Candan Yıldız yazdı…
Devlet ve vatandaş ilişkisinin bir kez daha sınandığı 6 Şubat depremlerinde resmi rakamlara göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti. Yaralananlar, uzvunu kaybedenler, depremin ağır yükünü adalet arayışıyla birlikte sırtlanmak zorunda kalanlar ise toparlanmaya çalışıyor, ne kadar mümkünse…
Adalet arayışının en önemli ayaklarından biri süre giden davalar… İmar iznini veren belediyeler, yapım sırasında denetlemeyi yapması gereken yerel yönetimler ve tabii ki müteahhitler bu davaların muhatabı. Human Rights Watch (İnsan Hakları Örgütü) ve Yurttaşlık Derneği süren davalarla ilgili bir rapor hazırladı. Rapordan çıkan ana sonuç şu: Deprem ölümlerinde yetkililerin yargılanması geciktiriliyor.
Zamana oynayan bir yargılama süreci Türkiye’ye yabancı değil. Zaman aşımına uğrayan JİTEM, Musa Anter, firari üç sanığın yargılandığı Sivas Katliamı davalarını hatırlayacaksınız.
Rapordan da anlaşılacağı üzere depremde çöken binaların güvenli olmasından sorumlu olan kamu görevlilerin yargılanmasında süreç ağır işliyor. Şu ana kadar hakkında soruşturma izni verilen kamu görevlisi sayısı sadece üç…
Bir kamu görevlisinin görevi sırasında işlediği suçlardan dolayı soruşturulması ve kovuşturulması için hükümet ve devlet makamlarından önceden idari izin alınması gerekiyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’u eleştirmiş, mağdurların etkili hukuk yollarına erişimini engellediğini belirtmişti.
HRW’nin raporundan devam edelim:
Bilirkişi raporlarında müteahhit ve inşaatçılarla birlikte belediye yetkilileri de sorumlu tutuluyor.
Yurttaşlık Derneği, İçişleri Bakanlığı, depremden etkilenen 11 ilin valilikleri ve 46 kaymakamlığa bilgi edinme başvurusunda bulundu. Sadece dört vakada valilikler ve bir kaymakamlık soruşturma izni sürecinin devam ettiğini söyledi.
Gaziantep-Islahiye’de üç kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verildiğini, soruşturma izinlerinden 2’sine itiraz edildiği bilgisi paylaşıldı.
Vakaların çoğunda yetkililer bu tür bilgilerin bilgi edinme hakkı kapsamı dışında kaldığını veya talebin gizlilik içeren bilgilerle ilgili olduğunu iddia etti ve bilgi paylaşmadı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kahramanmaraş’ta çökerek içinde yaşayanların çoğunun ölümüne neden olan büyük apartmanlarla ilgili 14 bilirkişi raporu ile diğer illerdeki binalarla ilgili altı raporu daha inceledi.
13 bilirkişi raporu: Belediyeler kusurlu projelere ruhsat verdi
Raporda, “üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerine hazırlatılan 14 rapordan biri hariç hepsi, inşaatçıların yürürlükteki teknik standartlara uyma konusunda ciddi kusurları olduğuna işaret ediyor; belediyelerin imar müdürlüğü yetkililerinin ise kusurlu projeler için inşaat ruhsatı verdikleri, söz konusu inşaatlar tamamlandıktan sonra da bunlara ilgili mevzuat kapsamında gerekli izinleri vererek binaların kusurlu ve güvensiz olduğunu görmezden geldikleri anlaşılıyor” denildi.
Depremden etkilenen 8 ildeki savcılıkların verdiği rakamlara göre, çöken binalardaki ölümlerle bağlantılı olarak yargılanan müteahhit, inşaatçı ve teknik personel sayısı 883.
HRW, depremden en çok etkilenen illerden olan Kahramanmaraş özelinde, dava süreçleriyle ilgili aralarında bir savcı, ölenlerin yakınları, avukatlar, bir mimar, inşaat mühendisleri, bir jeoloji mühendisi ve şehir plancılarının da bulunduğu 30 kişiyle görüştü. Savcıların görevlendirdiği üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerinin bilirkişi raporlarını inceledi.
Rapora göre, görüşülen kişilerin çoğu, özel sektör müteahhitleri ile diğer özel aktörlere yönelik soruşturmaların önemine dikkat çekerken belediye yetkilileri ile diğer kamu görevlilerinden hesap sormak konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydedilmediğine dikkati çekti.
Ebrar Sitesi davasında kamu görevlileri hakkında başlatılmış soruşturma yok
Kahramanmaraş’ta tek bir sitede en fazla ölüm Onikişubat’ta Ebrar Sitesi olarak bilinen bir konut projesinde meydana geldi. Söz konusu sitede 2000 ile 2011 yılları civarında inşa edilmiş, 8 ile 11 kat arasında değişen 22 bloktan 18’inin çökmesi sonucu en az 1400 kişi hayatını kaybetti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre, Ebrar Sitesi’ndeki ölümlerle ilgili özel sektör müteahhitleri ve inşaatçılar hakkında devam eden beş dava var. Ancak bu beş davada kamu görevlileri hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma veya kovuşturma yok.
Kahramanmaraş savcılığının talebi üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi mühendislik bölümü tarafından Ebrar Sitesi bloklarıyla ilgili hazırlanan altı bilirkişi raporunu inceleyen HRW, “Söz konusu raporlar, savcılığın müteahhitlere ve inşaat ekiplerine karşı açtığı davanın temelini oluşturuyor. Bilirkişi raporları, müteahhit ve inşaatçıların inşaat sırasında geçerli olan yapı standartlarına uymadıklarını, inşaata başlamadan önce gerekli zemin etütlerinin yapıldığını gösteren raporların bulunmadığını veya yetersiz olduğunu ve belediyenin yapı ruhsatlarının verilmesinden ve yapı kontrolünden sorumlu biriminin projeleri etkin bir şekilde denetlemediğini ortaya koyuyor” tespitini yapıyor.
Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçelerinin çeşitli yerlerinde çöken ve yüzlerce kişinin ölümüne yol açan çok katlı binalar ve çok bloklu sitelerle ilgili, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün de gördüğü yedi bilirkişi raporunda belediye personeline tali kusur atfediliyor.
“Ruhsatsız tadilatlar binaları kusurlu hale getirdi”
HRW, söz konusu bilirkişi raporlarında bazı binaların zemin katlarında yapılan tadilatlar sırasında taşıyıcı kolon ve perde duvarlarının kaldırılması ve asma kat ilavelerinin binalardaki kusurları daha da artığına dikkat çekildiğini belirtiyor.
Bu tür tadilatların ruhsat ve onay alınarak yapılmasını sağlamaktan belediyelerin imar müdürlükleri sorumlu. 2011 yılından itibaren özel yapı denetim şirketlerinde çalışan yapı denetçileri de binalarda yapılan değişikliklerin ilgili yönetmeliklere uygunluğunun denetlenmesinde görev almaya başladı.
Çöken Fazilet Apartmanı’nda ruhsatsız tadilat
Onikişubat ilçesindeki Fazilet Apartmanı A Blok’taki yıkımda yakınlarını kaybedenlerin bina zemin katında bir fırın sahiplerinin ruhsatsız tadilat yaparak binanın yapısal bütünlüğüne kökten zarar verdiğini anlattığını raporuna taşıyan HRW, müteahhidin yanı sıra fırın sahipleri hakkında da iddianame hazırlandığını, ancak fırın sahiplerinin ‘kaçak’ durumda olduğunu belirtiyor.
Bilirkişi raporlarında da belediye yetkilileri ile özel sektör aktörlerinin binanın çökmesinde ortak kusurlu olduğu görüşüne yer veriliyor.
Raporda, 35 kişinin hayatını kaybettiği Ezgi Apartmanı, 115 kişinin ölümüne neden olan Penta Park’ta çöken iki apartman ve Sait Bey Apartmanı’yla ilgili bölüm de şöyle: “Ezgi Apartmanı’nın zemin katındaki bir restoran kafenin sahiplerinin belediye ruhsatı olmadan tadilat çalışması yürüttükleri sırada önemli bir taşıyıcı kolonu ve perde duvarının bir kısmını kaldırdıklarına dair kanıtlar bulunmuş. Ayrıca, apartman yöneticisinin 2021 yılında belediyeye yaptığı şikayetin herhangi bir işlemle sonuçlanmadığını ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı il müdürlüğünün, taşıyıcıların kaldırılmasına rağmen tadilat işinde herhangi bir usulsüzlük bulmadığını tespit etmiş. Haklarında dava açılan kafe sahiplerinin şu anda nerede oldukları bilinmiyor.”
Ziraat Bankası da ruhsatsız tadilat yapmış!
Penta Park’ta çöken ve 115 kişinin ölümüne neden olan iki apartman bloğundan biri ile ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporuna göre, sorun sadece binanın yapı standartlarına uygun olarak inşa edilmemiş olması değil, aynı zamanda binanın zemin katının da Ziraat Bankası tarafından ruhsatsız olarak tadil edilmiş olması. Belediye ne binanın standartlara uygun olarak inşa edilmesini sağlamış, ne de ruhsatsız tadilatı engellemiş.
Sait Bey apartmanı yapı ruhsatı verilmeden yükselmiş
Nispeten daha yakın zamanda inşa edilen ve Ocak 2011’den beri yürürlükte olan özel sektör yapı denetimi sistemiyle birlikte belediyelerin de denetimine tabi olan bazı bloklar da çöktüler. 2016 yılında inşa edilen Sait Bey apartmanı da bunların arasında.
Sait Bey apartmanının katları, daha belediye yapı ruhsatı vermeden ve inşaat faaliyetleri denetlenmeden yükselmeye başlamış. Belediye’nin imar komisyonu kaçak inşaatın yıkılması yönünde karar almak yerine, müteahhidin inşaata devam etmesine göz yummuş.