"Ne 'müttefik'i yahu? Ne 'askerî'si? Ne 'stratejik'i? Hangi cephede beraber savaşacağız İsrail’le?" diye soran Albayrak'ın Karar'da yayınlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Hükümet, beklediğimden hızlı davrandı. “Dost”un ötesine geçip eski Türkiye’nin İsrail’le ilişkiler lügatındaki “müttefik” kelimesini yeniden tedavüle soktu bile. Hem de “stratejik”iyle beraber.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, geçen cumartesi günü Denizli’de yaptığı bir açıklamada aynen şöyle dedi: “Bizim için İsrail önemli bir müttefik. Gerek ekonomik gerek askeri gerek stratejik anlamda işbirliği amaçladığımız, ülkemizin menfaatlerini en üst düzeyde maksimize edecek ilişki seviyelerinde olmak kaydıyla, böyle bir müttefik ülke, işbirliği yapmamız gereken bir ülke.”
İsrail’le “normalleşme”den sadece Mavi Marmara öncesine dönmeyi -kesilen diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı ve uluslararası kuruluşlardaki karşılıklı blokajı kaldırmayı- anlıyorduk, meğer askerî işbirliğini bitiren “One Minute”ın da öncesine dönmek ve oradan yürümekmiş niyet.
Ne “müttefik”i yahu? Ne “askerî”si? Ne “stratejik”i? Hangi cephede beraber savaşacağız İsrail’le? Suriye’yi mi kurtaracağız beraber? Suriye’nin darmadağınık ve kana bulanmış hali karşısında zevkten kuduran, bu halin mümkün mertebe böyle devam etmesini dileyen, Bağdadi Grubu’ndan bile medet uman İsrail’le!
Köprünün altından o kadar çok sular aktı ki, İsrail’le diplomatik ilişkiler yeniden kurulsa bile Konya semalarında İsrail savaş uçaklarının uçtuğu ve Akdeniz’de bu katiller sürüsüyle ortak deniz tatbikatı yaptığımız günlere geri dönüş asla mümkün olmaz diye düşünüp seviniyordum; fakat devlet büyüklerimizin son zamanlardaki bu coşkulu İsrail muhabbeti, içime kocaman bir kurt düşürmüş bulunuyor.