İşgalci İsrail Başbakanlık Sözcüsü David Keyes, Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas'ın açıkladığı yeni vizyonu ve siyaset belgesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, Hamas'ı "dünyayı kandırmaya çalışmakla" suçladı.
Keyes, yaptığı yazılı açıklamada, "İsrail'e karşı şiddet kullanmaya devam eden Hamas dünyayı kandırmaya çalışıyor." ifadesini kullandı.
İsrail Başbakanlık Ofisi'nden yapılan yazılı açıklamada ise "Hamas terör tünelleri inşa etmeyi bıraktığında bu gerçek bir değişiklik olacaktır ancak bu gerçekleşmedi." görüşüne yer verildi. Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, hareketin 42 maddelik yeni vizyonunu ve siyaset belgesini Katar'ın başkenti Doha'da düzenlediği basın toplantısında açıklamıştı. Meşal'in açıkladığı ve uluslararası toplumda harekete yeni ufuklar açmayı hedefleyen siyaset belgesinin en önemli maddelerini, Hamas'ın kendisine getirdiği yeni tanım, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması, Yahudilere ve dini aşırılıklara bakışı konuları oluşturdu.
Siyaset belgesinin birinci maddesinde Hamas kendisini "İslami Direniş Hareketi Hamas, hedefi Filistin'in kurtuluşu ve siyonist projeyle mücadele olan, çıkış noktaları, hedefleri ve araçları itibariyle İslam'ı referans alan Filistin İslami ulusal özgürlük ve direniş hareketidir." şeklinde tanımlıyor.
Meşal, bu yeni tanımla ilgili olarak "Hamas fikri açıdan İhvan ekolünün bir parçasıdır ancak biz bağımsız bir Filistin örgütüyüz." açıklamasında bulundu. Bu tanım, açık bir şekilde hareketin Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) bir kanadı olduğunu belirttiği önceki sözleşmesiyle farklılık arz ediyor.
EN ÖNEMLİ MADDE 1967 KARARI
Belgede yer alan önemli bir madde de Hamas'ın 4 Haziran 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulmasını ilk defa kabul ettiğinden bahsedilmesi. Filistin toprağının hiçbir parçasından ödün verilemeyeceğine işaret edilen belgede "Bununla birlikte Hamas, 4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını- mültecilerin ve sığınmacıların çıkarıldıkları evlerine dönmeleriyle birlikte- ortak ulusal uzlaşı formülü olarak görmektedir. Bu durum kesinlikle siyonist oluşumun tanınması ve Filistin haklarından ödün verilmesi anlamına gelmemektedir." ifadelerine yer verildi.
Başta Balfour deklerasyonu olmak üzere Filistin'in bölünmesi ve İsrail'in kurulması yönündeki kararların geçersiz olduğuna vurgu yapılan belgede Oslo anlaşmalarının Filistin halkının çıkarlarına zarar veren yükümlülüklerinin kabul edilemez olduğu bildirildi.
FİLİSTİN KİMLİĞİNE VURGU
Filistin'in kimliği, bir Arap ve İslam toprağı olduğu ve parçalanamaz bütünlüğü vurgulanan belgede "Filistin halkının sınır dışı edilerek topraklarından sürülmesi ve bu bölgelere siyonist oluşumların inşa edilmesi, Filistin halkının bu topraklardaki hakkına bir halel getirmediği gibi gaspçı siyonist oluşuma da buralarda bir hak iddia etme hakkını vermez." görüşüne yer verildi.
Belgede, Hamas'ın hayatın tüm alanlarını kapsayan, yetkilerinin tüm zaman ve mekana yayıldığı ılımlı bir ruhu olan bir İslam anlayışına sahip olduğuna dikkat çekilerek şu değerlendirme yapıldı: "Hamas İslam'ın, diğer din ve şeriat müntesiplerinin gölgesinde güvenli bir şekilde yaşadığı barış ve hoşgörü dini olduğuna inanır, Filistin'in de halkaların hoşgörü içerisinde yaşadığı ve yaşayacağı bir model olarak görür. Hamas, İslam'ın hak, özgürlük, onur ve adalet getirdiğini, her şekilde zulmü reddettiğini ve dini, dili, ırkı ve kimliği ne olursa olsun zalimi cezalandıracağını bilir. Aşırılığın her şekline, dini, ırki ve mezhepsel taassuba karşı olan İslam, müntesiplerini düşmana karşı durmaya ve mazluma destek olmaya ve kendi onurunu, toprağını, halklarını ve kutsal değerlerini korumaya çağırır."
"KUDÜS FİLİSTİN'İN BAŞKENTİDİR"
Kudüs ve Mescidi Aksa'ya da değinilen siyaset belgesinde şu ifadeler yer aldı: "Kudüs Filistin'in başkentidir. Arap, İslam ve insanlık tarihinde dini, tarihi ve medeniyet açısından önemli bir yere sahiptir. O Filistin halkının yanı sıra Arap ve İslam ümmetinin hakkıdır. Kudüs'ten ve herhangi bir parçasından feragat edilemez. İşgalin (İsrail) Kudüs'ü Yahudileştirme ve Yahudi yerleşim birimleri faaliyetleri, gerçeklerin üzerini örtme ve Kudüs'ün tarihi dokusunu bozması yok hükmündedir. Mübarek Mescidi Aksa halkımızın ve ümmetimizin hakkıdır. İşgalin bu hususta hiçbir hakkı yoktur. Aksa'yı Yahudileştirme ve bölmeye yönelik plan ve girişimleri geçersizdir ve hiçbir meşruiyeti yoktur."
FİLİSTİLİLERİN DÖNÜŞ HAKKI
Tüm Filistinli mültecilerin ve sığınmacıların çıkarıldıkları topraklarına dönme hakkının doğal bir hak olduğunun vurgulandığı belgede, "Hamas Filistinli mülteciler meselesini tasfiye etmeyi hedefleyen her türlü girişim ve projeyi reddetmektedir. Bunların içerisinde, Filistinlilerin vatanları haricinde yerleştirme, alternatif vatan projeleri yer almaktadır. Filistinli sığınmacı ve mültecilerin, evlerinden ve vatanlarından zorla çıkarılmasından kaynaklı zararlarının tazmin edilmesi, dönüş haklarından ayrı değildir. Bu hak, ne ilga edilir ne de eksiltilir." denildi.
"ÇATIŞMA YAHUDİLERLE DEĞİL SİYONİST PROJEYLE"
Hamas, siyaset belgesinde çatışmanın Yahudilik ve Yahudilerle değil, siyonist projeyle olduğunu vurgulayarak işgal yönetiminin Yahudiliğin söylemlerini çatışmada kullandığını şöyle aktardı: "Hamas, çatışmanın dinleri sebebiyle Yahudilerle değil, siyonist projeyle olduğunu vurgular ve Hamas Yahudi oldukları için onlarla bir çatışma yürütmemektedir. Saldırgan işgalci siyonistlerle mücadele etmektedir. Hal böyleyken işgalin liderleri çatışmada Yahudilerin ve Yahudiliğin söylemlerini kullanmaktadır."
Belgede ayrıca Yahudi karşıtlığının esasında Arapların ve Müslümanların tarihiyle ilgili değil Avrupa tarihi ile ilişkili olduğu vurgulanarak "Batılı güçlerin gözetiminde Filistin'i işgal eden siyonist hareket, yerleşimci işgalin en tehlikeli örneğidir." değerlendirmesi yapıldı.
FİLİSTİN SİYASİ SİSTEMİ
Filistin topraklarında başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasının alternatifinin olmadığına dikkat çekilen vizyon belgesinde Hamas'ın Filistin saflarının birleştirilmesi, çoğulculuk, demokratik tercih ve diyalog temelinde ilişkilerin yürütülmesi inancına yer verildi.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün tüm kesimlerin katılımını sağlayacak demokratik temeller üzerine inşa edilmesine vurgu yapılan beldede "Filistin Kurtuluş Örgütü içerideki ve dışarıdaki Filistin halkının koruması gerekli ulusal çerçevesidir. Bu örgütün geliştirilmesine, Filistin halkının tüm oluşumları ve güçlerinin katılımını garanti edecek demokratik temeller üzerine yeniden inşa edilmesine çalışılması kaçınılmazdır." ifadesi kullanıldı.
Filistin yönetiminin rolüne de işaret edilen belgede alınacak kararların bağımsız olmasına ve dış çevrelere dayanmamasına vurgu yapıldı.