerle, otomatik silahlarla savaşıyor. Bugün vahşice katliamlar yapan işgalci siyonistler 1987 intifadası karşısında daha insaflı değildi. Ben intifadanın başlamasından bir yıl sonra Ürdün’ün başkenti Amman’daki İslam Hastanesi’nde tedavi edilen çocukları ziyaret etmiştim. İşgalci askerler çocukların bacaklarını, kollarını ve hatta kafataslarını kırmışlardı. Siyonistlerin o zaman sergilediği vahşet Filistin halkını yıldıramadığı, direnişini kıramadığı, onu geri adım atmaya zorlayamadığı gibi bugünkü vahşeti de bunu başaramayacaktır.