Görünen yüzü yerleşimci; gayet meşru/legal, görünmeyen yüzünün adıysa işgal/terörizm... Gayet gayrimeşru/illegal... Bu halk Kudüs halkıdır, gayrimeşru olan işgalci de Israil’dir. Yoksul bıraktığı halka ödeyemeyeceği ücretler karşılığında ruhsat vereceğini söyleyip, ödeyemeyen ve ruhsatı alamayan halkın evini ruhsatsız diyerek yıkar. Bu da onun akıllarla alay etme şeklidir.
BİR İŞGALCİ POLİTİKASI: YAHUDİLEŞTİRMEK İÇİN YOKSULLAŞTIRMAK
İstatistikler, Kudüs’ün doğusunda yaşayan Filistinlilerin %82’si gibi çok yüksek bir oranının yoksulluk sınırının altında olduğunu göstermektedir. Yoksul bırakılan, ruhsat verilmeyen ve ruhsatsız diye evleri yıkılan bu insanların durumu, işgal devletinin bu yaptıklarının bilinçli bir politika olduğunu apaçık göstermektedir. Politikanın hedefi, Kudüs’ü Yahudileştirmek ve bu doğrultuda yeni Siyonist Yahudi işgalcilere yer açmaktır. El konulan arazilerde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde sürekli olarak yeni yerleşim birimlerinin inşa edilmesi bunu göstermektedir. Kudüslülere ruhsat az sayıda ve binbir zorlukla verilirken, Siyonist işgalcilere fazla fazla ve kolaylık sağlanarak verilmektedir. Plan açıktır. Yıldır ve göç ettir. Bu doğrultuda yalnızca evler değil, okullar ve işyerleri de yıkılmakta, yüksek vergilerle esnafa kepenk kapattırılmaktadır. Kudüslü Müslümanlar yaşamak için Kudüs’ten çıkmaya zorlanmaktadır. İş yerlerinin üstüne Yahudi çocukların kendilerini geliştirmesi için basketbol sahaları inşa edilmektedir. Onların basketbol sahaları burada yaşayan insanların ekmeği ile oynamaktadır. Kudüslü Müslümanlar, eğitim ve iş gibi iki temel ihtiyaçtan mahrum bırakılmaya çalışılmaktadır. Bu da bize bu politikaların yalnızca tek bir boyutu olmadığını göstermektedir.