Sabahları yorgun uyanıyorsunuz, gün içinde en ufak işleri bile yaparken zorlanıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi saçlarınız dökülmeye, tırnaklarınız soyulmaya hatta çabucak kırılmaya başladı… Bu tarz yakınmalarınız varsa siz de kansızlık yani anemi hastalığından muzdarip olabilirsiniz. Ülkemizde özellikle kadınlarda görülen kansızlığa artık çocuklarda da sıkça rastlanıyor. Kansızlık, kanın şekilli elemanlarından olan kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarlar) sayıca az olması durumu aslında. Ancak sadece bu durumu içermiyor. İsminden de anlaşılabileceği gibi kanın rengini veren alyuvarların içinde oksijen taşımaya yarayan hemoglobin bulunuyor. Hemoglobin eksikliğine de kansızlık deniyor.
Kansızlığa neden olabilecek çok çeşitli sebepler bulunuyor. Ethica İncirli Hastanesi Dahiliye Uzmanı Doktor Burak Uzel, “Basit zannetsek de bu durumun sebebi bazen çok karmaşık olabiliyor. En sık gördüğümüz kansızlık nedeniyse demir eksikliği.” diyor. Kırmızı kan hücrelerinin üretim merkezi kemik iliği. Dolayısıyla kemik iliğinin hastalıklarında üretim azalacağından kansızlık oluşabiliyor. Ülkemizde sıkça görülen Akdeniz anemisi taşıyıcılığı da kemik iliğinde hemoglobin yapımındaki kusurdan kaynaklanıyor. Kemik iliğindeki kan yapımı sadece hastalıktan değil, hammadde eksikliğinden dolayı da azalabiliyor. Uzel’e göre kanın yapımında kullanılan demirin eksikliği en sık görülen kansızlık nedeni. B12 vitamin veya folik asit eksikliği de benzer şekilde kansızlık yapabilen beslenme kaynaklı eksikliklerden bazıları. Hücrelerdeki dolaşım ömrü 120 gün olan kırmızı kan hücrelerinin bu ömrü kısalarak dolaşım esnasında yıkıma uğrayınca da anemi görülüyor. Buna da hemolitik anemi deniyor.
Kan kaybı fazlaysa…
Kan kaybı da kansızlık konusunda en büyük etken. Bunun en sık sebebi, adet kanamaları. Halk arasında “Anemisi olan kadınlar daha çok adet görür” önermesinin yanlışlığına dikkat çekiyor Burak Uzel. Tam tersine, regl döneminde fazla kan kaybeden kadınlar, bunun sonucunda anemiden muzdarip oluyor. Paraziter hastalıklar da kan kaybı sebebiyle kansızlık yapabiliyor. Keza kronik hastalığı olan kişilerde de kansızlık gelişebiliyor.
Kansızlık, şiddetli halsizlik, yorgunluk, soluk darlığı yapabiliyor. Uzun yıllar içinde yavaş gelişen kansızlık ise herhangi bir şikâyet vermeyebiliyor. Demir eksikliğinde genellikle saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılma, soyulma gibi bazı ek bulgulara da rastlanıyor. Uzun süren kansızlıklarda kalbin yükü arttığı için, az kanla organlara oksijen tedarik etmek için kalp daha fazla çalışmak zorunda kaldığından kalp yetmezliği gelişme riski artıyor. Ani gelişen kansızlık, tansiyon düşüklüğü, organların yeterince beslenememesi gibi durumlara, hatta şok ve ölüme dahi neden olabiliyor.
Ömür boyu devam eder mi?
Eğer Akdeniz anemisi gibi genetik bir durumunuz varsa, bu taşıyıcılık ömür boyu devam ediyor. Hatta iki taşıyıcı evlenirse, doğacak çocuklarda hastalık riski yüzde 25 oranında. Demir veya vitamin eksikliklerinde ilaç veya iğnelerle takviye tedavisi uygulanıyor. Bu tip durumlarda altta yatan nedeni ortadan kaldırmak, bu eksikliklerin yinelemesini engellemek açısından önemli. Özellikle demir ve B12 vitamini eksikliği olanlarda veya demir ilacı almasına rağmen kan demir düzeyleri yükselmeyen hastalarda emilim kusurunun araştırılması gerekiyor. Emilim kusurlarının başlıca sebebi çölyak hastalığı. Dengeli beslenme ve çayı yemeklerden hemen sonra içmemek, demir eksikliğiyle mücadelede önemli bir adım.
İğneler, kısırlık yapar mı?
Halk arasında demir eksikliğine bağlı kansızlığın tedavisinde kullanılan demir iğnelerinin kısırlık yaptığına dair bir kanı var. Ancak Doktor Burak Uzel, bu iddiayı yalanlıyor. Demir tedavisi üç farklı yolla uygulanabiliyor. İlk yol, hap veya içilen solüsyonlar şeklinde. İkincisi kas içi enjeksiyon ve sonuncusu damar içi uygulama. Kas içi enjeksiyonlar ağrılı olabiliyor ve demir rengi (siyah) enjeksiyon bölgelerinde kalabiliyor. Damar içi uygulama, derin anemisi olanlarda ve özellikle böbrek yetersizliği olan hastalarda hızlı yanıt almak için kullanılıyor. Demirin en etkin kullanımı bu, ancak hastane şartlarında uygulanması gerekiyor. Zira bazı durumlarda damarda iltihabi reaksiyona neden olabiliyor. Alerjik reaksiyonlar da görülebiliyor.