Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan iş insanı Osman Kavala’ya “casusluk” suçlaması yöneltilmesine gerekçe olarak gösterilen akşam yemeğinde beraber olduğu iddia edilen Henri Barkey canlı yayında konuşuyor.
Tele 1’de Betül Begümhan Aydoğan ve Merdan Yanardağ’ın sorularını yanıtlayan Barkey’in açıklamaları şöyle:
“2016 herkes biliyordu Aslı Aydıntaşbaş ile yemek yediğimi, Osman Kavala ile karşılaştığımı. Bu gizli bir şey değildi. AKP medyası her zaman Osman ve iki başka kişi ile yemek yediğimi iddia etti. Kimse gelip bana kiminle yemek yediğimi sormadı. “Osman’la yemek yedin mi?” demedi. İddianameye baktım Aslı’nın ismi yoktu.
Osman Bey’in avukatları, savcıdan benimle müteala yapmasını istedi, mahkeme reddetti. Madem beni ajanlıkla, darbecilikle, Osman ile birlikte çalışmakla suçluyorsunuz, benimle neden konuşmuyorsunuz. Çok tuhaf bir olay. Siyasi bir dava bu, Osman’ı içeride tutmak için bunu yapıyorlar.
Aslı’nın ismini tek başıma kendim ifşa etmek istemedim. Türkiye’de kimse bana sormadı zaten. Bazı arkadaşlarım biliyordu, Aslı ile yemek yediğimi söylemiştim. Aslı “manidar” diyor. Bu açıklamayı yapmamın sebebi çok basit.
Aslı “ben orada değildim” demeye başladı. Ardından bana duyumlar gelmeye başladı, benim hakkımda ağır şeyler söylemeye başladı. Benim arkadaşımdı o, ona karşı hiçbir şey yapmak istemedim.
Denize düşen yılana sarılır, açıklamasına baktığınız zaman ne orada olduğunu kabul ediyor, ne de orada olmadığını söylüyor. Savcılar biliyordu zaten Osman ile yemek yemediğimi. Osman Kavala’nın avukatları benimle de konuşmadı.
Darbeci olarak adlandırılmam benim akademik kariyerimi zedeledi, Türkiye’ye gidip araştırma yapamıyorum. Benimle bir çok kişi konuşmaktan korkuyor. Bir çok kişi beni davet etmemek için baskı kuruluyor. 2016’da darbe zamanı İstanbul’da olmam tesadüf. Büyükada’daki konferansın hazırlanışı aylar sürdü. Mısır, ABD, Avrupa’dan insan getiriyorsunuz, bunu 2-3 günde yapamazsınız, programlama yapmanız gerekiyor.
Bu konferans Orta Doğu’daki ülkelerin Obama’nın İran anlaşmasına reaksiyondu. Orta Doğu’daki insanları ABD’ye götürmektense İstanbul’da yapmak istedim. Toplantıyı ve herkesi kontrol edebilmek için, herkesi bir arada tutabilmek için Ada’da yaptım.
Amerika’dan Türkiye’ye gelen herkes CIA ajanı. Ben önceden düşünmedim bu çalışmayı yaparken milletin ne diyeceğini. Ulusal İstihbarat Konseyi, o zamanlar bütün istihbarat örgütlerinin analizlerini toplayıp, kendi analizini yapıp Beyaz Saray’a yollayan bir kurumdu. İddianamede ajan olduğumu söylüyor.
Barkey: Aslı ile 18’inde yemek yedim 19’unda ABD’ye döndüm. 21’inde Türkiye Gazetesi ilk rivayetleri yazmaya başladı. Bence beni ajan olmakla suçlayarak sanki Amerikan hükümetini suçlamak istediler. Türkiye Gazetesi, bunları söylediğinde hangi gün hangi saatte pasaport kontrolümden geçtiğimi yazdı. Bunu onlara devlet verdi, gazeteciler beni tanımıyorlardı.
İddianameyi okuduğunuz zaman bir Türk vatandaşı olarak sizin utanmanız lazım. Bir İstanbul Başsavcısı ve Başsavcı Yardımcısı o iddianameyi nasıl imzalarını atar, çünkü uyduruyorlar.
Aslı ile her konuyu konuşurduk. Politika konusunda ben öğrenmek istediklerimi sorardım o bana sorardı. Çok iyi geçinirdik, bugünkü geldiğimiz duruma üzüldüm. Bu konuyu ben açmadım, bu problemi ben yaratmadım, kendisi yarattı.
Fetullah Gülen ile bir kere görüştüm. Virigina’da oturuyordu. Bir-iki saat konuştuk, aradan 30 sene geçti, ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum.