Hasan El- Benna’nın Hayatı ve Şehadeti
Adı Hasan el- Benna… Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi. İlk ve orta tahsilini kendi kasabasında tamamladıktan sonra yüksek tahsili için başkent Kahire’ye gitti ve Kahire Üniversitesi’nin Daru’l-Ulûm Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek tahsilden sonra İsmailiye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya başladı.
İslam’ın sahabe devrindeki yaşanış şekline sonsuz hayranlık duyan, İslam’ın bugün de aynı şekilde yaşanmasını, Müslümanların o temiz ve berrak kaynağa tekrar kavuşmasını isteyen Üstad Benna, hayat nizamının İslam’a göre şekillendirildiği takdirde, ümmetin maddî ve manevî bütün problemlerinin çözüleceğine inanır ve İslam’ı iyi bilen herkesin bu inancı taşıyacağını söylerdi. Müslüman olup da Allah’ın yegâne hüküm koyucu olduğunu anlamayanların; İslam’ın hakikatinden mahrum, İslam’ı iyi öğrenmemiş ve bu yüzden o inanca erememiş olduklarını sıklıkla ifade ederdi. Hasan el Benna’nın şu sözü hayretini ve kaygısını ifade etmektedir. “Ceplerinde ve evlerinde Kur’an-ı Kerim bulunan şu Müslümanların Kur’an’dan uzak kalmaları çok hayret vericidir. İşte bu batılılar, bazen nefsanî yollara başvurarak bazen de kuvveti ve müspet ilimleri kullanarak Müslümanları Kur’an-ı Kerim’in nurundan ve doğru yolundan uzaklaştırmayı başarmışlardır.”
İnsanların Kur’an’dan ve onun eşsiz mesajından mahrum kalarak cehalete sürüklendiğini fark eden Benna; “İslam’ı birbirimize öğretmeliyiz. Felâketler cehaletlerden doğar. Her şeyden önce mukaddes dinimizi iyi öğrenmeye, öğretmeye ve toplum olarak onu yaşamaya mecburuz” derdi.
İmam Hasan el-Benna, inandığı İslâm davasını Müslümanlara en net hali ile anlatmak ve aynı istikamette onları bir araya getirmek istiyordu. Bu fikrini ilk defa -İsmailiye’de öğretmenlik yaparken- yakın arkadaşlarına açtı.
Tevhidi anlatmak için yola çıkan Hasan el-Benna’nın davet halkası her geçen gün genişleyerek çoğaldı ve 1929 yılında, merkezi İsmailiye’de olan “İhvan-ı Müslim’in” (Müslüman Kardeşler) teşkilâtı kuruldu. Teşkilat kurulduğunda henüz 23 yaşında olan Hasan el-Benna, teşkilâta başkan seçildi. Kendisine “Mürşid’ül-âm” unvanı verildi.
Hasan el-Benna’nın kurduğu bu hareket ve topluma sunduğu sade ve pak İslam anlayışı daha sonra Müslümanların yaşadığı bütün memleketlerde etkisini ciddi derecede hissettirmiştir. Araplar içerisinde Hasan el-Benna’nın fikirleri model alınarak İslamî oluşumlar şekillendiği gibi Türkiye, İran, Pakistan, Afrika ülkeleri, Endonezya, Malezya gibi coğrafyalarda da Hasan el-Benna’nın fikirlerinin etkisi olmuştur.
Şunu çok iyi biliyorlardı ki; İslâm âlemi gerçek manada Kur’an’a sarılıp tek kuvvet haline gelirse, dünya stratejileri ters dönecek, diktatör rejimleri yerle bir olacaktı. Bunun için özellikle İngiltere, teşkilâtın dağıtılması için Mısır hükümetine baskı yapmaya başladı. Hükümet, teşkilâtın faaliyetlerini engelliyor ve kapatmak için bahaneler arıyordu. Bu arada Kral Faruk, bu büyük gelişmelerden dolayı meseleyi İngilizlerle beraber düşünmeye başladı. Filistin'de cihat eden İhvan-ı Müslimin mücâhitlerinin Mısır’a gönderilmesinden korkan Faruk, Müslüman Kardeşler’i tutuklatıp hapishanelere doldurdu. Dışarıda sadece Hasan el Benna kalmıştı. Kral’ın maksadı onu öldürtmekti. İşte bu esnada Mahmud Abdulmecid gizli istihbarattan beş kişiyi Benna’yı öldürmeleri için gönderdi. Ve Kahire’nin en büyük meydanında Müslüman Gençler Teşkilatı’nın önünde, 12 Şubat 1949 tarihinde Hasan el-Benna kurşunlandı. Tedavi için hastaneye kaldırıldı ise de Benna’ya müdahale edilmemesi ve kan kaybından ölmesi sağlandı.
Böylece ömrünün sonuna kadar tebliğ için çalışan Hasan el-Benna ruhunu tertemiz olarak Allah-u Teâlâ’ya teslim etti.