Kendini Hükümetin Üstünde Gören Bir Güç Var Türkiye’de!

Alparslan Kuytul Hocaefendi dün akşam (02.12.2016) yapmış olduğu tefsir dersinin ardından “Bursa ve İstanbul konferanslarınızın ardından Kayseri ve Niğde konferanslarınızın da iptal edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? “ sorusuna şu sözlerle cevap verdi.

Eklenme Tarihi: 03 Ara 2016
7 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Kendini Hükümetin Üstünde Gören Bir Güç Var Türkiye’de!

Alparslan Kuytul Hocaefendi dün akşam akşam (02.12.2016) yapmış olduğu tefsir dersinin ardından “Bursa ve İstanbul konferanslarınızın ardından Kayseri ve Niğde konferanslarınızın da iptal edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? “ sorusuna şu sözlerle cevap verdi;

Konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Hocaefendi “Biz Üzerimizde Bir Oyun Oynandığı Kanaatindeyiz. Biz hakkı konuşmak için konuşuyoruz ancak bir kısmı bizi tanımadığı için, yanlış anlıyor, düşmanlık yapıyoruz zannediyor, fakat bir kısmı da gerçekten düşmanımız, İslam’dan nefret ediyor” dedi.

Hocaefendi açıklamalarında önemli noktalara değindi;

Ben evvela şunu belirteyim bu engellemeler yeni değil iki buçuk yıldır bildiğiniz gibi devam ediyor. İki buçuk sene evvel bu sadece spor salonlarının verilmemesiyle kalmaz ileride bu çember daha da daraltılır ve sadece bizimle de kalmaz başka cemaatlere de sirayet eder demiştim. Şimdi onu yaşıyoruz.

Önce Belediyelerle Engellemeye Çalıştılar.

Biliyorsunuz iki buçuk yıldır benim konferanslarımın ve bayanların konferanslarının hepsini toplasanız yüzden fazla konferans. Her seferinde belediyeyle, zabıtayla boğuşa boğuşa konferanslarımızı yaptık.

Onlar, konferans yapılmış olsun ama afiş olmasın böylelikle duyulmasın ve kimse gelmesin istediler. Demokrasi gereği izin vermiş olsunlar ama kimse gelmesin ve mahcup olalım istediler. Allah onları muratlarına erdirmedi. Salonlarımız doldu taştı her zaman şükürler olsun.

Baktılar ki böyle olmuyor, en son hatırlarsınız Elazığ’da bir derneği harekete geçirdiler bir de bir gazeteyi aleyhimizde yayın yaptırdılar Elâzığ’a sokmayacağız gibi densiz densiz konuşturdular. Onunla da olmadı biz Elâzığ’da da konferansımızı gerçekleştirdik. Bunun üzerine artık her şey alenileşmeye başladı, derin devlet ortaya çıktı. Konferansları valilik yoluyla, kaymakamlık yoluyla iptal ettirmeye başladı.

BU OLAY TARİHE BÖYLE GEÇECEK!

Bursa’da İstanbul’da önce izin verildi sonra iptal edildi.

Niğde ve Kayseri de aynı şekilde önce izin verildi sonra birkaç gün kala iptal edildi.

Yarın bayanlarımızın Maraş’ta programı var o da iptal edildi.

Basın açıklaması yapmamıza da bir çok yerde izin verilmiyor. Bursa da izin verilmedi sadece İstanbul’da verildi. Şimdi Niğde de Kayseri’de de izin verilmedi. Konya’da zaten başvuru kökten reddedildi. Adıyaman gençlik programı da iptal edildi.

Bir emniyet amirinin söylediğine göre tüm Türkiye’de size böyle bir yasak var demiş. Madem böyle bir karar var bize de gönderin.

Tarihe böyle geçsin istemiyorlar ama ben burdan açıklıyorum;

“Tarihe böyle geçsin bu dönem ‘zulüm dönemi’ olarak, ‘hayrın engellendiği dönem’ olarak ‘konferansların iptal edildiği bir dönem’ olarak, tarihe böyle geçsin!

Bir tek resmi kağıtlarla mı tarihe geçer? Bu olay tarihe geçmez mi? CHP’nin zulmü bir tek resmi evraklarla mı ispat edildi? Şahitler delil değil mi? Şu konuşmalar delil değil mi?

İstanbul’da halen bize resmi bir kağıt getirmediler. Kaymakamlık iptal etti diye sahte bir evrak getirdiler. Ne olduğu belirsiz. Gidiyor kaymakamlıkta cevap yok , valiliğe gidiyoruz cevap yok! İstanbul böyle mi idare ediliyor! Cumartesi pazar olunca koca İstanbul tatil öyle mi, cevap verecek bir yetkili yok öyle mi! Buna kim inanır!

Ve program yapacağımız televizyonu da arıyorlar televizyona diyorlar ki; “ RTÜK‘ten arıyoruz, Alparslan Kuytul’a yasak var bir daha onu çıkartmayın” o da ne yapsın korkusundan, anlıyor tabi RTÜK değil ama bir yerlerden geliyor telefon, ne yapsın bizim için kendini tehlikeye mi atsın?

Hala resmi bir evrak vermiş değiller. Elimizde bir belge olmasın, tarihe böyle geçmesin diye, AKP döneminde konferanslar engelleniyormuş denilmesin diye.

Şu Memlekette Herkesi Susturmanız Memleketin Hayrına Değil.

İstanbul’da basın açıklamasından az önce emniyet amiri bir arkadaşımıza tembih ediyor ‘hocanıza söyleyin de lütfen devlet büyükleri ile ilgili konuşmasın’. Mesele bu demek ki. Devlet büyüklerinin yapmış olduğu bir yanlışı tenkit etmesin.

Ben düşmanlık yapmıyorum.

Vatan hainliği de yapmıyorum.

Ben Allah rızası için görüşmelerimi söylüyorum.

Şu memlekette herkesi susturmanız memleketin hayrına değil. Bugüne kadar birçok yanlış yaptınız. Hepsinde de doğru yaptığınızı zannediyordunuz. Ben hepsine itiraz ettim hepsinde de haklı çıktım.

Takdir Etmeniz Gerekirken Engelliyorsunuz!

Bir arkadaş şahit olmuş İstanbul’daki tartışma esnasında, bir emniyet amirine arkadaş demiş ki; biz işte emniyetten izin aldık, kaymakamlıktan izin aldık, valilikten izin aldık. Nereden almak gerekiyorsa hepsine başvurduk tamam dediler, yapın dediler. Amirin ise cevabı aynen şu; “Ben sana Kaymakamım demiyorum, ben sana Emniyet müdürüyüm de demiyorum, ben sana Valiyim de demiyorum. Ben sana devletim diyorum.”

Kimdir Bu Kendini Devlet Zanneden Adam?

“Ben devletim” diyor. Ben de buradan soruyorum; Kimdir bu kendini devlet zanneden adam? Devlet nerede? Bu adam kendini devlet zannediyor. Gerçekten devleti mi temsil ediyor, yoksa öyle mi konuşuyor? Eğer kendileri göndermediyse, devlet araştırsın, ‘Bizim adımıza konuşuyormuşsun, sen kimsin, gel bakayım’ desin.

İçişleri Bakanından Daha Büyük Bir Yerden Talimat Var.

Konferans izni için Valilik ve Emniyetle görüşmeye çalışılırken, sivillerden biri arkadaşlardan birine diyor ki; İçişleri bakanıyla görüşseniz bile, o bile bunu engelleyemez.” İçişleri bakanlığından büyük kimdir ? Başbakan ve Cumhurbaşkanı. Eğer bu talimatı onlar vermediyse bu adamlara hesap sorsunlar.

Hiçbir resmi belge sunmadıkları halde konferansa 20 saat kala iptal ediyorlar ve çevik kuvveti getiririz dediler ve getirdiler. Çevik kuvveti getirdiğine göre herhalde işin başında oralara talimat verebilecek kişiler var.

Hatta bir arkadaş onların arasındaki gizli konuşmayı duymuş, o sırada orada çalışıyormuş bana anlattı. Bir emniyet müdür yardımcısı sanıyorum, gelmiş demiş; ” bırakın adamlar konferansını yapsınlar adamlardan ne istiyorsunuz böyle bir karar yok.“ (Resmi bir karar yok demek ki.) “Bırakın adamlar konferansını yapsın“ diyor.”Hayır yaptırmayacağız.” Diyor. Kendini devlet gibi görenler bu kararı verdiler. Her taraftaki konferanslarımızın böyle olacağı belli oldu. Eğer bunun arkasında Başbakan Cumhurbaşkanı yoksa, bu adamlara hesap sorsunlar .

Bir Güç Var Türkiye’de Kendini Hükümetinde Üstünde Görüyor.

Bunlar aslında bazı bahanelerle bütün İslami faaliyetleri bitirmek istiyorlar. Ve eğer böyle devam ederse iki buçuk sene önce söylediğimi tekrar ediyorum ‘ bunlar aslında AKP’nin altını oyuyorlar. Yalnızca bize verilen bir zarar değil. AKP’nin düşmanlarını çoğaltıyorlar. AKP eğer buna dur diyecekse desin. Demeyecekse en büyük zararı kendi görecek ve bugün bize bunu yapanlar yarın onlara daha beterini yapacaklar. Ama yok onların emriyse zaten Allah, bu emri kim veriyorsa ona gereken cezayı verecektir.

Kur’an’ın ifadesiyle “hayra engel olanlar”

AKP Döneminde Konserlere Serbestiyet, Kuran’ın Mesajının Anlatılacağı Konferanslara Yasak!

Kıymetli kardeşlerim bizim konferansımızın olduğu şehirlerde aynı günde konserler vardı. AKP eğer bunu vicdanına sığdırıyorsa devam etsin.

AKP Herkesi Susturacağını Zannediyorsa Aldanıyor!

Ben düşmanlık yapmıyorum ama Müslümanların doğruları konuşması lazım.

Bizde Bu Vatanın Çocuğuyuz.

Bu vatanda olup bitenler hakkında görüşümüzü söyleriz. Onlarda insandırlar ve bugüne kadar vermiş oldukları tüm önemli kararlar yanlış çıkmıştır.

Bugün Konuşmayanlar Yarın Kendilerinden Utanacaklar!

Bu kadar suskun bir milletin belayı hak ettiğini düşünüyorum ben. Bir millet bu kadar susarsa (darbe ayrı bir şey darbeye sonuna kadar karşıyız) Ben yapılan haksızlıklardan bahsediyorum. Mesela şuanda bu haksızlık yapılmıyor mu? Bir tanesinden bir destek var mı? Âlimlerimizden, hocalarımızdan, cemaatlerimizden, tarikatlarımızdan, yazarlarımızdan, çizerlerimizden destek gördünüz mü?

“Bu Furkan Vakfına Yapılan Haksızlıktır!” Diyen Hiç Duydunuz Mu?

Biz böyle bir şey duyduğumuz ve haberimiz olduğu zaman söylüyoruz. Daha önce, başka birinin konferansının iptal edildiğini duyduğumuz zaman, ona karşı haksızlık yapılıp bir iftira atılmışsa söyledik. Ama bize karşı yapılan bu haksızlığa kimseden çıt yok. “Aman hükümetle karşı karşıya gelmeyelim bir şey söylersek, şimdi bizi de onlardan zannederler.” Korkusu ile susuyorlar. Korkma seni bizden zannetmezler. Senin hayatın zaten meydandadır, Müslüman olarak göstermen gereken tavır buysa tamam böyle devam et. “Yok efendim siz de bazı şeylerde hükümeti tenkit ettiniz.” deseniz de biz devam edeceğiz. Çünkü bizimki Allah rızası için yapılan tenkitlerdir! Düşmanca değildir! Gerçekleri konuşmamakla asıl siz düşmanlık yapıyorsunuz. Yol göstermiyorsunuz. Herkes konuşsa belki de bu kadar haksızlıklar yapılmayacak ve bu kadar kötü duruma düşülmeyecek.

Biz Üzerimizde Bir Oyun Oynandığı Kanaatindeyiz.

Biz hakkı konuşmak için konuşuyoruz ancak bir kısmı bizi tanımadığı için, yanlış anlıyor, düşmanlık yapıyoruz zannediyor, fakat bir kısmı da gerçekten düşmanımız, İslam’dan nefret ediyor. Bunlar bir strateji izliyorlar bize yanlış yaptırmak istiyorlar. Hata arıyorlar bulamıyorlar. Çok şükür bu güne kadar geçmişimiz temiz. Bu yasaklamalarla her şehirde bizi emniyetle karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bu şekilde bizim hata yapmamızı sağlamak istiyorlar. Onların bu oyununa gelmeyeceğiz. Önümüzde daha yirmi otuz tane program var. Biz asla askerle polisle çatışmayacağız, onların bu tuzağına düşmeyeceğiz.

Biz Yapılan Zulmü Anlatmaya Devam Edeceğiz!