“Bu bir tiyatro!”
Alparslan Kuytul Hoca, kendisine yöneltilen, “korona sebebiyle akraba ve arkadaş ziyaretleri gerçekleştiremiyoruz, bize ne tavsiye edersiniz?” sorusu üzerine korona virüsün İslami hareketleri bitirme, ülkelerin ekonomilerine zarar verme üzerine kurulu bir proje olduğunu belirtti. Birçok ülkede doktorların ölüm kayıtlarına ‘korona’ yazılması üzerine baskı gördüklerine dikkat çeken Alparslan Hoca şu ifadeleri kullandı:
“Bu bir tiyatro! Boş verin bu tiyatroyu! Benim söylediğim şu; böyle bir virüs olsa da abartılıyor. Bu virüsün grip, nezle virüsünden daha tehlikeli olmadığı açıkça meydandadır. Dünyanın birçok ülkesinde doktorlar, hastanelerde ölen kimselere korona virüs damgası vurulduğunu, korona virüsten ölmediği halde kendilerine böyle bir baskı yapıldığını ifade etmektedir.
Abartılıyor! Bakınız; Amerikalı bir Profesör, ‘Bana ve meslektaşlarıma baskı yapılıyor, ölenlere korona virüs damgası vuracaksınız’ diyorlar. Neden? Mesela kadavralar üzerinde çalışan başka bir Profesör, ‘Bu kadar otopsi yaptım. Bir tane korona virüsten ölen görmedim. Korona denilenlerin koronadan ölmediğini biliyorum’ diyor.”
“Korona nezleden daha tehlikeli değil!”
Korona’nın grip ve ishal gibi hastalıklardan daha tehlikeli olmadığı söyleyen Alparslan Hoca, gripten, ishalden gerçekleşen ölümlerin koronadan daha fazla olduğunu ifade ederek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Aslında ölenlerin hepsinin önemli bir hastalığı var. Kimi kanser, kimi kalp krizi buna benzer önemli hastalıkları olanların belki vücutlarında da korona var ama korona sebebiyle ölmüyor. Bu bir proje! Bu sayede İslami ve sosyal faaliyetler bitiriliyor. Kimse birbirine yaklaşamıyor, akraba ziyaretleri ve sosyal hayat bitiyor. Ülkelerin ekonomileri felç ediliyor. Birtakım maksatların olduğu açık.
Her gün koronadan ölenler söyleniyor ancak o insanların diğer hastalıkları olduğu söylenmiyor. İkinci olarak, neden başka hastalıklardan ölenlerin rakamlarını her gün açıklanmıyor? Mesela bugün kanserden kaç kişi öldü? Borsa rakamları açıklanır gibi her gün korona rakamları açıklanıyor. Diğerlerini niye açıklamıyorsunuz? Bundan dolayı ne akraba ziyaretlerinizi ne işinizi gücünüzü ne de İslami faaliyetlerinizi ihmal edin. Bu bir tiyatrodan ibarettir.”
“Yanınıza kostümlerinizi aldınız mı?”
Ülkede tiyatro oynanır gibi herkesin birbirini kandırdığını ifade eden Alparslan Hoca:
“Camiye kadar beraber yürüyerek gidiyoruz. Arkadaşlara cumaya giderken her zaman ‘Yanınıza tiyatro kostümlerinizi aldınız mı’ diyorum. Onlar anlıyor neyi kastettiğimi, yani maske. Tiyatro oynuyoruz. Yan yana yürüyerek oraya kadar gidiyoruz. Camiye girip namaza dururken takıyoruz. Bir metre mesafeyle duruyoruz. Kendimizi kandırıyoruz. Dolmuşta, pazarda, her tarafta üst üsteyiz. Camiye gelince böyle... Tiyatro oynuyoruz. Birbirimizi kandırıyoruz. Şimdi bu tiyatrocular, bu tezgâhı hazırlayanlar; korona bahanesiyle İslami faaliyetleri bitirenler, herkesin birbirine uzak kalmasını sağlayanlar, Kurban Bayramı’nda yine aynı alçaklığı yaptırabilirler” dedi.
“Kurban Bayramı’nda Sokağa Çıkma Yasağı İlan Etmek İslam’a ve Müslümanlara İhanettir!”
Ramazan Bayramı’nda yaptığı açıklamaya benzer ifadeleri Kurban Bayramı için de kullanan Alparslan Hoca, Kurban Bayramı’nda sokağa çıkma yasağı ilan edildiği takdirde bunun İslam düşmanlarına hizmet edeceğini vurgulayarak: “Bunlar, ‘Efendim ne olur ne olmaz bayramda sokağa çıkma yasağı ilan edelim’ deyip de kurbanlarımızı bile mundar edebilir, kurban bile kestirtmeyebilirler. ‘Size Ayasofya’yı açtık ya, yetmiyor mu işte!’ diyebilirler. Ya da herkese birkaç saatliğine kurban kesme hakkı verip ondan sonra sokağa çıkma yasağı var, diyebilirler” dedi.
“İslam düşmanları, vakıf ve derneklerin gelirini kesmek istiyor!”
Korona bahanesiyle birçok faaliyetin engellendiğini, bu sebeple bayramın da yapılmasının istenmeme ihtimali olduğunu söyleyen Alparslan Hoca, bu durumun derin bir komitenin planı olduğuna dikkat çekerek şu noktalara değindi:
“Kimsenin deri, et toplamasını istemiyorlar, bunu engellemek için böyle bir şey yapacaklar, demektir. Hiçbir vakfın, derneğin kurban toplamasını istemiyorlar. Hepsinin kendilerine gitmesini istiyorlar. Mehmetçik Vakfı’na oradan da nereye gidiyorsa artık! Türk Hava kurumuna gitmesini istiyorlar, demektir. Vakıfların, derneklerin gelirlerini bitirmek istiyorlar, demektir. Hepsini bitirmek istiyorlar, demektir. Onun için sokağa çıkma yasağı ilan edecekler, demektir.
İlk zamanlarda bu kadar net konuşmadım ama zaman geçtikçe iyice ortaya çıktı. Bütün bunlara rağmen sokağa çıkma yasağı ilan edilirse, ‘Müslümanlar bayramı unutsun’ diyedir. Kurban çalışması yapanlar, et ve deri toplayanlar, vekâlet alanlar, kurban kesenler bunu yapamasın, diyedir. Bu İslam’a ihanettir. Bundan ancak İslam düşmanları memnun olur. Bakalım ne yapacaklar, göreceğiz!”