1 Aralık’ta “insani ara”nın bitmesinin hemen ardından başlayan çatışmalar devam ederken İsrail, Batı Şeria’da bulunan Ramallah kentine baskın yaptı. Baskında, 1’i çocuk 5 Filistinli yaralandı. Öte yandan İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında bugüne dek öldürülen Filistinlilerin sayısı en az 8 bini çocuk, 6 bin 200’ü kadın olmak üzere, 18 bin 412’ye yükseldi.
Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan, Filistinli direniş örgütleri ile İsrail güçleri arasındaki çatışmalar devam ediyor.
1 Aralık’ta “insani ara”nın bitmesinin hemen ardından saldırılarına yeniden başlayan İsrail, işgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah kentinin çeşitli beldelerine yaptığı baskında 1’i çocuk 5 Filistinliyi yaraladı.
Filistin haber ajansı WAFA’da yer alan haberde, İsrail askerlerinin Ramallah’ın kuzeyindeki Kober beldesinde 26 yaşındaki bir Filistinliyi gerçek mermiyle göğsünden, 14 yaşındaki Filistinli çocuğu ise ayağından yaraladığı kaydedildi.
Yaralanan Filistinlilerin hastaneye kaldırıldığı aktarıldı.
İsrail askerlerinin Ramallah’ın batısındaki Nalin beldesinde yaptığı baskında da 3 Filistinliyi yaraladığı ifade edildi.
İsrail güçlerinin Nalin beldesine yaptığı baskında, Filistinlilere ve evlerine ateş açtığı belirtildi.
Yaralanan Filistinlilerin kimlik bilgilerine yer verilmedi.
SAVAŞTA SON DURUM
Gazze’deki hükümete göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında öldürülen Filistinlilerin sayısı en az 8 bini çocuk, 6 bin 200’ü kadın olmak üzere, 18 bin 412’ye yükseldi.
İsrail basını ise 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını duyurdu.
FİLİSTİNLİ GAZETECİ: “İSRAİL, YAYINIMI DURDURMAK İÇİN EVİMİ BOMBALADI”
Al Jazeera kanalı için çalışan Filistinli gazeteci Enes eş-Şerif, İsrail ordusunun, 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarıyla ilgili yayın yapmasını engellemek için evini bombalayıp babasını öldürdüğünü söyledi.
İsrail savaş uçakları, gazeteci Şerif’in, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı’ndaki ailesinin evini bombalamış ve babası Cemal eş-Şerif’i (65) öldürmüştü.
AA’ya konuşan Şerif, “Evimizin bombalanması, İsrailli subaylardan, İsrail savaşındaki olayları haber yapmayı durdurmam ve Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı’ndan yayın yapmayı durdurmam yönünde aldığım tehditlerden haftalar sonra gerçekleşti.” dedi.
“BOMBA EVDE PATLADI”
Şerif, İsrail’in toplam 60 kişiden oluşan geniş ailesinin hepsini öldürmek istediğini, ev hedef alınmadan önce, çevresinin bombalanmasıyla ailesinin barınma merkezine sığındığını, babasının yalnız kaldığını dile getirdi.
Gazeteci Şerif, İsrail uçaklarının attığı bombanın, “ailesinin evinin bulunduğu binanın üçüncü ve ikinci katlarına patlamadan girdiğini, ancak ailenin yaşadığı zemin katta patladığını” belirtti.
“Bombalama, babam ikindi namazını kılarken yapıldı ve babam şehit oldu” diye konuşan Şerif, İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana ailesini ve babasını görmediğini kaydetti.
Gazeteci Şerif, İsrail’in yoğun bombardımanı ve sürekli silah sesleri nedeniyle babasını mezarlığa gömemediğini, bu durumun, hareket etmelerini engellediğini anlattı.
Şerif, durumu şöyle aktardı:
“İsrail’in bombardımanı nedeniyle babamı mezarlığa gömemedim. Babamın naaşını, Cibaliya Mülteci Kampı’nda Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) bağlı bir okulun bahçesine gömdüm.”
Gazeteci Şerif, “İsrail’in saldırılarını ve suçlarını dünyaya açıklayan bir raporu televizyonda sunarken, babasının şok edici ve acı verici ölüm haberini aldığını” vurguladı.
Enes eş-Şerif, yerinden edilenlere karşı işlenen suçları ve İsrail ordusunun Cibaliya’ya ilerlemek için sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını, bölgedeki sivillerin ifadeleriyle belgelediğini belirtti.
İsrail ordusunun, babasını hedef almasının, “savaş haberlerini durdurmayacağını” vurgulayan Şerif, “Haber yapmaya ve iletmeye devam edeceğim. Hala olayları aktardığım kamptayım. Çünkü bu, bir milletin meselesidir ve bunu tüm dünyaya iletmemiz lazım.” diye konuştu.
Şerif, elektrik ve internet kesintileri ve yerinden edilme gibi saldırıların dayattığı koşullar nedeniyle, İsrail saldırılarını, Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesinden takip eden birkaç gazeteciden biri olarak görev yapıyor.
İSRAİLLİ İKİ BAKANDAN BIDEN’A YANIT: “FİLİSTİN DEVLETİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
İsrailli iki bakan, ABD Başkanı Joe Biden’ın “İsrail’in, Gazze’de ayrım gözetmeksizin sürdürdüğü bombalamalar sebebiyle dünyanın desteğini kaybetmeye başladığı şeklindeki” açıklamalarına yanıt olarak yaptıkları ilk resmi yorumda, Tel Aviv’in, “bir Filistin devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğini” kaydetti.
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in Gazze’de ayrım gözetmeksizin sürdürdüğü bombalamalar sebebiyle dünyanın desteğini kaybetmeye başladığını ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun uzun vadeli bir çözüm için hükümetini değiştirmesi gerektiğini söylemişti.
İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi, X hesabından yaptığı paylaşımda, İsrail Devleti’nin içinden geçtiği en zor dönemde, ABD Başkanı Biden’ın elinden gelenin en iyisini yaptığını, buna saygı duyduklarını ve bunun gerçek bir dostluk olduğunu dile getirdi.
Bakan Karhi, şöyle devam etti:
“Ama biz burada yaşıyoruz ve burası bizim ülkemiz. Atalarımızın tarihi mirası. Burada bir Filistin devleti olmayacak. Ürdün Nehri ile deniz arasında başka bir devletin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz.”
Shlomo Karhi ayrıca İsrail ile Filistin arasında 1993 yılında ABD himayesinde imzalanan anlaşmaya atıfta bulunarak, “Oslo’ya asla dönmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Karhi, paylaşımında, “Başkan Biden’ın ifadesiyle burada Yahudi halkının güvenliği tehlikede. Kesinlikle evet. Filistin devleti onu tehlikeye maruz bırakacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Gideon Sa’ar ise Biden’ın savaştan sonra kurulan İsrail olağanüstü hal hükümetinin değiştirilmesinin gerekliliğiyle ilgili açıklamasına yorumda bulunarak, “şu anki hükümetin, tek olası hükümet” olduğunu belirtti.
İsrail gazetesi Yediot Ahronot’ta açıklamalarına yer verilen Sa’ar, “artık iyi kararlar olmadığını, gerekli kararlar olduğunu” dile getirerek, “Savaş sırasında olağanüstü hal hükümetini sürdürmek önemli.” sözlerini sarf etti.
Sa’ar, hükümetin dağıtılmasının, “Hamas, Hizbullah ve İran’ı cesaretlendireceğini” savundu.
“Savaş sonrası durumla ilgili” değerlendirme yapan Sa’ar, şu görüşleri paylaştı:
“Ne Batı Şeria’da ne de Gazze’de, Filistin terör devletini kabul edeceğiz. Orada güvenlik sorumluluğundan vazgeçmeyi kabul etmeyeceğiz. Batı Şeria’daki yerleşim yerlerine zarar vermeyi kabul etmeyeceğiz.”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden İsrail Meclisinde milletvekili olan Tsega Melaku da Yediot Ahronot’un haberine göre, “Hükümet kurma meselesi, siyasi ve iç bir mesele.” dedi.
Öte yandan Netanyahu’ya muhalefetiyle bilinen İşçi Partisi lideri Merav Michaeli, ABD’nin, Gazze’deki savaşla ilgili çelişkilerine dikkati çekti.
X hesabından açıklamalarda bulunan Michaeli, “Gazze’yi bombalamak için kullandığımız bombaları bize sağlayanın Biden yönetimindeki ABD olduğu ve orada savaşmaya devam etmemize izin veren şeyin de Birleşmiş Milletler’deki veto yetkisi olduğu anlaşılmalıdır. Biden, bugün açıkça ve kesin olarak İsrail’in bir Filistin devletini tanıması gerektiğini söylüyor. İsrail’in Oslo hatasını tekrarlamasına izin vermeyeceğim.” ifadesini kullandı.
Netanyahu’nun, savaş sonrası bir çözümünün olmadığını belirten Michaeli, “Onun eylemleri, yalnızca İsrail’in güvenliğini tehlikeye atıyor. İsrail’in güvenliğini ve barışını yalnızca siyasi bir çözüm garanti edebilir ve bu nedenle bu hükümetin derhal ayrılması gerekir.” yorumuna yer verdi.
WSJ: İSRAİL GAZZE’DEKİ TÜNELLERE SU POMPALAMAYA BAŞLADI
ABD basınında çıkan haberlere göre, İsrail, Gazze’deki “Hamas tünelleri”ne deniz suyu salmaya başladı.
The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberine göre, ABD’li yetkililer, İsrail’in Gazze’deki “Hamas tünelleri”ne deniz suyu pompalama planını hayata geçirdiğini iddia etti.
Yetkililer, haftalarca sürmesi beklenen tünellere deniz suyu basma işleminin 7 ayrı pompa sistemiyle gerçekleştirileceğini ifade etti.
İsrail Savunma Bakanlığı sözcüsünün konuya ilişkin yorum yapmaktan kaçındığı, tünellere yapılan operasyonların gizlilik kapsamında olduğunu belirttiği aktarıldı.
Öte yandan gazeteye daha önce konuşan bazı yetkililer de deniz suyunun tünellere salınması üzerine Gazze’deki tatlı su kaynaklarının kirleneceğini ve altyapının zarar göreceğini belirtmişti.
ABD’li bazı yetkililer plana ilişkin endişelerini dile getirirken, bazı yetkililer de ABD’nin tünellerin devre dışı bırakılmasını desteklediğini ve plana karşı çıkılmayacağını ifade etmişti.
İsrail, yaklaşık 800 tünel tespit ettiğini, fakat tünel ağının bilinenden çok daha büyük olduğunu öne sürmüştü.
TEPKİ GÖSTERİLMİŞTİ
Gazze Şeridi’nden serbest bırakılan İsrailli bazı kadınlar ve esirlerin yakınları, İsrail ordusu tarafından esirlerin bulunduğu tünellere “su pompalanması” planına karşı, Başbakan Binyamin Netanyahu’ya tepki göstermişti.
Walla ve Ynet sitelerinin 6 Aralık’taki haberine göre, kendisi yakın zamanda serbest bırakılan ancak kocası hala Gazze’de esir tutulan bir kadın, yetkililerle görüşmesi sırasında, ordunun Gazze’de esirlerin bulunduğu tünellere “deniz suyu pompalama” planına ilişkin çıkan haberler üzerine İsrailli yetkililere tepkilerini dile getirmişti.
Adı belirtilmeyen İsrailli kadın, “İsrail’e geri dönmemden 3 gün önce kocam benden ayırılarak tünellere götürüldü. Onlar (İsrailli esirler) tünellerdeyken siz orayı deniz suyuyla doldurmaktan mı bahsediyorsunuz? Tam onların (esirlerin) bulunduğu yerdeki tünel yollarını bombalıyorsunuz.” ifadelerini kullanmıştı.