Türkiye’de gençlerin eğitim hayatına devam edebilmesi giderek daha zor hale geliyor. Artan geçim sıkıntıları ve yükselen eğitim maliyetleri, gençleri üniversitelerinden koparmaya devam ediyor. Son beş yılda 1.2 milyon öğrenci eğitimini bırakırken, 2024’te 56 bin 107 öğrenci öğrenimlerini dondurdu. IPSOS araştırmalarına göre, 15-24 yaş arası gençlerin %34.9'u ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu durumu daha da derinleştiren bir gelişme de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “müjde” olarak duyurduğu İŞKUR Gençlik Programı oldu.
İŞKUR’un sunduğu program, üniversitelilere haftada üç gün çalışarak günlük 1083 TL kazanç sağlama imkanı tanıyor. Ancak gençler, bu programın eğitimlerine dair sağladığı faydanın aksine, güvencesiz ve esnek istihdamın bir aracı olduğuna dikkat çekiyor.
Gençler Geleceksizleşiyor
20 yaşındaki Merve, Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğrencisi olarak, hem derslerine hem de bir mağazada part-time çalışarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Ancak Merve için artık okula odaklanmak neredeyse imkansız. Haftada otuz saat çalışarak, hem fiziksel hem de psikolojik olarak tükenmiş durumda. Merve, "Okuldan çok hayatta kalmaya çalışıyoruz. Eğitim, artık bir ayrıcalık haline geldi" diyor. Kendisine bir bilgisayar alabilmek için aylarca çalışmak zorunda kalan Merve, arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi de lüks haline getirmiş.
Merve, AKP hükümetinin gençleri ucuz iş gücüne dönüştürme çabalarını eleştiriyor ve ekliyor: “Bu programın adı istihdam değil, eğitimden koparmadır. Burs verilmesi daha mantıklı olurdu. Gençler artık sadece eğitim için değil, insanca bir yaşam için mücadele ediyor."
Gençlerin Geleceği Ne Olacak?
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, AKP hükümetinin, gençleri güvencesiz çalışma şartlarına mahkum etmeyi planladığını belirtiyor. MESEM’lerin eğitimdeki rolü ile ilgili uyarılarda bulunan Özbay, “İŞKUR’un sunduğu bu program üniversitelerin bilimsel eğitim yerleri olmasından çok, iş gücü piyasasına uygun ‘ara eleman’ yetiştiren bir atölyeye dönüşmesine yol açacaktır” diyor.
Eğitim Sen Genel Sekreteri Evrim Gülez de İŞKUR Gençlik Programı’nın, gençleri güvencesiz, düşük ücretli ve geçici işlere yönlendirdiğini belirtiyor. Gülez, eğitim sisteminin giderek piyasaya hizmet eden bir model haline geldiğini ve bunun gençlerin mesleki gelişimlerine büyük zarar verdiğini vurguluyor. Gülez, gençlerin gerçek güvencesinin ancak bilimsel, demokratik ve eşit bir eğitimde olduğunu ifade ediyor.
Kriz İçindeki Eğitim Sistemi
Tüm bu yaşananlar, Türkiye’nin eğitim sistemindeki derin krizleri gözler önüne seriyor. Gençlerin geçim için iş ararken eğitimden uzaklaştığı bir ortamda, eğitim sadece iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına yönelik şekillendiriliyor. Merve gibi birçok üniversite öğrencisi, kendilerini geleceksiz ve umutları tükendiği bir ortamda buluyor. Eğitim artık sadece maddi şartlara bağlı bir ayrıcalık halini alırken, AKP’nin gençleri ucuz iş gücü olarak kullanma politikaları, eğitim hakkının temel bir insan hakkı olma gerçeğiyle çelişiyor.
Türkiye’nin geleceği, eğitimdeki eşitsizlikler ve sermayeye dayalı eğitim politikaları yüzünden şekilleniyor. Gençlerin, bilimsel ve eleştirel düşünme becerileriyle yetişmeleri gerektiği gerçeği giderek daha fazla göz ardı ediliyor.