HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a destek veren emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da rütbesi sökülmüştü. Avcı, “Söylediklerimi çevirip suç yaratıyorlar” dedi.
Emniyet Genel Müdürlüğü, eski Emniyet Müdürü Sabri Uzun’un ardından şimdi de Emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın rütbelerinin geri alınması için harekete geçti. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a destek veren Avcı ile ilgili açılan soruşturmanın tamamlanmasından sonra rütbelerinin geri alınmasına karar verildi.
Halk TV programına konuk olan Avcı açıklamalarda bulundu. Avcı, “Birincisi bu olayın bir kağıt üzerinde idarenin kendi icat ettiği bir sebep var. Bana göre, gizlediği asıl sebepler var. Resmi sebepler Demirtaş’ın tutukluluğuna karşı çıkmamı onun yakın durduğu bazı siyasi hareketlerle bağlantı kuruyor. PKK ile bir yakınlık olabilir diye yorum yapılıyor.” değerlendirmesini yaptı.
2010 yılında yazdığı kitabında cemaatten bahsettiğini ifade eden Avcı, şunları söyledi:
“İkinci olarak da benim 2010 yılında kitaplarımda bahsettiğim daha sonra sorulduğunda tekrar ettiğim ‘Cemaatin evlerinde bir dönem kaldım’, ‘Çocuklarım okullarında bir dönem okumuştu’ gibi sözlerimi de FETÖ ile bağlantı gibi yorumluyor. Resmi gözüken bu. Cemaat bana neler yapmış kamuoyunun bilgisi halinde. Bunlar gerçek sebep olamaz çünkü tarih çok eski. Niye anlattığım da belli.
İkinci olarak da benim 2010 yılında kitaplarımda bahsettiğim daha sonra sorulduğunda tekrar ettiğim ‘Cemaatin evlerinde bir dönem kaldım’, ‘Çocuklarım okullarında bir dönem okumuştu’ gibi sözlerimi de FETÖ ile bağlantı gibi yorumluyor. Resmi gözüken bu. Cemaat bana neler yapmış kamuoyunun bilgisi halinde. Bunlar gerçek sebep olamaz çünkü tarih çok eski. Niye anlattığım da belli.
“DEMİRTAŞ’IN TUTUKLULUĞUNU BANA SORUYORLAR”Demirtaş’ın tutukluluğunu bana soruyorlar. 2017,2018’de söyledim en son 2.5 ay önce bir TV programında aynı şeyi söyledim. ‘Benim olayım sadece Selahattin Demirtaş için değil ona benzeyen herkes için geçerlidir. Her türlü siyasi hareket için her zaman geçerlidir’ diyorum. Parlamento dokunulmazlığı var. Fikir ve düşünce özgürlüğü var. İnsanlar eyleme karışmadığı müddetçe, herhangi bir örgütle organik bağı olmadığı sürece hiç kimse insanları suçlayamaz. Ayrıca AİHM’in verdiği kararla tescil etmiş bu olayı. Ben bunları söyledim. Onlar bunları çevirip böyle bir suç yaratıyorlar.
“BU İŞLEMİ YAPANLAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM”“Benim konuşmalarımdan rahatsız olan başta İçişleri Bakanı ve bazı devlet yetkilileri böyle cezalandırmak, konuşan insanları engellemek için yaptıkları işler. Bu yapılan işlem idari olarak kendilerine uygun hale dönüştürülebiliyorlar ama bu aslında ‘iftira’ suçunu oluşturuyor. Ben, bu işlemi yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Fikir ve düşünce özgürlüğünü engellemeye yönelik, kendi savunduğu tezlerin aleyhinde hiç kimse konuşmasında diye benim ve bana benzer insanları cezalandırmaya yönelik bir anlayıştır. Suçtur, yapılanlar yanlıştır. Türkiye bir hukuk devletidir. Bugün yargıyı baskı altına da alsalar ben hukukun yine tecelli edeceğini, bu verilen kararın bozulacağına, uygulayanların da ilerde bunun karşılıklarını göreceği kanaatindeyim. “