Karşımızda sadece Ukrayna savaşıyla ilgili olmayan, mücadele alanlarında neden olduğu/olacağı etkiler açılarından da çok konuşulacak bir durum var…
Rusya’nın yüksek teknoloji barındıran hassas vuruş kabiliyetli füze sistemlerinin Ukrayna savaşında ciddi oranda azaldığı ifade ve iddia ediliyordu. Bunlar içerisinde İskender, Kalibr ve Khinzal gibi taktik balistik füze sistemleri de var.
Hatta bunlarla ilgili rakamlar dahi ortaya atıldı. Karadan karaya atılan İskender füzelerinin 900’den 124’e; denizden karaya atılan Kalibr’lerin 500’den 272’ye; havadan atılan Kh-101, Kh-555 füzelerinin de 444’ten 213’e düştüğü iddia edildi. Doğru ise, bu rakamlar, Rusların stratejik rezervinin yüzde 30-35’lere kadar indiğini gösteriyordu.
Savaş uçakları ve hava savunma sistemleriyle havada; topçu sistemleri- ateş destek vasıtalarıyla karada; istediği üstünlüğü sağlayamayan, hatta bazı bölgelerde geri adımlar atan Rusya, bu koşullarda ne yapacak? Kendi aleyhine gelişen ve kendisi için de büyük riskler üreten taktik nükleer silah kullanma gerilimini zirveye taşıyan süreci nasıl dengeleyecek ve nasıl inisiyatif geliştirecekti?
Bu temel nükleer gerilim fotoğrafı içinde Ağustos ayında sahadan bazı teyitsiz bilgiler gelmeye başladı. Ruslar, ‘Rus menşeili olma özelliği kuşku götürür’ bazı kamikaze dronlar ve balistik füzeler kullanmaya başlamışlardı.
Bunlar içerisinde İran menşeili;
– Şahit-136/Geran-2 kamikaze dronlar,
– Arash-2 gibi kamikaze dronlar,
– Fatih-110, balistik füzeler,
– Zülfikar balistik füzeler… olduğu iddia edildi.
Bu iddialar, Kırım Kerç köprüsünün Ukraynalılar tarafından vurulmasından sonra ayyuka çıktı, ardından da ispatlar kendisini göstermeye başladı.
İran reddediyordu, ama İran yapımı Şahit-136 kamikaze dronlar Rus ismi almış Geran-2 adıyla, çatışma alanlarında hedef vuruyor ve/veya Ukrayna ordusu tarafından düşürülüyordu.
Büyük bir sansasyon yaptı.
Kim ne derse desin, Şahid-136, Arash-2 gibi kamikaze dronlar, Fatih-110, Zülfikar gibi balistik füzeler üzerinden yürütülen operasyon büyük iştir.
***
Bu tür İran menşeili sistemler, Yemen savaşında da kendini göstermiş, Suudi Arabistan’da petrol rafinerileri başta olmak üzere yüzlerce, binlerce km ötedeki birçok hedefin vurulmasında aktif rol oynamışlardı.
***
Artık Ruslar tarafından da kullanılmaya başlanan bu intihar dronları, Ukraynalılar adına baş edilmesi ciddi zorluklar barındıran bir mücadeleye karşılık gelse de ilginç bir denklemin gelişmesine de yardımcı oluyordu.
Rusların kullanmaya başladığı bu sistemler, Rusların gerilemesiyle, kaybetmesiyle ortaya çıkan taktik nükleer silah kullanma riskini azaltıyor, savaşa yeni bir denge ve inisiyatif kazandırıyordu!
Yaşanmakta olan bir savaşı kurgulama, yönetme ve yönlendirme sanatı; düşmanının aklından, gücünden, bağlantılarından yararlanmak sanırım tam da böyle bir şey!
***
Ancak işin bir de başka ciddi bir boyutu vardı. Yani İran menşeili dronlar ve balistiklerin ürettiği mesele sadece savaş alanında ortaya koydukları etkilerle sınırlı değildi.
Hele iki ülke var ki; İran deyince İsrail kulak kesiliyor, İsrail deyince İran kulak kesiliyor.
Tabii İran menşeili silah sistemleri Ukrayna savaşında Rusların elinde boy gösterince, hemen şu sorular sorulmaya başlandı: İran, hassas güdümlü stratejik mühimmatında erime belirginleşen Rusya’dan ne aldı?
Sadece para mı?
Yoksa başka şeyler de mi var?
Örneğin bazı kapitülasyonlar, ayrıcalıklar. Konuşulanlardan bazıları şunlar olabilir mi?
– İsrail’i de etkileyebilecek, yüksek hız, seyrüsefer ve hassas vuruş teknolojisi barındıran sistemler,
– Su-35 gibi bazı savaş uçaklarının tedariki, teknolojisi,
– Nükleer destek,
– Rusların etkili olduğu Suriye gibi alanlarda kopartılan bazı tavizler.
– Kafkaslarda İran’ın beklentilerine cevap verme gibi başlıklar vardı.
Tabi bunlar sadece İsrail’le ilgili konular değil. Türkiye’yi de ciddi anlamda ilgilendiren başlıklar. Sonuçta İsrail, İran konusunda hassas ama, bölgedeki bütün ülkeler kendilerini ilgilendiren ve birbirlerini ilgilendiren konularda hassas.
Hele ki, Suriye, Irak ve Güney Kafkaslar gibi her üç ülkeyi de ilgilendiren son derece hassas konular, gerilimler, rekabet ve işbirlikleri olunca…
Bunun yanında;
İran’ın, ürettiği silah sistemlerinin savaş alanlarında kullanılmasıyla, boy göstermesiyle, denenmesiyle;
– Teknolojik rekabet,
– Sistemsel üstünlük/inisiyatif/zafiyet/itibar,
– Savaşın felsefesi, teknik ve taktikleri üzerine etkisi,
– Reklam gibi konularda da bazı avantajlar kendini gösterdiği/göstereceği aşikar.
Yani karşımızda sadece Ukrayna savaşıyla ilgili olmayan;
– Ürettiği/üreteceği savaşa ve mücadelelere dair etkiler,
– Fayda-maliyet hesapları,
– Sağladığı kamu diplomasisi,
– Coğrafyamızda neden olacağı dalgalanmalar, bulunmaya muhtaç dengeler, inisiyatifler,
– Mücadele alanlarında neden olduğu/olacağı etkiler açılarından da çok konuşulacak bir durum var.