Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Partisinin Balgat'taki genel merkezinde düzenlediği toplantıda Karamollaoğlu, önceki gün FETÖ iddiasıyla gözaltına alınan ve sonra da tutuklanan Partisinin İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa Yaman'ın derhal serbest bırakılması için çağrıda bulundu.
'O ADAMLARI 10 SENE BAĞRINIZDA SİZ BESLEDİNİZ'
Yaman'ın polisler tarafından gözaltına alınıp tutuklanmasını 'akla ziyan' olarak değerlendiren Karamollaoğlu, “Herkes biliyor ki devlette, AKP'de bu işin içinde varö diyerek sert bir şekilde eleştirdi. Adalet olmadan güven ortamının sağlanamayacağını vurgulayan Karamollaoğlu, “Bu hadiselerle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığı kesin olan bir arkadaşımızı bazı bahanelerle tutuklamak hakikaten adaleti katletmektir. Şunu unutmayın; O adamları 10 sene bağrınızda siz beslediniz. Bu devletin sinir uçlarına girene kadar, nüfuz etmelerini siz sağladınız. Bunlardan referans almadan kimse ne askeri okullara girebildi ne de bir makama gelebildi. Ha bunu fark ettiniz o zaman dönüp bir de teşekkür etmeniz icap ederken şimdi bizim arkadaşları tutuklama yoluna gidiyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz, vebale giriyorsunuz" dedi.
'MASUM İNSANLARI TUTUKLARSANIZ, BUNUN SONU GELMEZ'
28 Şubat döneminde hiçbir arkadaşlarının gece yarısı gözaltına alınmadığına hatırlatan Karamollaoğlu, "Şimdi siz 28 Şubat'ı aratacak bir noktaya götürürseniz devleti, kaç tane 15 Temmuz'u kutlarsanız kutlayın hiçbir fayda vermez. Siz söylemiyor musunuz? 'At izi it izine karıştı' diye. Siz demediniz mi? 'Bu teşkilatı yeni anladık.' 'Altı ibadet, ortası ticaret tepesi ihanet' diye. Ama siz muamelenizde ibadet edenle ihanet edeni aynı kefeye koyuyorsunuz. Yapmayın yazıktır günahtır. Tamamen masum insanları gözaltına, ardından da tutuklamaya başlarsanız bunun sonu gelmez siz de zarar görürsünüz, devlet de zarar görür, ülke de zarar görür. Acilen kim yetkiliyse, adalet mekanizmasının artık yetkili olmadığı herkes tarafından biliniyor. Lütfen müdahale edin. Vatandaşın yüzde 84'ü Türkiye'de adaletin olmadığını savunuyor. İşin garibi ise adalet mekanizmasında çalışan hakimler ve savcıların da yüzde 80'ininden fazlası adalete güvenmiyor" diye konuştu.
10 MADDELİK MANİFESTO: YANDAŞLIK DEĞİL, LİYAKAT ESAS ALINSIN
Karamollaoğlu, açıklamasında, 'bir daha 12 Eylül'ler, 28 Şubatlar ve 15 Temmuz'ların yaşanmaması' için gerekenleri sıraladığını belirttiği, 10 maddelik bir manifesto paylaştı:
"1-15 Temmuz gecesi milletimizin ortaya koyduğu milli irade, toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir milli istişare sürecine dönüştürülmelidir.
2-Devlet yapılanmasında yandaşlık değil, ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır.
3-Türkiye geçmişte, üzerinde yeterince düşünülmeden çıkarılan kanuni düzenlemelerden çok çekmiştir. Uyum yasalarında parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket edilmeli tek ölçüt; milli İradenin güçlendirilmesi olmalıdır.
4-OHAL kararnamelerin çıkarılması ve uygulanmasında azami titizlik gösterilmeli OHAL, olağan hale dönüştürülmemelidir.
5-Bu süreçte suçsuz ve masum insanların zarar görmesi engellenmelidir. FETÖ ile mücadele özünden saptırılmamalı, hele hele muhalefeti susturma çabasına dönüştürülmemelidir.
6- Kukla ile uğraşırken, kuklacı unutulmamalıdır. Bu hain kalkışmanın ardındaki karanlık mihraklara karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.
7- Türkiye batılı ülkeler tarafından siyasi ve psikolojik kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Terör örgütlerine kucak açan ülkelerin bakanlarımıza hatta cumhurbaşkanımıza ambargo koyması bunun bir parçasıdır. Bu kuşatmayı kutuplaşarak değil birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek aşabileceğimiz unutulmamalıdır.
8-Dış politika, topyekûn yepyeni bir anlayış ile ele alınmalıdır. İslam ülkeleri ve komşu ülkelerle ilişkiler güvenlik başta olmak üzere dostluk ve işbirliği zemininde yeniden dizayn edilmelidir.
9-Yaşadığımız coğrafya güçlü bir orduyu zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte cunta zihniyeti ile mücadele ederken, FETÖ operasyonlarında olduğu gibi FETÖ operasyonlarında da aynı hataya düşülmemeli, ordunun kurumsal kimliği yıpratılmamalıdır. Vatan hainleri ile vatanseverlerin ayrımı iyi yapılmalıdır.
10-Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, darbe geleneği ile milli gelir arasında doğrudan bir bağlantı vardır: Milli gelirin düşük, adil paylaşımın bozuk olduğu ülkeler, darbe girişimlerine muhatap daha çok muhatap olmaktadır. Bu yüzden acilen tüketim ekonomisinden-üretim ekonomisine geçilmeli, adil gelir dağılımı sağlanmalıdır. Türkiye'nin 81 ilinde üretim ve kalkınma seferberliği başlatılmalıdır."