İsrail’de Koalisyon Hükûmeti Düşerse Netenyahu Geri Mi Dönecek?

8 farklı siyasi partiden oluşan koalisyonun bir yıl içindeki performansı ülkede kırılgan bir yönetimin oluşmasına ve muhalefet blokunun zamanla güçlenmesine neden oldu. İsrail Meclisi Knesset bundan tam bir yıl önce tarihi günlerinden birini yaşadı. 2019’un Nisan ayından 2021’e kadar dört seçimin gerçekleştiği ülkede 13 Haziran 2021’de nihayet 61 milletvekili yeni koalisyon hükûmetinin kurulması için güven … İsrail’de Koalisyon Hükûmeti Düşerse Netenyahu Geri Mi Dönecek? Devamı »

Eklenme Tarihi: 15 Haz 2022
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 15 Haz 2022
İsrail’de Koalisyon Hükûmeti Düşerse Netenyahu Geri Mi Dönecek?

8 farklı siyasi partiden oluşan koalisyonun bir yıl içindeki performansı ülkede kırılgan bir yönetimin oluşmasına ve muhalefet blokunun zamanla güçlenmesine neden oldu.

İsrail Meclisi Knesset bundan tam bir yıl önce tarihi günlerinden birini yaşadı. 2019’un Nisan ayından 2021’e kadar dört seçimin gerçekleştiği ülkede 13 Haziran 2021’de nihayet 61 milletvekili yeni koalisyon hükûmetinin kurulması için güven oyu verdi. Bu denli yoğun bir maratonun ardından ülke siyasetinde kaosun dinmesi beklenirken söz konusu güvenoyu yalnızca potansiyel yeni krizler öncesi bir ara niteliği taşıyordu.

Başbakan Bennett’in Zor Sınavı

Ülkede 8 farklı siyasi partiyi içine alan koalisyon ile oldukça heterojen bir hükûmet kuruldu. Burada tüm kesimleri bir araya getiren temel motivasyon ise yaklaşık 15 yıl ile İsrail tarihinin en uzun süre başbakanlık yapan ismi Binyamin Netanyahu’yu koltuğundan indirmekti. Hükûmette bu amaçla bulunan farklı kesimlerin siyasetteki performansları ise ülkede kırılgan bir yönetimin oluşmasına ve muhalefet blokunun zamanla güçlenmesine neden oldu.

Dört yıl sürmesi beklenen koalisyonun ilk iki yılında başbakanlık koltuğuna oturacak isim sağcı Yamina Partisinin lideri Naftali Bennett oldu. Yalnızca 7 vekillik bir temsiliyeti olmasına rağmen Bennett, siyasi konjonktürün doğurduğu fırsattan istifade ederek başbakanlık vazifesinin ilk nöbetini devraldı. Ancak bu durum “güçsüz başbakan” algısını da beraberinde getirdi. Bennett, göreve geldiği andan itibaren “İsrail soluyla iş birliği yapan ve tarihte ilk kez bir Arap partiyi (Mansur Abbas’ın Ra’am Partisi) koalisyonun parçası yapan sağcı parti lideri” algısıyla uğraşmak zorunda kaldı.

Muhalefet bloku da oldukça hassas dengeler üzerine inşa edilen hükûmetin en ufak bir açığını dahi kovalamaktan geri durmadı. Nitekim eski Başbakan Netanyahu sıklıkla amacının, eski çalışma arkadaşlarının da bulunduğu yeni hükûmeti devirmek olduğunu ifade etmekten kaçınmadı. Bennett de liderliğinin ilk yılında gerçekleştirdiği tüm icraatında Netanyahu’nun gölgesini daima üzerinde hissetti.

Mevcut hükûmet ayakta kalabilirse, Bennett bir yıl sonra başbakanlık görevini koalisyon kurulurken varılan uzlaşı gereği Lapid’e devredecek. Yani birbirinden oldukça farklı üyelerden oluşan koalisyonun Bennett liderliğindeki kritik evresi sona erdi. Ancak kalan sürenin tamamlaması hususunda büyük soru işaretleri bulunuyor.

Dış Politikada Yeni Yaklaşımlar

Koalisyonun en önemli ikinci ismi, Dışişleri Bakanı Yair Lapid, 20 Eylül 2021’de Haaretz’de yayımlanan “Farklı bir dış politikanın ilk 100 günü” başlıklı bir makale kaleme almıştı. Lapid bu yazısında, Netanyahu döneminde İsrail ve diğer ülkelerin halkları arasında “ortak değerler ve diyaloğu da kapsayan bir dış politikanın” olmadığını ve ilişkilerin yalnızca “karşılıklı ekonomik ve güvenlik temelli öncelikler” üzerinden sağlandığını vurguluyordu.

Nitekim Netanyahu’nun dominant ve keskin çıkışlarıyla ünlenen icra dönemi, İsrail’in birçok ülkeyle arasına mesafe girmesine yol açmıştı. Yeni dönemde ise Bennett-Lapid-Benny Gantz üçlüsünün liderliğinde, dış politikada tohumları Netanyahu döneminde atılan bazı adımlar devam ettirilirken bazı konularda ise farklı yaklaşımlar izlendi. Bu kapsamda Abraham Anlaşmaları ile başlayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Fas ile normalleşme sürecini Bennett yönetimi de devam ettirdi. Netanyahu döneminde Türkiye ve Ürdün gibi ilişkilerin gergin seyrettiği kimi ülkelerle ise pozitif bir ivme yakalanması için karşılıklı adımlar atıldı.

Öte yandan Naftali Bennett önderliğindeki koalisyonun ABD’deki Demokrat Parti hükûmeti ile ilişkisine değinmekte de fayda var. Zira yeni hükûmet, Netanyahu’nun Demokratlar ile ilişkisinin aksine ABD yönetimi ile daha uyumlu bir partner imajı çizdi. Bennett yönetimi, nükleer anlaşmanın akıbeti dahil İran ile ilgili konu başlıklarında Demokrat yönetimle paralel bir siyaset yürütmek istiyor. Bu nedenle söylemlerinde daha ihtiyatlı davranıyor ve arka kapı diplomasini ön planda tutuyor.

Koalisyon Hükûmeti Önemli Sınamalardan Geçiyor

Kırılgan hükûmete esas darbe ise beklenmedik bir yerden geldi. Mecliste 58’e 52 aleyhte çıkan karar doğrultusunda işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan İsrail vatandaşı yerleşimciler için uygulanan olağanüstü hal yasası temmuz sonrasına uzatılmadı. 5 yıllık periyotlarla uzatılan ve Batı Şeria’da yaşayan Yahudilerin Filistinlilere kıyasla sivil mahkemelerde yargılanması gibi ayrıcalıkları muhafaza eden maddeler içeren yasa, koalisyon hükûmeti için de önemli bir test olarak görülüyordu.

Tam da bu noktada, koalisyonun üçüncü kilit ismi Adalet Bakanı Gideon Saar, bu ay yapılması beklenen başka bir oylamada söz konusu yasa Meclisten geçmezse koalisyondan desteğini çekebileceklerinin sinyalini verdi. Netanyahu’nun lideri olduğu Likud Partisi de yasanın uzatılmasına aleyhte oy kullanarak, aslında kendilerinden beklenmedik bu politik hamleyle Bennett ve ekibini zora düşürmeyi hedefledi. Sol tandanslı partilerin bu yasaya lehte, sağ partilerinse aleyhte oy vermesi de son dönemde İsrailli siyasilerin tahmin edilemez adımlarını en iyi gösteren örneklerden.

Pragmatizm Netanyahu’yu Geri Getirecek Mi?

İsrail güçlerinin nisan ayındaki Mescid-i Aksa baskını ve Filistinlilere uygulanan şiddet olaylarının ardından Arap lider Mansur Abbas’a koalisyondan ayrılması yönündeki baskı da artıyor. Zaman geçtikçe koalisyon içerisindeki fikir ayrılıklarını test eden olaylar yaşanıyor ve bu da kamplaşmaların artmasına neden oluyor. Örneğin, Bennett’in Yamina Partisinden Milletvekili Idit Silman, “yeterince sağ siyaset izlenmediği” gerekçesiyle geçen ay koalisyondan ayrıldığını açıklamıştı. Bu da muhalefet ve iktidar blokunun Mecliste eşitlenmesine (60-60) yol açtı.

Benzer bir ihtilaf siyasi yelpazenin sağ tarafında duran iki ekolün temsilcisi Yamina Partisinden İçişleri Bakanı Ayelet Şaked ile İsrail Evimiz Partisinin lideri Maliye Bakanı Avigdor Liberman arasında “Yahudi ulus devlet” yasası konusunda yaşandı. Koalisyon yönetimlerinde normal karşılanabilecek bu atışmaları İsrail’de farklı kılansa, Meclisin oldukça hassas olan aritmetiği ve hükûmetin düşmesine zemin hazırlama ihtimalleri.

İsrail’de siyasi gündem son yıllarda takipçilerine bol miktarda U dönüşü, şaşırtıcı manevra ve beklenmeyen hamleye tanıklık etme imkanı verdi. Ülkede siyasi pragmatizmin merkezinde ise çoğu kez Netanyahu yer aldı. Netanyahu’nun desteklediği kararlarda dahi aleyhte oy kullanması mevcut hükûmeti devirmek ve yeniden başa gelmek için ne gibi adımlar atabileceğini gösterir nitelikte.

Halihazırda İsrail’de Netanyahu’nun yeniden başbakan olma ihtimali en merak edilen husus. Birçok uzman bu ihtimalin oldukça yüksek olduğu yorumlarını yapıyor. Zira hükûmet birçok kez test edildiği üzere mevcut krizlere çözüm sunmada yetersiz. Dolayısıyla İsrail siyasetini yakın gelecekte Netanyahu liderliğinde kurulacak “ülke tarihinin en sağcı hükûmeti” bekliyor olabilir.