Karadeniz sahil yolu için çarpıcı rapor
Rize ile ilgili hazırlanan afet raporunda, Karadeniz Sahil Yolu’nun Rize’de taşkın sularının etkisini artırdığına ve bu yolun olası bir depreme karşı dayanıklılık analizinin yapılmadığına dikkat çekildi. Bulunan doğal gaz hattının deprem anında oturma potansiyeline sahip sahil şeridi boyunca geçirildiği ifade edilen raporda, yolların yağmur suyu drenaj altyapısının yetersiz olduğu, eski taş ocaklarına okul yapılmasının taş düşmesi sonucu ortaya çıkabilecek felaketlere dikkat çekildi.
Rize Valiliği İl Afet Acil Durum Müdürlüğü, İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) hazırladı. Sonucu açıklanan afet raporunda, Karadeniz Sahil Yolu’nun ilde taşkın sularının etkisini artırdığına ve bu yolun depreme karşı dayanıklılık analizinin yapılmadığına dikkat çekildi. Doğal gaz hattının deprem anında oturma potansiyeline sahip sahil şeridi boyunca geçirildiği kaydedilen raporda, yolların yağmur suyu drenaj altyapısının yetersiz olduğu, kaçak yapılaşmanın arttığı, eski taş ocaklarına okul yapılmasının taş düşmesi sonucu ortaya çıkabilecek felaketin boyutunu büyütebileceği değerlendirmesi yapıldı.
Plana ilişkin raporda, ildeki sel taşkınlarının nedenleriyle ilgili şu saptamalara yer verildi:
‘YÜKSEK TUTULMASI TAŞKIN ETKİSİNİ DAHA DA ARTIRMAKTADIR’
“Derelerin içerisinden geçtiği havzaların heyelana duyarlı yapıları nedeniyle, aşırı yağışlarda meydana gelen yamaç akmaları dere yataklarına kadar inerek, içerisindeki moloz ağaç kök ve dalları gibi yüzer malzemeler ilerleyerek mansap kısmında yer alan köprü ve menfezleri tıkayarak barajlama etkisiyle büyük boyutlu tahribat oluşturmaktadır. Bunun yanında sahil kesiminden geçen Karadeniz Sahil Yolu’nun kot olarak yüksek tutulması, yağış suları için bir set oluşturarak, taşkın sularının denize ulaşmasına engel olması nedeniyle taşkın etkisini daha da arttırmaktadır.
Şehir taşkınlarına yol açan bir diğer husus da il ve ilçe merkezlerinin yağmur suyu ve diğer altyapı tesislerinin kapasitelerinin yetersiz olmasıdır. İlimizin hem mevcut yağış rejimi hem yan derelerden kaynaklı gelen rusubi malzemeler kolaylıkla altyapıların tıkanmasına yol açarak su baskınlarına neden olmaktadır. 2019 yılında Dünya Bankası’ndan sağlanan bir hibe programı çerçevesinde Rize Belediyesi ve İlbank tarafından afet risklerinin tespiti ve altyapının güçlendirilmesine yönelik bir plan çalışmasına başlanmıştır.
‘YOLLARIN YAĞMUR SUYU DRENAJ HATLARI YETERSİZ’
Yapılan afet etüt çalışmalarının büyük bölümünde bu tespit mevcut olup, dağınık olan yerleşim yerlerine giden yol ağının çok fazla olması ve en önemlisi bu yolların yağmur sularının drenaj ve deşarjı için yetersiz alt yapılara sahip olması nedeniyle, yol boyunca suyun uzun mesafelerde toplanarak uygun olmayan noktalardan kontrolsüz bir şekilde arazilere yayılmasına yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak da özellikle yolların alt kısımlarındaki yamaç akmaları tetiklenmektedir. İlimizde kırsal kesimlerde meydana gelen heyelan ve selden etkilenmelerin temel nedenlerinden biri de köy ve mahalle yollarının yağmursuyu drenaj hatlarının yetersiz olmasıdır.”
‘MÜHENDİSLİK HİZMETİ GÖRMEMİŞ’
Planda, deprem riskine ilişkin ildeki yapıların durumuyla ilgili şunlar kaydedildi:
“İlimizin kütle hareketleri açısından kritik bir yapıya sahip olması nedeniyle; depremlerin tetiklemesi ile heyelan, kaya düşmesi ve çığ gibi ikincil afetlerin yaşanması olasıdır. Bir diğer husus da ilimizdeki mevcut binalardan özellikle eski tarihlerde yapılmış olanların oransal olarak büyük bölümünün yeterli mühendislik hizmeti görmemiş olması nedeniyle deprem riskine oldukça açık bir durumda olmalarıdır.
‘DOLGU ALANI ÜZERİNE KURULU’
Merkez ilçemizin 3’te 1’ine yakın bölümü dolgu alanı üzerine kurulu durumdadır. 1960’lı yılların ortalarında kaya blokları, kum ve kil gibi malzemelerin karışımıyla oluşturulan 350 bin metrekarelik deniz dolgu alanının üstünde bulunan yapılar önceki dönemlerde Rize İnşaat Mühendisleri Odası tarafından incelenmiş ve beton sınıfı ile demirdeki korozyon kayıplarının binaları riskli duruma getirdiğini belirlemiştir. Depremler sırasında yeraltında yayılan sismik dalgalar yeryüzüne ulaştıklarında titreşim üretirler. Deprem dalgaları yumuşak zeminlerde ilerlerken genlikleri artar ve büyütülür. Zemin büyütmesi olarak adlandırılan bu olay dolgu alanındaki bu dayanıksız yapılar için ciddi manada risk oluşturmaktadır.
Yaşam alanı ve tarım arazisinin az olması nedeniyle yöre halkının bu alanlara dokundurmaması. Afet olaylarının birçok lokasyonda ve aynı tarihte olması. Küresel iklim değişikliği. Demografik yapının olumsuz olarak değişmesi. Ülkenin ekonomik şartlarının devamlı olarak değişmesi. Akarsu havzalarında dere kenarlarına yakın alanlara konut yapılması. Dere kenarlarına yapılacak konutlarla ilgili imar planlarına uygun hareket edilmemesi. Çaylık arazi alanlarında yeterli drenaj tedbirleri alınmaması. Irmak geçişlerinde kesiti küçük büz ve menfezlerin kesitlerinin yetersiz olması. Menfez ve köprü girişlerinde tıkanmaların önlenmesi amacıyla rusubat önleyici taşkın yapılarının olmaması. Deniz taşkınlarında bazı ilçelerde kıyı alanlarında kıyı koruma amacıyla yapılan T mahmuzların bulunmaması. Akarsuların denizle birleştiği noktalarda ve köprü, menfez girişlerinde ve dere yataklarında biriken sedimanların düzenli olarak temizlenmemesi.
‘HAFRİYATLAR DERE YATAĞINA DÖKÜLÜYOR’
Haber verilmeden açılan yolların ve kontrolsüz tarım arazilerinden çıkarılan ağaç köklerinin ve hafriyatlarının dere yataklarına dökülmesi. Akarsu güzergahlarının değiştirilmesi ve dere yataklarının daraltılması. Bazı ilçelerde araç makine parkının anlık müdahalede yetersiz kalması. Vakumlu kanal açma araçlarının tedarikinin sağlanamaması. İl bazında taşkınlarla ilgili erken uyarı sisteminin bulunmaması. Hidrolik köprülerin gabarilerinin yetersiz olması. Sık sık deniz dolgusu yapılarak arazi kazanılması. Son zamanlarda yapılan köy ve mahalle yolları betonlanmasında kontrolsüz yağmur sularını en yakın dere yatağına ulaşımı sağlayacak şekilde kafa hendeklerinin planlanmaması.
‘KARADENİZ SAHİL YOLU HASARA UĞRAYABİLİR’
DEPREM:
İlçe belediyeleri sınırlarında yapı stoku bilgisinin henüz mevcut olmaması. Sıvılaşma veya zemin büyütmesi sonucu Karadeniz Sahil Yolu’nun hasara uğrama potansiyelinin olması. Deprem anında Karadeniz Sahil Yolu hasara uğrarsa alternatif bağlantı yollarının yetersiz olması. İlçe bazında yerleşime uygunluk haritalarının hazırlanmamış olması, mikro bölgelendirme çalışmalarının mevcut olmaması ve sıvılaşma riski taşıyan alanların net olarak belirlenmiş olmaması. Havadan ulaşımın sağlanacağı durumlarda ilimizdeki helikopter pistlerinin yetersiz olması. DASK oranının düşük olması. Kentsel dönüşüm uygulamalarının yavaş ilerlemesi.
‘DEPREM RİSK ANALİZLERİ YOK’
Yapılaşma kültürümüzün plansız olmasından kaynaklı binalar arasındaki yolların dar olması ve acil yardım durumunda hizmet veremeyecek özellikte olması. İlimiz genelindeki yapıların deprem risk analizlerinin yapılmamış olması. Doğalgaz hattının deprem anında oturma potansiyeline sahip sahil şeridi boyunca geçirilmesi.”