İsrail’deki Yahudiler kendi içlerinde çeşitli gruplara ve bu çeşitliliğin sebep olduğu gerilimlere sahiptir. Bu farklılıkların en önemli sebebi, İsrail’in kuruluşundan önce başlayıp 1950’deki Geri Dönüş Yasası ile devlet tarafından maddi olarak desteklenen Yahudi göçleri ile çok farklı bir arka plana ve eğitim düzeyine sahip Yahudilere ev sahipliği yapmasıdır. Bu yapıyı bir arada tutan yegâne şey ise bölgedeki “Arap tehdidi” karşısında sıklıkla vurgulanan anti-semitizm söylemidir.
İsrail’deki nüfusun büyük çoğunluğunu teşkil eden Yahudiler, kendi içlerinde inanç ve ibadet hususunda birbirlerinden oldukça farklı temayüller gösteren çeşitli gruplara ve bu çeşitliliğin sebep olduğu gerilimlere sahiptir. Modern dönemde İsrail’de varlığını sürdüren bu gruplar, dindarlık seviyelerine göre Hilonim, Masorti, Datim ve Haredim olmak üzere dört kısma ayrılmaktadır. Bu çalışmada, Yahudilik bünyesinde ortaya çıkan ve günümüzde de varlığını devam ettiren söz konusu gruplar ve bu grupların dinî anlayışları arasındaki farklar incelenecektir. Çalışma, İsrail’de temsil imkânı bulan gruplarla sınırlı tutulacak ve araştırmanın sonucunda söz konusu grupların İsrail’in toplumsal hayatı üzerindeki etkisi ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Dünya üzerindeki Yahudilerin yaklaşık olarak %44,5’i İsrail’de yaşamaktadır. 2017 verilerine göre günümüzde halen işgal altında bulunan Doğu Kudüs, Golan Tepeleri ve Batı Şeria’da yaşayan Yahudilerle birlikte İsrail’deki toplam Yahudi nüfusu 6.451.000 civarındadır. İsrail’de bulunan Yahudiler, toplam nüfusun %77,1’ine tekabül etmektedir. İsrail’den sonra en fazla Yahudi nüfusu barındıran ülkeler ABD (5.700.000), Fransa (456.000), Kanada (390.000) ve İngiltere’dir (289.500). İsrail aynı zamanda yüksek doğum oranları (her Yahudi kadın başına 3,13 doğum), göçler ve sınırlı sayıdaki din değiştirme vakaları (1999 ile 2014 yılları arasında 83.200 kişi) ile birlikte nüfusunu hızla arttırmaktadır.[1]
2. Dünya Savaşı (1939-1945) süresince Avrupa’daki Yahudilere uygulanan soykırım sonrasında bölgede ciddi boyutlara varan bir Yahudi mülteci sorunu ortaya çıkmış ve bu sorun üzerine hayatta kalan Yahudilere yurt bulmak amacıyla 1948’de Filistin topraklarında Siyonist ideoloji öncülüğünde İsrail Devleti (Medinat Yisra’el) kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren bölgenin asıl sahibi olan Filistinli Araplara karşı baskıcı bir politika takip etmiş olan işgal devleti İsrail, farklı bölgelerden gelen ve birbiriyle uzlaştırılması oldukça zor olan çeşitli Yahudi topluluklarının göçlerine ev sahipliği yapmıştır. Bunun en önemli sebebi 1950’de yürürlüğe giren Geri Dönüş Yasası’dır. Bu yasa dünya üzerindeki bütün Yahudilere İsrail’e göç edip orada yaşama hakkı vermektedir. Yahudiler aleyhinde herhangi bir faaliyete karışmayan ve Yahudi devleti ile vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye atmayacağı düşünülen bütün Yahudiler bu yasadan faydalanabilmektedir.[2]
İsrail’deki Yahudi toplumu etnik kökenleri açısından Aşkenazim, Sefardim ve Mizrahim (Doğulu/Oryantal) gruplarından meydana gelmektedir. Aşkenaz Yahudiler İsrail toplumunda sosyal, siyasal ve ekonomik olarak en imtiyazlı grubu oluşturmaktadır.[3] Bu gruptaki Yahudiler Orta ve Doğu Avrupa kökenlilerle önceden Kuzey ve Güney Amerika, Güney Afrika ve Avustralya’ya göç eden Yahudileri kapsamaktadır. Bu Yahudiler 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın ilk yarısında Filistin’e göç etmiştir.[4] İsrail’in kurulmasında rol oynayan önemli siyasetçiler de bu gruptandır.
Sefardim ise Aşkenazim’den daha aşağı statüye sahip bir Yahudi grubudur. Kendi içerisinde hiyerarşik olarak sıralanan farklı alt grupları barındırmaktadır. Sefardim genel olarak İspanya kökenli Akdeniz ve Kuzey Afrika Yahudilerinden meydana gelmektedir. Genellikle Sefardim içerisindeki bir grup olarak görülen Mizrahim ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Suriye, İran, Lübnan gibi İslam ülkelerinde yaşayan eski Yahudi cemaatlerin mensuplarına verilen isimdir.[5] Mizrahim, Yemen Yahudi topluluğu ve aynı zamanda Falaşalar olarak adlandırılan Etiyopya Yahudilerini de kapsamaktadır. İsrail’de ayrıca Karâîlik mezhebine mensup yaklaşık olarak 20.000 kadar Yahudi bulunmaktadır.[6]
İsrail’deki seküler Siyonist hükümet, kurulduğu ilk yıllarda dindar Yahudilerle yaptığı anlaşma gereği, yalnızca Ortodoks Yahudi öğretisini resmî Yahudi statüsünde görmektedir. Bu durum ise Ortodoks dışı Yahudi oluşumların resmî statü kazanamaması ile birlikte kamu alanındaki evlilik, boşanma, şabat[7] ve kaşer[8] gibi kuralların söz konusu ön kabul çerçevesinde halaha (Yahudi hukuku) kurallarına göre düzenlenmesinin önünü açmıştır.[9] Günümüzde İsrail her ne kadar seküler bir grup tarafından kurulmuş olsa da içerisinde bulunduğu şartlar devletin dinî otoriteler tarafından sorgulanmasına ve dinin ülke içerisinde etkin bir rol oynamasına izin vermektedir. Hem halaha kuralları doğrultusunda düzenlemeler hem de sinagog inşası, rabbi maaşlarının ödenmesi gibi pratik dinî hizmetler, devlet tarafından uygulanmaktadır.[10]
İsrail Yahudilerinin birçoğu cemaat aidiyetinden ziyade farklı dindarlık seviyelerine göre gruplara ayrılmaktadır. İsrail Yahudi toplumunu meydana getiren söz konusu gruplar Hilonim, Datim ve Masorti ve Haredim olmak üzere dört kısımda ele alınabilmektedir. Hilonim, İsrail toplumunun çoğunluğunu oluşturan sekülerleri içermektedir. Sekülerler İsrail’deki Yahudi toplumunun %49’una karşılık gelmektedir.[11] Ancak İsrail’de yaşayan sekülerler diasporadaki sekülerlere kıyasla geleneğe daha bağlıdır ve yaşamlarını birtakım dinî kurallara göre düzenlemektedirler.[12] Datim, dindar kesime karşılık gelirken Masorti, geleneksel grubu içermektedir. Masorti’nin İsrail toplumu içerisindeki oranı %29 iken Datim’in oranı %13’tür. Haredim ise ultra-Ortodoks gruba tekabül etmektedir ve İsrail’deki Yahudi toplumunun çok küçük bir kesimini (%9) içermektedir.
Haredim (Ultra-Ortodoks Yahudiler)
Haredim, İsrail Yahudileri arasındaki en dindar gruba karşılık gelmektedir. Bu grup kendisini toplumdan tecrit ederek varlığını sürdürmekte ve aynı zamanda diğer Yahudi gruplarla evliliğe de karşı çıkmaktadır. Bu gruba mensup erkekler Yeşiva adı verilen devlet destekli okullarda dinî eğitim almakta ve İsrail hükümeti için askerlik yapmaktan muaf tutulmaktadır. Kendi içerisinde farklı ideolojilere sahip çeşitli cemaatlerden meydana gelen bu grup içerisinde Mesih gelmeden önce kurulması nedeniyle İsrail devletinin varlığına karşı çıkanlar bulunmakla birlikte, Siyonizm’i reddeden hatırı sayılır bir kitle de mevcuttur.[13] Fakat aynı ideolojiyi paylaştığı halde ülkenin siyasal hayatında aktif rol oynayan siyasetçiler de bulunmaktadır.
Haredim’in içerisinde bir alt grup olarak bulunan Hasidîler, ultra-Ortodoks Yahudiler içerisindeki en katı gruptur. Hasidîlerin çocukları için dinî hayat beş yaşından itibaren başlar ve çocukların başları Hasidî geleneklere göre saçların bir kısmı yanlardan uzatılacak şekilde tıraş edilir. Yetişkin Hasidîler siyah şapka ve cüppe giyerek elbiselerine ip takarlar; kadınlar ise saçlarını ya bir örtü ya da peruk yardımıyla örterler. Hasidîler herhangi bir işte çalışmayıp tüm hayatlarını dine adarlar, Yeşiva’da eğitim görürler ve nüfuslarını arttırabilmek için çok çocuk sahibi olurlar. Hasidizm 2. Dünya Savaşı sonrasında her ne kadar daha ılımlı bir tavır takınsa da seküler kesim tarafından tenkit edilmektedir.[14]
Datim (Milliyetçi-Dindar Yahudiler)
Datim, İsrail toplumunda %13’lük bir kesime tekabül etmektedir. Dindarlık seviyesi bakımından Haredim’den sonraki kesimi temsil etmektedir. Bu grubun Haredim’den ayrılan en önemli yönü Siyonizm’i benimsemesidir. Bu grubun üyeleri modern Yahudi toplumuna uyum gösterdikleri için Modern Ortodoks Yahudiler olarak da isimlendirilmektedirler. Datim’in yaklaşık olarak %90’lık bir kesimi Tanrı inancına sahiptir ve grup üyelerinin tamamına yakını şabat kurallarına uymaktadır.[15] Bu gruptaki Yahudiler, Haredim’e kıyasla kariyer, başarı, siyaset gibi konularda daha girişkendir ve İsrail siyasetinde aktif rol oynamaktadır. Bu Yahudiler modern Yahudi devletini Mesih’in gelmesinden bir önceki aşama olarak kabul ettikleri için siyasi, kültürel ve iktisadi yönden aktif olmaya önem vermektedirler.[16] Bu grubun üyelerinin büyük çoğunluğu (%71’i) Arapların İsrail sınırları dışarısına çıkarılarak ülkeden tamamen kovulmaları gerektiğini savunmaktadır. Bu, diğer üç gruba kıyasla oldukça yüksek bir orana tekabül etmektedir. Aynı zamanda bu grubun üyeleri Batı Şeria’da İsrail güvenliğini sağlama amacıyla Yahudi yerleşimcilerinin bölgeye getirilmesine diğer üç gruba kıyasla daha sıcak bakmaktadırlar.[17]
Masorti (Gelenekçi Yahudiler)
Masorti, İsrail’deki Yahudi toplumunun ikinci büyük grubunu (%29) temsil etmektedir. Bu grup aynı zamanda ultra-Ortodoks Yahudiler ile seküler Yahudiler arasında orta yolu temsil etmektedir. Bu gruptaki Yahudilerin yalnızca %51’i dini kendi hayatları içerisinde önemli bir konumda görmektedir ve araştırmalarda bu grup içerisinde dinî konularda fikir birliğinin sağlanamadığı gözlemlenmektedir. Örneğin, şabatta toplu taşıma seferlerinin durdurulması hususunda %44’ü olumlu bir tavır sergilerken %52’lik bir kesim bu duruma karşı çıkmaktadır. Bu gruba mensup olan Yahudiler Tevrat ve halaha yerine Yahudi geleneğini merkeze alarak dinî anlayışlarını bu doğrultuda şekillendirmektedir. Bu özellikleri sebebiyle diğer Yahudi gruplarından ayrılmaktadırlar. Yine de bu grubun diğer gruplarla iletişim konusunda İsrail’deki diğer Yahudi cemaatlerine kıyasla daha açık olduğu gözlemlenmektedir.[18]
Hilonim (Dindar Olmayan Yahudiler)
İsrail’deki Yahudi toplumunun yaklaşık olarak yarısına tekabül eden Hilonim, hem inanç hem de pratik itibarıyla seküler bir kesime karşılık gelmektedir. Bu grubun %40’lık bir kısmı Tanrı inancına sahip değildir ve dinin kamusal alandaki tezahürüne de karşı çıkmaktadır. Bu gruba göre İsrail kimliği Yahudi kimliğinden önce gelmektedir. Fakat bu durum Yahudi toplumunun hayatta kalabilmesi için bir Yahudi devletinin gerekliliği inancını reddettikleri anlamına gelmemektedir. Yine bu gruba mensup seküler Yahudiler, Yahudi dinî ritüellerine büyük oranda katılım göstermektedir. Onları buna iten ise, söz konusu faaliyetlerin dinî boyutundan ziyade kültürel boyutudur. Dolayısıyla seküler grubun büyük çoğunluğunun (%83) Yahudi kimliğini dinî bir mesele olmaktan öte kültürel bir olgu olarak gördüğü ve bu doğrultuda birtakım dinî vecibeleri yerine getirdiği söylenebilir.[19] Daha çok Avrupa kökenli Siyonist Aşkenaz gruplardan meydana gelen Hilonim içerisinde tamamen din karşıtı bir kesimle birlikte etnik, dinî veya kültürel Yahudi kimliği yerine yalnızca İbrani kimliğini ön plana çıkaran az sayıda kişi de mevcuttur. Ayrıca bu grup içerisinde post-Siyonistler gibi İsrail’i Yahudi kimliğinden bütünüyle arındırarak İsrail’in demokratik ve eşitlikçi bir devlet haline gelmesini isteyen sol görüşlü bir kesim de bulunmaktadır.[20]
Söz konusu gruplar birçok konuda birbirleriyle ayrı düşmektedir. Örneğin dindar Yahudi grupları (Haredim ve Datim) şabatta toplu taşıma araçlarının durdurulması gerektiğini savunurken seküler kesim bu duruma kesin bir biçimde karşı çıkmaktadır. Ultra-Ortodoks Yahudiler, Yahudi hukukunun (halaha) devlet yönetiminde tek başına söz sahibi olması gerektiğini savunurken seküler Yahudiler demokratik ideallerin Yahudi dinî hukukundan daha öncelikli bir yere sahip olduğunu düşünmektedir. Yine aynı şekilde, Yahudilerin %48’i bölgedeki Arapların varlığından rahatsız olup başka bir yere sürgün edilmeleri gerektiğini savunurken %46’lık kesim bu fikre katılmamaktadır.
Bahsi geçen Yahudi gruplar arasındaki ayrım, grup üyelerinin bir diğer grubun üyeleri ile evlenmelerinin de önüne geçmektedir. Ultra-Ortodoks Yahudilerle seküler Yahudilerin neredeyse tamamı (ultra-Ortodoksların %95’i ile sekülerlerin %93’ü) yalnızca kendi grup üyeleri ile evlenmeyi tercih etmektedir. Bu oran Masorti ve Datim’de daha düşüktür. Yapılan araştırmalar, Yahudi cemaat üyelerinin büyük bir kısmının diğer Yahudi gruplara mensup kişilerle arkadaşlık kurmaktan bile kaçındıklarını göstermektedir. Örneğin, İsrail’deki seküler Yahudilerin %90’lık bir kısmı büyük çoğunlukla diğer seküler Yahudilerle arkadaşlık kurarken ultra-Ortodoks Yahudilerin %89’u ile Dati Yahudilerin %72’si arkadaş çevrelerinin tamamının veya büyük çoğunluğunun kendi grup üyelerinden oluştuğunu belirtmiştir.[21]
Sonuç olarak İsrail’deki Yahudi toplumunu meydana getiren söz konusu gruplar hem kendi içlerinde hem de diğer Yahudi gruplarla dinî inanç ve pratikleri gereği birbirleriyle uzlaştırılamayacak kadar büyük farklılıklar içermektedir. Söz konusu etnik, siyasi, kültürel ve dinî farklılıkların en önemli sebebi, İsrail’in kuruluşundan önce başlayıp 1950’deki Geri Dönüş Yasası ile devlet tarafından maddi olarak desteklenen Yahudi göçleri ile çok farklı bir arka plana ve eğitim düzeyine sahip Yahudilere ev sahipliği yapmasıdır. Bu durum, İsrail’in Filistin’e uyguladığı baskı politikası ile birlikte düşünüldüğünde İsrail’deki toplumun heterojen ve gerilimli yapısının barındırdığı zıtlıklar daha belirgin hale gelmektedir. Bu yapıyı bir arada tutan yegâne şeyin ise bölgedeki “Arap tehdidi” karşısında sıklıkla vurgulanan anti-semitizm söylemi olduğu görülmektedir.