Allah Azze ve Celle’nin yarattığı kâinatın her bir zerresi O’nun kudretine, ilmine ve letafetine şahitlik yapmaktadır. Bitkiler ve hayvanlar alemindeki her bir tür de yaratılış mucizelerini sergilemektedir. Bütün bu sistemleri incelediğimizde Allah’a olan hayranlığımız ve bağlılığımız daha da artmaktadır…
Geçtiğimiz sayıda ‘Yeniden Diriliş Bitkisini’ ele almıştık. Bu sayımızda ise Alaska Ağaç Kurbağalarının hayran bırakan mucizevi sistemini Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin de yorumuyla sizler için derledik….
Kış Uykusu
Bütün canlılar kışın zorlu şartlarından korunma içgüdüsüyle kendilerini koruma içine almaya çalışırlar. Bu içgüdüyle bazı hayvanlar kış gelmeden ılıman yerlere göç eder, bazıları kendilerini toprağın derinliklerine gömer ya da kış uykusuna yatarlar. Ağaç kurbağaları ise Allah’ın kendilerine sunduğu özel bir sistem sayesinde kış aylarını biraz farklı geçirmektedirler.
Bilimsel adı Rana Sylvatica olan Alaska Ağaç Kurbağası, Amerika’nın kuzeyinde Alaska ve Kanada’da yaşar. Çok düşük kış sıcaklıkları yaşayan bu kurbağalar kendisini bir gölün, göletin veya diğer su kütlelerinin altındaki çamurun içine gömerler. Bu durum, bekleme sırasında hayvanların donmasını önler. Ancak kış yaklaşırken, ağaç kurbağaları kendilerini karadaki sığ bir yuvaya gömerler. Kurbağayı ve üstüne düşen karı örten yaprak çöpleri, soğuğa karşı çok az bir yalıtım sağlarlar. Aslında, hayvanın kısa sürede donacağı kadar az izolasyon vardır. Fakat birçok canlı, donmaya karşı bir miktar direnç gösterse de Alaska Ağaç Kurbağalarının düzeyine pek az hayvan erişebilmektedir.
Donma-Çözünme Döngüsü
Alaska Ağaç Kurbağasının donma toleransı, biyologlar tarafından oldukça dikkat çekmiştir. Yapılan araştırmalara göre dondurucu soğukla karşılaşan bu kurbağaların vücutlarındaki suyun %65’inden fazlası tamamen donmaktadır. Fakat hiçbir hayat belirtisi görülmeyen donma haline rağmen haftalarca hayatta kalabilirler.
Bu mekanizma öyle uç boyutlardadır ki, kurbağalar bazı zamanlarda günlerce, hatta haftalarca hiç nefes almazlar, kalpleri de atmaz. Kurbağanın derisini, karnını ve kas liflerini kaplayan buz sebebiyle kan dolaşımı tamamen durur. Hatta aort damarı kesildiğinde bile kanama olmaz. Bu süreçte, kurbağanın kalp ve diğer hayati organları soluk bir renkte, kol ve bacakları sert, gözleri ise puslu bir hâl almaktadır.
Metabolizma faaliyetleri durma noktasına kadar yavaşlayan kurbağalar için bu süreç dört ay kadar sürmektedir. Kış aylarının en dondurucu zamanlarında toprak yüzeyine yakın olan yaprakların altında, çevrelerindeki her şeyle birlikte donan kurbağaların, sıcaklığın yükselmesiyle birlikte buzları çözülür. Buzlar çözüldükten sonra kalbi tekrar atmaya başlayan kurbağalar seri halde nefes alıp verirler. Bu şekilde yaşamsal faaliyetlerine geri dönen kurbağalar neredeyse 1 gün içinde hareketlenerek hayatlarına kaldıkları yerden devam ederler.
Peki Bu Döngü Nasıl Gerçekleşiyor?
Kurbağaların donma-çözünme döngüsü kış boyunca birkaç defa tekrar eder. Bu mekanizmayı araştıran bilim insanlarına göre ağaç kurbağalarının kanlarında “doğal antifriz” sistemi bulunmaktadır. Yani havadaki buz kristalleri kurbağa ile temas edince önce kurbağanın derisi donuyor ve vücudu sert ve gevrek bir hâl alıyor; neredeyse yere düşseler kırılacak hâlde oluyorlar. Daha sonra kanlarında bulunan özel bir protein (nucleating proteins) kandaki suyun donmasını sağlıyor. Oluşan buzlar kurbağaların hücrelerindeki suyun yaklaşık %70’ini emiyor. Bu sırada kurbağanın karaciğeri çok miktarda glikoz (bir çeşit şeker) salgılamaya başlıyor. Salgılanan glikoz, boşalan hücreleri doldurarak onlara destek oluyor. Hücrelerdeki yüksek glikoz konsantrasyonu, sıcaklık düştükçe içlerinin donmasını önlüyor. Kış uykusunda kurbağaların hücrelerinde bulunan glikoz konsantrasyonu, kış aylarında normalden yüz kat daha yüksek olabilir. Bu şekerli sıvı hücrelerden daha fazla su çekilmesine engel oluyor çünkü suyun tamamının boşalması kurbağaların ölümüne sebep olması demektir.
Aslında hücrelerin içi hiçbir zaman donmuyor sadece hücrelerin dışındaki su donmaktadır. Suyunu kaybeden hücreler büzülüyor ve içleri yoğun kıvamlı, şekerli sıvı ile doluyor, bu da dokuların donma noktasını düşürüyor. Hava ısınmaya ve buzlar erimeye başlayınca kurbağanın vücudu da içten dışa doğru çözünmeye başlıyor. Su yavaş yavaş hücrelere geri dönüyor ve kalbin yeniden atmasıyla birlikte kan dolaşımı ve sonrasında nefes alıp verme başlıyor.1
Ağaç kurbağasının diğer kurbağalara göre büyük bir avantajı vardır. İlkbaharda, toprak ve kurbağa gövdesi göllerin, göletlerin ve nehirlerin buzlu örtüsünden önce erimektedir. Ağaç kurbağaları bu nedenle diğer kurbağa türlerinin çoğundan önce üreyebiliyor…
Alparslan Kuytul Hocaefendi 29 Mart 2019 Cuma Günü cezaevinden yapmış olduğu telefon konuşmasında bu konuda şunları söylemiştir. Bir arkadaş mektubunda bizim durumumuzu Alaska ağaç kurbağasına benzetmiş.
Bu kurbağa kışın donuyor nefes alamıyor, kalbi atmıyor, içi ve dışı buz tutuyormuş. İçerisinde yalnızca birkaç canlı organizma kalıyormuş. Bahar geldiğinde ise o birkaç canlı organizmanın gayretiyle vücut eski haline dönüyor, kalbi atıyor, nefes almaya başlıyor.
Birinci cihan harbinden sonra adeta Alaska ağaç kurbağası gibi buz tutan ümmeti bizim gibi birkaç hareket canlandırmaya çalışıyor, demiş.
Gerçekten de öyle… Dünyanın her tarafında böyle birkaç canlı organizma kalmış bunlar tekrardan ümmeti canlandırmaya çalışıyorlar. Bunlar yaptıkları vazifenin farkında olurlarsa daha sabırlı ve daha tahammüllü olurlar. Koskoca bir ümmetin canlanmasına vesile olmuş olacaklar, bu diriliş hareketi onlarla başlayacak!2
Kaynak