Hamdetme Makamındayız...

Eklenme Tarihi: 27 Şub 2018
3 dk okuma süresi
Son günlerde neredeyse her yazımda sıkıntılı bir süreçten geçtiğimizi belirtiyorum. Evet, sıkıntılı ve zorlu bir süreçten geçiyoruz ama İnşirah suresinde Rabbimiz "her zorlukla beraber bir kolaylık vardır" buyuruyor. Bazı âlimler bu ayeti ‘her zorluğun bir de kolay bir yolu vardır, bulabilene’ şeklinde tefsir etmişlerdi. Hem bulabilene yolun kolay kısmı açılıyor hem de gerçekten her zorluk bir rahmetle kolaylaşıyor. Biz de şu sıkıntılı günlerimizde bu kolaylığı kardeşlerimizin desteğinde yakaladık. Sadece benim değil, evine baskın gerçekleşen, eşleri şu anda tutuklu bulunan tüm kardeşlerimizin evi neredeyse ziyaretçi akınına uğruyor. Hiç kapılarını çalmayan akrabaları çıkıp geliyor, komşular, eski dostlar, kara gün dostları çıktı ortaya! Vallahi! Abartmıyoum! Bizim bir iyi gün dostlarımız varmış onlardan bazıları iyi günü bekliyor! Ama ne kadar çok kara gün dostumuz varmış! Bu olaylar yaşandığı ilk günden itibaren şimdiye kadar uzaktan seyreden niceleri çıkıp çıkıp geldi. Özellikle emniyetin önünde beklerken halktan gelip ne oldu diye soranlar, destekleyenler, çay pasta ikram etmek isteyenler, evimiz şu apartmanda gelin dinlenin diyenler… Daha neler neler… Şimdiye kadar vakıf binamızdan girmeyen niceleri bizi emniyetin önündeki bekleyişte ziyaret etti. Uzaktan takip eden ama bizimle hiç tanışmamış birçoğu evinden izlemeye dayanamayıp Adliye’nin önündeki bekleyişe katıldı. Bunların ortak yanı “biz Alparslan Hocayı tanıyoruz, üzülmeyin, hak ortaya çıkacak” demeleri oldu. Komşularımızın desteği ayrı bir güzel! Hiç tanımadığım insanlardan da haber geliyor, “üzülmesinler biz onların doğru olduğunu biliyoruz” diye… Yine hiç tanımadığımız insanlardan “Alparslan Hoca bir an evvel kurtulsun diye her gece dua ediyoruz” diyenlerin sayısı o kadar çok ki! Hocaefendi’ye mektup yazdım, ona da belirttim seveni ne kadar çokmuş, herkes selam gönderiyor. Ben de bu kadar bilmiyordum. Hem de her kesimden… Hamdetme makamındayız çünkü yalnızlaşmadık! Hamdetme makamındayız çünkü bizi yalnızlaştıramadılar! Atılan iftiralar, kurulan kumpaslar, kırpılan videolar insanlar için şu anda hiç bir şey ifade etmiyor. Daha ilk günlerde de yazmıştım: YANDAŞ MEDYA ATIYOR AMA SOSYAL MEDYA TUTMUYOR, diye. Şunu fark ettim, zaten daha gözaltı olmadan önce herkes Hocaefendi’nin suçunu biliyormuş. Geçen gün son videoların altındaki yorumlara baktım. Herkes zaten daha gözaltı olmadan önce yazmış: “Hoca çok doğru konuşuyor, inşallah onu da almazlar”, “Bu hocayı kesin bu konuşmasından dolayı tutuklarlar”, “Alparslan Hocam seni de susturmazlar inşallah!” Bu minvalde birçok yorum. Hatta yakın zamanlı yorumlarda “Alparslan hocayı da susturdular”, “ben demiştim yakında bu hocayı da tutuklarlar diye”, “Artık Türkiye’de konuşan kalmadı” Bütün bu ifadeler sizde de aynı kanıyı oluşturmuştur sanırım: Hocanın suçu belli, doğruları korkusuzca söylemek! Şimdi bir takım mihraklar istediği kadar kendini parçalasın yok DEAŞ ile irtibatı çıktı. Yok PKK’yı savundu! Yok suç örgütü kurdu! Kimsenin bunlara aldırdığı yok, zaten herkes daha tutuklanmadan önce ne için olacağını biliyormuş! Bizim beklediğimiz gibi onlar da bekliyormuş. Sebebini bildiği için olsa gerek ki; halk, Hocaefendi’yi sahipsiz bırakmak istemiyor. “O doğruları konuştu hak ortaya çıkacak, serbest kalacak, üzülmeyin” diye bizleri teselliye geliyor! Ben şimdiye kadar kimsenin “DEAŞ ile irtibatı var mı” diye sorduğunu duymadım. Zaten Hocaefendi’nin bunların aksini ispatlayan o kadar çok konuşması var ki! Ya da “Furkan Vakfı suç örgütü mü?” dediklerini… Hatta ilk defa karşılaştıklarımızda bile tarz aynen şöyle; bir gelişme var mı? Hayır yok? Üzülmeyin hak ortaya çıkacak! Biri çıkıp da “neyle suçlanıyor” demez mi, demedi! Herkes gayet bilinçli! Bu kadarı beni de şaşırtmadı değil… Çok şükür tüm yapılanlara rağmen bizi yalnızlaştırmayı başaramadılar. Elhamdülillah! Çok şükür! Tek kalsaydık, anlaşılmasaydık, dışlansaydık, ayrı bir kahır olurdu. Tüm dostlarımıza, sevenlerimize tekrar tekrar teşekkürler. Bizi zor zamanda yalnız bırakmadılar..