Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Partisinin Balgat’taki genel merkezinde düzenlenen toplantıda konuşan Karamollaoğlu, Papaz Brunson’un tahliyesi ile ilgili dikkat çeken değerlendirmeler yaptı. Mültecileri taşıyan kamyonetin devrilmesi sonucu hayatını kaybeden 22 kişi ile Ege’de boğularak can veren 8 mülteci ile ilgili de üzüntülerini paylaşan Karamollaoğlu, dünyanın buna sağır kaldığını, ciddi hiçbir adımın atılmadığını ifade etti.
HÜKÜMET, KARARLI DURUŞUNDAN TAVİZ VERMEDİ PAPAZI VERDİ!
Haftanın en önemli gündem maddelerinden Papaz Brunson’un tahliyesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, “O kadar hızlı cereyan ediyor ki meseleler, bir ay önceki gelişmelere bakılınca bu adamın çıkması mümkün görünmüyordu ama hemen ardından ise serbest bırakılabiliyor. Biz kararın açıklandığı gün konu ile alâkalı ironik bir açıklama yaparak, ‘Yine Amerika’yı dize getirdiler’ demiştik. Çünkü biliyorduk ki iktidar bu olaydan da kendisine kahramanlık payesi çıkartacaktı. Karar açıklandıktan sonra bir biri ardına trajikomik açıklamalar gelmeye başladı. Efendim biz kararlı duruşumuzdan asla taviz vermedik dendi. Evet, hükümet kararlı duruşundan asla taviz vermeyip Brunson’u verdi” dedi.
LİTERATÜRÜMÜZE ORANTISIZ ADALETİ DE SOKTULAR
Brunson’a yapılan suçlamaları tek tek sayan Karamollaoğlu, “Ajanlık, 15 Temmuz kalkışmasının örgütlenmesi, terör örgütlerine yardım ve yataklık ve provokatörlük… Bunların her biri için gerekli olan ceza bizim kanunlarımızda açık bir şekilde ortadadır. Peki, kaç yıl ceza verildi? 3 yıl 1 ay 15 gün! Ne borçlu ne de alacaklı durumdayız. Tıpa tıp kendisinin serbest bırakılması için verilen bir ceza. Bu ülkede baklava çalan çocuğa bile 9 yıl ceza verildi. Neymiş bağımsız yargı kararıymış, ajan ceza almış vs. Bu ülkede ajanlık yapmanın, hele ki 15 Temmuz gibi bir kalkışmaya kalkmanın cezası 3 yıl hapis mi? Orantısız güç, orantısız siyaset biliyorduk ama bu arkadaşlar literatürümüze orantısız adaleti soktular. Şimdi de orantısız adalet olgusuyla karşı karşıyayız” dedi.
MAZLUMUN AHI TİTRETİR ARŞI
Brunson olayının bir kez daha Türkiye’deki adalet mekanizmasının ağır yaralı olduğunu ortaya koyduğunun altını çizen Karamollaoğlu, “Yargımız ne yazık ki bağımsızlığını kaybetmiştir. Hükümetin etkisi altını girmiştir. Ajan dedikleri, 15 Temmuzu planladılar dedikleri kim varsa teker teker serbest bıraktılar. Bakınız: Merkel istedi Deniz Yücel serbest bırakıldı. Trump istedi Brunson bırakıldı. Ama hâlâ bugün 28 Şubat mağdurları bile hapiste. Aradan 20 sene geçmiş olmasına rağmen. 28 Şubat yargılanmış olmasına rağmen. El insaf, el insaf, el insaf… Darbeden haberi dahi olmayan 3 günlük erler, 18 yaşındaki Harbiye öğrencileri hâlâ hapiste. MorbeyinBylock mağduru olduğu anlaşıldığı halde hâlâ binlerce insan işine dönemiyor. Masum bir suçu yok deniliyor ama hâlâ işine dönemiyor. İçerde değil ama içerdekinden daha zor duruma mecbur bırakılıyor. İlla bu insanların adalete kavuşması için başka bir ülkeye mi çalışıyor olması gerek? Buradan iktidara sesleniyorum ‘mazlumun ahı titretir arşı.’ ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.’ Ah alarak ancak kendi akıbetinizi tehlikeye atıyorsunuz” diye konuştu.
İSRAİL VE ABD’NİN İPİYLE KUYUYA İNİLMEZ
Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu’na girip bir daha çıkmadığı düşünülen kayıp gazeteci Cemil Kaşıkçı ile ilgili de konuşan Karamollaoğlu şunları ifade etti: “Mesele uluslararası bir krize dönüşmüş durumda. ABD ve İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez. Neden İstanbul’da bu işlemler yapıldı, bunlar da öğrenilmeli. Yoksa Türkiye üzerinde oynanmak istenen bir oyun mu? Bunların hepsinin araştırılıp, açığa kavuşturulması lazım. Biz bu olay bahane edilerek Türkiye’nin başına yeni çoraplar örülmesinden endişe ediyoruz. İnşallah bütün sorular cevap bulur ve olay hiçbir tereddüde yer bırakmayacak bir şekilde çözülür.”
DİK DURMAK BAŞKA, DİKLENMEK BAŞKA!
Brunson tahliyesinden sonra yapılan sözlü ve yazılı açıklamaları da hatırlatan Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Ne dendi bu mesajlarda, ABD ile ikili ilişkilerin ve müttefikliğin artırılacağı! Daha dün düşmandılar bugün yeniden dost oldular. ABD değil miydi binlerce TIR silahı terör örgütüne veren? Ve bundan dolayı da sizin feryatlarınız sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada yankılanmıştı. ABD değil miydi Suriye’yi, Irak’ı paramparça eden? ABD değil miydi onlarca şehit vermemize sebep olan? ABD ile yan yana gelirken, el sıkışırken bile dikkatli olmak gerekir. Buradan hükümete sesleniyorum bu gel gitli dış politika ile bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Böyle bir dış politika olmaz. Bunca şehidin bunca gazinin kanı, ahı sizi çarpar. ABD’yi bir an önce stratejik müttefik olarak görmekten vazgeçin. Bir kere daha söylüyoruz dik durmak başka diklenmek başka bir şey!”
ESNAF VE ÜRETİCİ KAN AĞLIYOR
Türkiye'de yaşanan ekonomik krize de değinen Karamollaoğlu, bağrışları kimsenin duymadığını belirterek, “Durumun vahameti ortadadır anlamak isteyenlerin çarşıyı, pazarı, esnafı gezmeleri, dinlemeleri yetecektir. Doların son günlerde değer kaybetmesinden dolayı sakın ola ki kimse ekonominin düzeldiğini sanmasın. Burada bir manipülasyon var. Esnaf kan ağlıyor, üretici kan ağlıyor, insanlar evlerini zor geçindiriyor. İktidar bu işin altından şuana kadar Brunson’u bahane ederek kalktı. Şimdi merak ediyoruz papaz iade edildiğine göre bundan sonra krizin faturası kime kesilecek. Anladığımız kadarı ile bu krizin faturası her zamanki gibi üreticiye, esnafa, insanımıza kesilecek. Arkadaşlarımızı krizin hâlâ nereden kaynaklandığı, kendilerinden kaynaklandığını bilmiyorlar. Onun için kendi israflarına devam ediyorlar. Şimdiye kadar lafın dışında hiçbir ciddi tedbire rastlamadık. Milletin canı yandıkça gerçekleri görmeye başlıyorlar diye ümit ediyorum” dedi.
KÜLLİYE’NİN ÖDENEĞİ 3 KATINA ÇIKARILIRKEN YÜK OLMUYOR MU?
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Erdoğan’ın ‘Kurtuluş Savaşı’ sözünü hatırlatan Karamollaoğlu, “Bizim bu konuda tavrımız net; ne devlet zarara uğratılmalı ne de vatandaş mağdur edilmelidir. Lakin ekonomik bir savaş veriyoruz bahanesinin arkasına sığınanlara şunu söylemek istiyorum; Külliye’nin ödeneği 3 katına çıkarılırken yük olmuyor mu? 2018’de 845 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığı ödeneği 2019’da tam 3 katına, yani 2,8 milyar liraya çıkarılıyor. E hani savaş veriyorduk?” şeklinde konuştu.
İSRAF VE ŞATAFATTAN TAVİZ VERMEYENLER HESABINI VEREMEZ
Ekonomik krizin faturasının vatandaşa kesildiğine dikkat çeken Karamollaoğlu şunları kaydetti: “Bu ekonomik savaşın yükünü neden sadece garibanlar, işçiler, memurlar, evine ekmek götürme derdine olanlar çekiyor. Makam arabalarına, ejder meyveli içeceklere, lüks ve şatafata kaynak bulunabilirken bugün vatandaşa kaynak yok ekonomik bir savaştayız demek doğru değildir. Bu uçak meselesine girmek istemiyorum ama içim yanıyor. Ekonomisi bizim üç dört katımız olan ülkelerin başbakanları normal tarifeli uçakla giderken bizimkiler değil bakan yeri geldiğinde müsteşar bile özel uçakla gidiyor. Fakat vatandaştan fedakârlık bekleyip israf ve şatafattan taviz vermeyenler bu durumun tarih ve vicdan önünde hesabını veremezler.”
KÜLLİYE’NİN ÖDENEĞİ 3 KATINA ÇIKARILIRKEN YÜK OLMUYOR MU?
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Erdoğan’ın ‘Kurtuluş Savaşı’ sözünü hatırlatan Karamollaoğlu, “Bizim bu konuda tavrımız net; ne devlet zarara uğratılmalı ne de vatandaş mağdur edilmelidir. 2018’de 845 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığı ödeneği 2019’da tam 3 katına, yani 2,8 milyar liraya çıkarılıyor. E hani savaş veriyorduk?” şeklinde konuştu.