"İç Savaş Çıksın, Ezer Geçeriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ahmet Altan’ın dün Haberdar’a yazdığı yazıya konu olan “İç savaş çıksın, ezer geçeriz" sözleri akıllara ‘gözünü karartmış bir adam ülkeyi nereye sürüklüyor’? sorusunu getirdi.

Eklenme Tarihi: 15 Haz 2016
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
"İç Savaş Çıksın, Ezer Geçeriz"

Ezip geçmek…

Ben okuduğumda, siyah pelerinini giymiş, karanlık maskesini takmış Darth Vader’in o boğuk, mekanik sesiyle yok edilecek bir gezegenle ilgili verdiği emri duymuş gibi oldum.

“Yok edin” diyordu. “Yok edin.”

Sadece, verdiği emrin kendi gezegeniyle ilgili olduğunu, kendisinin de yok edileceğini bilmiyordu.

Levent Gültekin’in Özgür Düşünce Gazetesi’nde Hüseyin Keleş’e söylediklerini okudunuz mu?

Aynen şöyle diyordu:

“Adını vermeyeyim, çok üst düzey bir bürokrat, emekliye ayrılma aşamasında Tayyip Bey’le vedalaşmaya gidiyor. Tayyip Bey, o bürokrata yapacakları ile ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘bu dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede.’ Tayyip Bey de ‘çıksın, ezer geçeriz’ diye karşılık veriyor. Bu diyalogu bürokratın kendisinden dinledim. Yani iç savaşı göze almış bir lider var. Ne için? Kişisel hırs.”

Türkiye’yi yöneten adam, yönettiği ülkede iç savaş çıkmasını göze alıyor, “ezer geçeriz” diyor.

Ülkenin “anayasayı dinlemeyen” yöneticisi, iç savaş için “çıksın” diyorsa, o ülkede iç savaş çıkar.

Zaten hızla oraya doğru gidiyoruz.

Kendi gezegeni için “yok edin” emri verdiğini bilmeyen bir Darth Vader gibi Erdoğan da kendi ülkesini ve üstelik kendi hayatını yok edecek bir iç savaşa “çıksın” dediğini bilmiyor.

Amerika’ya Muhammed Ali’nin cenazesine gittiğinde kendisini büyük bir coşkuyla karşılayıp “işte Müslümanların lideri geldi” diye selamlayacaklarını sanıp hem kendini hem de Türkiye’yi nasıl rezil ettiyse, “ezip gececeğini” sandığı için “çıksın” dediği iç savaşla da hem kendini hem Türkiye’yi mahvedecek.

Gerçeklerle bağını koparmış Erdoğan

.

Hukukun denetiminden kaçabilmek için “iç savaşı” göze aldığı, dahası “ezer geçeriz” diyerek iç savaşı arzuladığı anlaşılıyor.

İç savaşla ilgili en küçük bir bilgisi yok.

Sarayının duvarları top mermileriyle çöktüğünde, eli silahlı insanlar koridorlarda birbirlerini öldürdüğünde iç savaşın ne olduğunu anlar ama geç kalmış olur.

İç savaş, bir toplumun başına gelebilecek en büyük felakettir, kimse onun yarattığı facianın kurbanı olmaktan kurtulamaz.

Savaştan çok daha korkunçtur.

Düşmanının nerede olduğunu bilmezsin, düşmanının kim olduğunu bilmezsin, korkunç bir nefret herkesi canavara çevirir, birbirlerini öldürmekle yetinmez insanlar, birbirlerinin cesetlerini bile parçalarlar, çocuklarının, eşlerinin, sevgililerinin, kardeşlerinin ırzına geçerler, evlerini yakarlar.

“İç savaş çıksın” diyen bir lideri destekleyen “havuz medyası”, o medyanın yöneticileri, sahipleri, yakınları kendilerini güvende sanıyorlar galiba.

İç savaşta kimse güvende değildir.

Kaçıp gitseler de yakınları burada kurban olarak kalır.

Sadece sevdiklerini, yakınlarını değil komşularını bile öldürürler.

“İç savaş çıksın” diyen bir adama oy veren AKP’liler, bu iç savaşta “ezip geçeceklerini” düşünüyorlar herhalde.

İç savaşı, Kürt mahallerinde hendek kazan çocukları tanklarla, toplarla öldürmek sanıyorlar.

İç savaş, sabah selamlaştığın adamın akşam evine girip senin gırtlağını kesmesidir.

Gözünün önünde karına tecavüz etmesidir.

Çocuğun kapının önüne çıktığında, etrafta saklı bir nişancının onu kafasından vurup öldürmesidir.

Bu ülkede iç savaş çıktığında, AKP’liler sadece başkalarının “kurban” olacağını mı sanıyor?

Galiba öyle sanıyorlar ama yanılıyorlar.

İç savaş herkesi, bütün ülkeyi kanlı bir girdabın içine çeker...