İstediğimiz Hayatı Nasıl Elde Ederiz?

Pinokyo’nun hikâyesini hepimiz biliyoruzdur. Onun hikâyesiyle ilgili ilk aklımıza gelen şey, tahtadan bir çocuk olduğu ve yalan söylediği zaman burnunun uzadığı olur muhakkak. Fakat Pinokyo’nun hikâyesinden öğrenebileceğimiz daha anlamlı şeyler olabilir.  Gerçek bir insan olma isteği pinokyoyu o kadar güçlü bir şekilde ele geçirmiştir ki Pinokyo aşama geçirmiş, sınıf, atlamış ve eşyalıktan insanlığa yükselmiştir. Üstün … İstediğimiz Hayatı Nasıl Elde Ederiz? Devamı »

Eklenme Tarihi: 21 Haz 2023
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 21 Haz 2023
İstediğimiz Hayatı Nasıl Elde Ederiz?

Pinokyo’nun hikâyesini hepimiz biliyoruzdur. Onun hikâyesiyle ilgili ilk aklımıza gelen şey, tahtadan bir çocuk olduğu ve yalan söylediği zaman burnunun uzadığı olur muhakkak. Fakat Pinokyo’nun hikâyesinden öğrenebileceğimiz daha anlamlı şeyler olabilir.

Gerçek bir insan olma isteği pinokyoyu o kadar güçlü bir şekilde ele geçirmiştir ki Pinokyo aşama geçirmiş, sınıf, atlamış ve eşyalıktan insanlığa yükselmiştir. Üstün Dökmen “Küçük Şeyler” isimli kitabında “Pinokyo ile bir benzerliğiniz var mı?” diye sorar okuyucularına.

“Pinokyo gibi aşamalardan geçip nereye gittiğimizi bilerek hayatta istediğimiz o mertebeye ulaşabilecek miyiz?”

Aslında bugün, ne Pinokyo’nun hikâyesinden ne de masallardan bahsedeceğiz. Verimlilik üzerine konuşurken neden Pinokyo ile başladık diye sorabilirsiniz: Çünkü, hayatı verimli ve üretken bir şekilde geçirebilmenin ön koşulu kendini tanımak ve nereye gideceğini bilmekten geçer.

Kendini Fethet!

Hayatımızı verimli bir şekilde yaşamak, iyi bir zaman yönetimi stratejisi ile hayatımızı kurgulamak, üretken bir insan olmak isterken konunun tembellikle veya daha çok çalışmakla ilgili olduğunu düşünürüz. İnternette onlarca zaman yönetimi stratejisi bulabiliriz ve bunları hayatımızda uygulamaya çalışabiliriz; fakat insan kendiyle ilgili problemleri çözemediği müddetçe hiçbir stratejiyi başarılı bir şekilde hayatında uygulayamaz ve nihayetinde dönüp dolaşıp başladığı noktaya tekrar geri gelir.

Psikolog Cem Gümüş, zaman yönetiminin bir “kendilik yönetimi” meselesi olduğundan bahseder.

Kendilik algısı, kişinin kendisini dışarıdan nasıl gördüğü ile ilgili bir konudur. Bireyin kendini nasıl tanımladığı vurgulanır ve kişinin kendini tanımlarken kullandığı simgeler, sıfatlar vb. tüm unsurları kapsar. Kendilik algısı ile birey, kendine dair birtakım hisler geliştirir ve kendiyle ilgili değerlendirmeler yapar; bu değerlendirmeler ise kendine güveni meydana getirir.

Yazar Laura Vanderkam, 2016 yılında yaptığı “How to Gain Control of Your Free Time” başlıklı TED konuşmasında zaman yönetimi ve boş zamanların iyi bir şekilde değerlendirilmesiyle ilgili algımızın nasıl çarpıklaştığını anlatır. Vanderkam, boş zamanlarımızı değerlendirerek istediğimiz hayatı kurabileceğimize inanmanın ne kadar büyük bir yanılsama olduğunu şu sözlerle anlatır:

“İstediğimiz hayatı zaman ayırarak kuramayız. İstediğimiz hayatı kurarız, daha sonra zaman kendi kendine artar.”

İstediğimiz Hayatı Nasıl Kurarız?

Tekrar kendilik algısına geri dönelim. Psikolog Ruth Kanfer, bireyin kendi davranışlarını izlemesi, kendi davranışının doğru veya yanlış olduğunu fark edebilmesi ve kişinin doğru ve bilinçli hareketleri sonucunda kendini ödüllendirmesi sonucunda kendilik kontrolünün gerçekleştiğini ifade eder. Yani kısacası birey, hayatının iplerinin kendi elinde olduğu bilinciyle hareket ederse, hangi davranışların kendisi için doğru ya da yanlış olduğunu görebilir ve davranışlarının sonuçlarını analiz edebilir. Kendilik yönetimini gerçekleştirebilen bir kişi, davranışları üzerinde kendi iradesinin farkına varar ve kendi hayatına bilinçli bir şekilde yön çizebilir. Bize verilen 24 saatlik zaman dilimini değiştiremeyeceğini bilir ve hayatını ve seçimlerini bu gerçek üzerine kurgular.

Pinokyo olmak da sıradan tahta oyuncaklardan biri olmak da bizim elimizde. Pinokyo mu olacağız, sıradan bir oyuncak mı? Üretkenlik ve zaman yönetimi üzerine kafa yormadan önce bunu hep beraber düşünmemiz gerekmekte.

“Zaman Varlıkları” ve “Zaman Borçları”

Üretkenlik ve zaman yönetimi stratejilerine baktığımızda genellikle dar bir pencereden, kısa vadeli stratejiler üzerine odaklandıklarını fark ederiz.To-do-listler, haftalık planlar vb. stratejiler kısa vadeli çözümlerdir. Biz ilk etapta bireyin kendilik yönetiminden, bilinçli olması gerektiğinden ve bir Pinokyo gibi neyi aşmaya çalıştığını net bir şekilde ortaya koyabilmesi gerektiğinden bahsettik.

Şimdi, klasik verimlilik stratejilerinin yanı sıra “Zaman Varlıkları” ve “Zaman Borçları” olarak isimlendirilen 2 kavramdan bahsetmek isterim ki bu iki kavram, uzun vadede verimli bir yaşam sürebilmeyi amaçlar.

Patrick McKenzie’in ortaya attığı bu iki kavram “Atomik Alışkanlıklar” kitabının yazarı James Clear tarafından gündeme getiriliyor. Zaman Varlıkları bugün yaptığınız eylem veya seçimlerin sizi gelecekte zaman kazandıracak şekilde tasarlanmasını ifade eder. Zaman borçları ise, bugün yaptığınız eylem veya seçimlerin gelecekte size ekstra zaman kaybettireceği şekilde tasarlanmasıdır.

Birkaç örnek verecek olursak: Okuduğum kitaplardan aldığım notları Notion sayfamda toplamam, bir zaman varlığı örneğidir. Çünkü, içerik yazarken okuduğum bir kitaptaki spesifik bir bölüme ihtiyacım olduğunda notlarımdan kolayca ulaşabilirim. Böylece okuduğum kitapları kurcalayarak zaman kaybını önlemiş olurum.

Zaman borçlarına bir örnek ise yaptığımız çalışmalardan verilebilir. Bir araştırma üzerinde çalışıyorsunuz diyelim. Araştırmanızı yaparken uzun aralar vermeniz, çalışmaya devam ettiğiniz zaman, o ana kadar yaptığınız tüm çalışmaları tekrar hatırlamanızı gerekli kılacaktır ve bu geriye dönük zihinsel tarama bir zaman kaybına yol açacaktır.

Kısacası, günlük hayattaki basit seçimler uzun vadeli olarak üretkenliği doğrudan etkiler ve kötü, kısa vadeli seçimler bir üretkenlik kaosuna sürükler. Fakat stratejik olarak Zaman Varlıkları oluşturmak, zamanı üstel olarak çoğaltır.

Bakış Açısı Her Şeydir

Zamanımızı yönetemediğimiz ve üretken hissetmediğimiz anlarda kurban psikolojisiyle suçluluk duymak yerine bakış açımızı biraz değiştirerek küçük anlardan yararlanabiliriz.

Yazımı, en başta bahsettiğim TED konuşmasında Laura Vanderkam’ın şu sözleriyle bitirmek isterim:

“Her şey, kişinin kendi zamanına uzaktan bakıp, kendisi için iyi şeyler nereye konabilir onu görmekle alakalı. Buna gerçekten inanıyorum. Vakit var. Meşgul olsak bile önemli şeyler için vaktimiz var. Biz neyin önemli olduğuna odaklandığımızda istediğimiz hayatı sahip olduğumuz zaman içinde kurabiliriz.”