- İran, yaklaşık altı haftadır devam eden Mahsa Amini protestolarını destekleyen medya kuruluşlarını finanse ettiğini iddia ederek Suudi Arabistan’a yönelik söylemlerini sertleştirdi.
22 yaşındaki Mahsa Emini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi üzerine başlayan gösteriler, İran’ın uluslararası politikasına da etki etmeye başladı.
İran Dini Lideri Ali Hamaney’e yakın bir askeri kuruluş olan Devrim Muhafızları Örgütü, ülkede neredeyse bütün şehirlere yayılmış gösteriler devam ederken dikkat çeken bir video yayınladı.
Videoda, Suudi Arabistan’ın ulusal petrol şirketi Aramco tesisleri çeşitli unsurlarla hedef alınıyordu.
[Devrim Muhafızları’nın yayımladığı videoda İHA’lar ve füzeler Aramco tesislerine yöneliyor. ]
Bugünlerde uluslararası basında da sıkça yer verilen ve Ukrayna’da da kullanıldığı iddia edilen sürü kamikaze İHA’lar ve füzeler saldırıda başat rol oynuyordu.
“Huzurunuzu bozacağız”
Bu videoyu İran Devrim Muhafızları Genel Komutanı General Hüseyin Selami’nin Suudi Arabistan, İngiltere ve ABD’yi hedef alan açıklamaları izledi.
Selami açıklamalarında Mahsa Amini protestolarına atıf yaparak, söz konusu ülkelerin protestocuları kışkırttığını öne sürdü.
“Suudi Arabistan’a ve kontrolündeki medyalara şunu diyorum; sizinle de hesaplaşacağız. Siz görüntü gösterip kışkırtıyorsunuz. Bir halkın huzurunu bozup kendinizin huzurda yaşamanıza izin vermeyiz. Huzurunuzu bozacağız”
Bu açıklamalardan sonra ABD merkezli Wall Street Journal Gazetesi’nde önemli bir iddia yer aldı.
Gazete, ABD’li ve Suudi yetkililere dayandırdığı haberinde İran’ın yakın zamanda Suudi Arabistan ve Irak’a saldırı hazırlığında olabileceği istihbaratı nedeniyle Suudi Arabistan ve ABD’nin alarm durumuna geçtiğini öne sürdü.
Yetkililer, İran’ın, dikkati ülke içindeki protestolardan başka bir yere çekmek için Suudi Arabistan ve Irak’ın Erbil kentindeki bazı hedeflere yakın zamanda saldırı düzenleyebileceğini söyledi.
“Suudi Arabistan ile askeri ve istihbarat kanalları üzerinden sürekli temas halindeyiz. Çıkarlarımızı ve bölgedeki ortaklarımızı savunmak için harekete geçmekte tereddüt etmeyiz”
Çıkan haberlerin ardından Beyaz Saray’dan yapılan bu açıklama da oldukça önemliydi. Zira Ukrayna-Rusya savaşı iki müttefikin arasını açmıştı. Suudi Arabistan’ın başını çektiği OPEC+, ABD’nin ısrarlarına rağmen petrol üretimini arttırmamış, yükselen petrol fiyatları ara seçimlere eli zayıf giden giden ABD Başkanı Joe Biden’ı öfkelendirmişti.
“Benzin fiyatını indirebilirdim ancak fiyatlar Ruslar ve Suudilerin yaptıkları yüzünden artıyor. Bu iş burada bitmedi.”
Biden’ın bu sözlerini ekibinin Suudi Arabistan ile ilişkilerin gözden geçirileceği açıklamaların izledi.
Biden yönetimi hem insan hakları hem de Yemen’de devam eden savaş nedeniyle Suudi Arabistan yönetimine mesafeli davranmayı taahhüt etmişti seçim kampanyasında. Ancak öyle olmadı. Biden Suudi Arabistan’ı ziyaret etti ve ABD’nin özellikle savunma alanındaki desteği devam etti.
Petrol fiyatları konusunda yaşanan gerilimin iki ülke ilişkilerinde bir dönüm noktası olacağı tahminleri yapılıyordu. İran tehdidi ve Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalar, bu olasılığın düşük olduğunu tekrar gösterdi.
İran neden tehdit ediyor?
Basra Körfezi’nin ayırdığı iki bölgesel güç Suudi Arabistan ve İran hem siyasi hem de dini olarak iki farklı havzayı temsil ediyor. Suudi Arabistan Vehhabilik üzerinden İran ise Şii’lik üzerinden nüfuz kurma peşinde oldu yıllarca.
Esasen, Şah iktidarının ortadan kalktığı 1979’de gerçekleşen devrim öncesinde iki ülkede de Batılıların desteklediği monarşiler hüküm sürüyordu ve iki ülke ilişkileri oldukça iyi düzeydeydi. İran’da gerçekleşen devrim iki ülkeyi de farklı saflara savurdu.
Bölgesel hakimiyet için yıllardır mücadele eden İran ve Suudi Arabistan, başta Bahreyn, Yemen, Lübnan ve Suriye olmak üzere bazı ülkelerde destekledikleri gruplar üzerinden birbirlerine karşı vekalet savaşları yürütüyor.
Öte yandan İran, ABD Merkezi Haber alma Teşkilatı (CIA) raporlarında yer alan iddialara göre, 80’li yıllarda “devrim ihraç etme” politikası izledi. Suudi Arabistan’da yaşayan Şii’ler de bu propagandadan en çok etkilen kitleydi.
Bugüne kadar Şiiler sokaklara döküldü, ayrılma taleplerinde bulundu… Suudi Arabistan ise, Şii din adamlarını idam ettirdi. İki ülke arasındaki ilişkiler, karşılıklı açıklamalarla zaman zaman sıcak çatışma boyutlarına kadar yaklaştı.
Suudi Arabistan’daki Şii olaylarına paralel olarak İran’ın Ahvaz eyaletinde de bağımsızlık yanlısı Arap hareketleri baş gösterdi. İran, Suudi Arabistan’ı bu hareketleri finanse etmekle suçladı.
Son olarak İran’ı kasıp kavuran Mahsa Amini protestolarında da yol aynı yere çıktı. İran, Suudi Arabistan’ı iç işlerine müdahale etmek ve protestoları kışkırtan medya kuruluşlarını finanse etmekle suçluyor.
Bazı uzmanlara göre İran, gösterilerin motivasyonunu kırmak, gündemi değiştirmek için Suudi Arabistan ya da bölge ülkeleriyle gerilimin yükselmesini istiyor. Bunu yaparken de Suudi Arabistan tarafından finanse edilen ve gösterileri yakından takip eden Londra merkezli medyayı öne çıkarıyor.
Diğer yandan bu fikirde olmayanlar da var. Bu uzmanlar, ABD Başkanı Joe Biden’ın “Endişelenmeyin, İran’ı özgürleştireceğiz” açıklamasını da örnek göstererek, ülke içerisinde yaşanan gösterilerde “yabancı eller” olabileceğine işaret ediyor.