Hani İsrail diye bir devletin gücünden bahsedilmeyecekti? Hani Şam'da Cuma Namazı Kılınacaktı?

Milli Gazete yazarı Ali Haydar Haksal, bugün yayımlanan yazısında; Türkiye'nin, İsrail'in Nato üyeliğine uyguladığı vetoyu kaldırmasını değerlendirdi.

Eklenme Tarihi: 06 May 2016
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Hani İsrail diye bir devletin gücünden bahsedilmeyecekti? Hani Şam'da Cuma Namazı Kılınacaktı?

Ali Haydar Haksal'ın yazısı şu şekilde:

Türkiye ile İsrail’in dostluk adımları sıkı sıkıya devam ediyor. İsrail ile ilgili en önemli adımlar nedense hep Türkiye’den geliyor. İsrail’i ilk tanıyan ülke Türkiye. Türkiye’nin muhafazakâr iktidarı zamanında ilk kez başbakanlık düzeyinde İsrail’e gidildi. İlk kez aynı dönemde bir İsrail Başbakanı TBMM’de milletvekillerimize hitap etti. İsrail’in UNESCO’ya alınışı Türkiye’nin onayı ile oldu. Türkiye’nin onayı ile İsrail’in NATO’ya alınışı onaylandı. Türkiye Batı ülkelerinden sonra İsrail’in en büyük destekçisi. Tabiî buna zorlayan Amerika emperyalizmi ve oralarda güçlü olan lobileri, ticaret ve sanayi sektörleri. Arap-Amerikan Baharı süresince ve sonrasında bütün gelişmeler İsrail ve emperyalizme yarıyor. Sonuçları onlara çıkıyor. Dönüp geriye bakmada yarar var. Üzerimizde estirilen yalan rüzgârlarının etkileri ve sonuçlarını sorgulamak durumundayız. Bölgeye demokrasi ve özgürlükler gelecekti. Hepsi hayal oldu. Yeni krallıklar veya uydurma seçimli demokrasilerle yeni kralcıklar yönetime getirildi. Libya, Irak, Pakistan, Afganistan ile Mısır en somut örnekleri. Suriye ise sırada. Çok parçalanmış etkisiz kılınmış devletçikler ve onların göz boyama demokrasileri. Bunları sıklıkla vurguluyoruz ister istemez. Başka seçeneğimiz yok. Ey muhafazakârlar hani artık İsrail diye bir devletin gücünden söz edilmeyecekti, Türkiye bölgenin en etkili ülkesi olacaktı, Türkiye iki saat içinde Şam’a gidip Cuma namazı eda edecek ardından da şeriat devleti kuracaktı? Hani Türkiye dünyanın birinci sınıf ülkeleriyle aynı safta olacaktı, üçüncü dünya ülkelerinin safında yer almayacaktı? Muhafazakârlar şimdiye değin İsrail ile yapılan bütün anlaşma ve görüşmelerde kıyameti kopartır yeri göğü inletirdi. İsrail’i ilk tanıyan devlet Türkiye’nin eski yöneticilerine yerin dibine batırırdı. Şimdi İsrail ile bütün anlaşmaları yapan muhafazakârlar sus pus olmuşlar ve hatta İsrail ile yapılan anlaşmaların faziletlerini sayıp döküyorlar. İsrail bölgede iyice rahatlıyor NATO’nun sayesinde. Bundan böyle Türkiye İsrail yandaşı olarak devam ederse fazla sorun çıkmaz. Ama terör örgütleri Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin başında hazır bekletilir. Türkiye de yerinden kıpırdayamaz hâle gelir. Yetmiş yıllık mücadele ve birikim böylece berhava olmuş oluyor. Üstat Necip Fazıl ile başlayan ve devam eden büyük mücadelenin sonuna gelinmiş oluyor. Milli Görüş düşüncesinin bütün emekleri de boşa çıkmış oluyor. İttihatçı geleneğin muhafazakâr kanadının bir benzeri gibidir günümüz iktidarı. Eğer başka siyasal partiler iktidarda olmuş olsalardı şu son yıllarda yapılan antlaşmaların hiçbiri yapılamazdı. Çünkü yer gök inletilirdi. Bunları dillendirince müthiş bir rahatsızlık duyuluyor. Bu arkadaşların Büyük Doğucu, Milli Görüşçü oldukları söylenip duruluyor. Şu unutuluyor. Üstat Necip Fazıl’ın kurduğu matbaa ile çıkan günlük gazetede masonların isim listeleri yayımlanıyor, İsrail aleyhtarlığı yapılıyor diye Büyük Doğu matbaası basılıyor rotatif makineleri parçalanıyor ve üstat iflas ettiriliyor. Üstat bugünleri, bu halleri görmüş olsaydı o keskin çıkışını yapmaz mıydı? Günümüz iktidarı da üstat Necip Fazıl’ın ideolojisi ve düşüncesi eksenlidir diye eleştiriliyor kimilerince. Bu, yeni bir durum değil. Geçmiş zamanda bir Musevi vatandaşın üstat Necip Fazıl’ın adının kültür merkezlerinden, bulvarlardan ve kurumlardan silinmesini istemişti. Birkaç kişi dışında tepki veren olmamıştı. Muhafazakâr Büyük Doğucu görünenlerin tamamı susmuştu. Sanıyorum o günlere doğru hızla gidiliyor. Evet, İsrail’in NATO üyeliğinin ellerinizle onaylanmış olması için bayram edebilir, bin bir türlü faziletten söz edilebilir artık. Haydi, muhafazakâr kalemşorlar bilgisayarların başına koşun.