Köylülerin helikopterden atılması iki yıldır soruşturulmadı

VAN – Çatak’ta köylülerin helikopterden atılmasıyla ilgili iki yıldır soruşturmanın açılmadığını belirten yaşamını yitiren Servet Turgut’un kardeşi Naif Turgut, “Savcı cevap vermiyor” dedi.  Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atılan ve Servet Turgut’un hayatını kaybettiği, Osman Şiban’ın ağır yaralandığı olayın üzerinden iki yıl geçti ancak ortada soruşturma yok. Dosyaya gizlilik kararı … Köylülerin helikopterden atılması iki yıldır soruşturulmadı Devamı »

Eklenme Tarihi: 29 Eyl 2022
9 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 29 Eyl 2022
Köylülerin helikopterden atılması iki yıldır soruşturulmadı

VAN – Çatak’ta köylülerin helikopterden atılmasıyla ilgili iki yıldır soruşturmanın açılmadığını belirten yaşamını yitiren Servet Turgut’un kardeşi Naif Turgut, “Savcı cevap vermiyor” dedi.

Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atılan ve Servet Turgut’un hayatını kaybettiği, Osman Şiban’ın ağır yaralandığı olayın üzerinden iki yıl geçti ancak ortada soruşturma yok. Dosyaya gizlilik kararı getirilirken, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) ortaya çıkardığı belge ve görgü tanıklarının ifadelerine rağmen hukuki süreç işlemiyor. Turgut’un kardeşi Naif Turgut, iki yıllık süreci değerlendirdi.

DEVLET VAHŞET YAŞATTI

Büyük bir zulüm yaşatıldığını dile getiren Turgut, “Bu olayı Mezopotamya Ajansı yazmasaydı, hiçbir şey bilinmeyecekti. En başından beri Mezopotamya Ajansı bunu tüm dünyaya duyurdu. Çok iyi biliyoruz ki insanlık tarihinde böyle bir vahşet çok az vardır. Devlet bize büyük vahşet yaşattı. Hep soruyoruz; acaba Kürt olduğumuz için mi bu bize yaşatıldı? Ağabeyin köylüydü, emekçiydi, işinin başındaydı ama bu zulmü, işkenceyi ona yaşattılar. Bu olayın üzerinden 2 yıl geçti ama halen hiçbir karar verilmedi. Çünkü ortada devlet, hak, hukuk, adalet yok. Bu işkenceyi yapanların yargılanması ve yüz yıl ceza almaları gerekiyordu. Çünkü bu insanları helikopterden attılar, işkence ettiler ve tüm kemiklerini kırmışlardı. Dosyada halen gizlilik kararı var. Ne bize ne avukatlarımıza hiçbir bilgi verilmiyor. Tüm kamuoyuna çağrım var; bizim için adalet işlesin istiyoruz” dedi.

FAİL ASKER OLUNCA…

Tüm girişim ve başvurularına rağmen dosyada bir ilerleme kaydedemediklerini anlatan Turgut, “Birkaç kez savcılığa dilekçe verdik ama dönüş bile olmadı. Karşımızda devlet var, bu nedenle ses çıkmıyor. Bu işkenceyi yapanların devletle bağı olduğu için bize bilgi verilmediğini iyi biliyoruz. Neden bu insanı öldürdüklerine ilişkin bir açıklama bekliyoruz. Bunu öğrenmek bizim hakkımız. Ama çok iyi biliyoruz ki, işin içinde askerler olduğu için verecek cevapları yok. Bu işin içerisinde askerler olduğu için soruşturma açılmıyor, savcılar sorularımıza cevap veremiyor. Çünkü ülkede ne hukuk var ne de adalet. Her şeyin temeli adalettir. Bir ülkede adalet yoksa, yurttaşına hiçbir hayrı olmaz. Bizim davamızı da Roboski, Tahir Elçi, Cumartesi Anneleri ve nice diğer davalar gibi kapatacaklar. Bizim davamızla ilgili tanıklarımız var, bu iki insanın nasıl götürüldüğü, ne yapıldığına ilişkin bilgiler var ama kimse dosyayı açmaya cesaret edemiyor. Devletin yetkilileri, hâkim ve savcılara çağırımızdır; elinizi vicdanınıza koyun ve adalet yerini bulsun” diye konuştu.

ŞİBAN’A ÇAĞRI: NE OLUP BİTTİĞİNİ ANLAT!

Ağabeyiyle birlikte helikopterden atılan Osman Şiban’a da çağrıda bulunan Turgut, “Olayın en güçlü tanığı o ve ne olup bittiğini anlatması gerekiyor. Korku çare değil. Osman Şiban elini vicdanına koysun ve ne olup bittiğini anlatsın. Beraber gözaltına alındı, helikoptere birlikte konuldu ve Van’a da birlikte getirildi. Bu kadar her şey ortadayken, neden insan konuşmaz? O konuşursa her şey çözülür. Daha önceleri ‘Bizi beraber aldılar, helikoptere götürdüler, dövdüler’ dedi ama ondan sonrasında ‘aklım yerinde değil’ dedi. Ne olursa olsun artık bu olayın ortaya çıkması için doğruları söylemesini bekliyoruz. Ne olursa olsun, biz sonuna kadar ağabeyimizin hakkını savunacağız ve bunun peşini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.

ÜSTÜ KAPATILMASIN

Yaşanan olayda tüm bedelin gazetecilere ödetildiğini vurgulayan Turgut, şöyle devam etti: “Bu olayın haberini yapan gazeteciler doğruyu, hakikati yazdıkları için cezaevine girdiler. Herkes biliyor ki onlar hakikati yazdığı için cezaevine girdiler. Çünkü onlar olmasaydı, bunların hiçbiri ortaya çıkmayacaktı. Herkesin bu zulme ses çıkarmasını istiyoruz. Zulme ses çıkarmazsan, yarın sen de zulme uğrayacaksın. Mesela Türkiye medyası bir gün olsun bu konuyu dile getirmedi. Dünya medyası yazdı ama ülkedeki medya bu olayı görmedi bile. Bir insan öldürüldü ama bir kez bile haber yapmadılar. Tüm kamuoyuna çağrım; bu davayı takip edelim ki diğer davalar gibi üstü örtülmesin.”

OLAYIN KRONOLOJİSİ

11 Eylül 2020 tarihinde başlayan 30 Eylül’de Turgut’un yaşamını yitirmesi ve 6 Ekim’de 4 gazetecinin tutuklanmasıyla devam eden iki yıllık sürecin kronolojisi şöyle:

11 Eylül 2020: Operasyona çıkan askerler, 7 çocuk babası Servet Turgut (55) ve 8 çocuk babası Osman Şiban’ı (50) gözaltına aldı. İki yurttaş, önce köy meydanında çok sayıda askerin işkencesine maruz kaldıktan sonra helikoptere bindirildi. İki gün sonra Turgut ve Şiban’ın Van Bölge ve Eğitim Araştırma Hastanesi yoğun bakımında olduklarını öğrenildi. Askerler tarafından hastaneye getirilen iki yurttaşın, ağrı yaralı oldukları hastane yetkilileri tarafından aileye iletilirken, hastane kayıtlarına iki yurttaşın durumuna “orta kötü” notu düşüldü. Raporda, Şiban’ın her iki gözünde morluk, baş, boyun ve yüz bölgesinde travmaya bağlı şişlik olduğu belirlenirken, ayrıca Şiban’ın kanlı kustuğu da yer aldı. Şiban, raporda yoğun bakım ihtiyacı olduğunun belirlenmesi üzerine Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.

14 Eylül 2020: Hastane yetkilileri tarafından kendilerine bilgi verilen Servet Turgut ve Osman Şiban’ın aileleri, 3 gün sonra yakınlarının Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde olduğunu öğrendi. Hastane önüne gelen Osman Şiban’ın kardeşi Cengiz Şiban, “Servet’i alıp köye geldiler. Sonra Osman’ı da alıp helikopterle götürdüler. Operasyon olduğu için hiçbir yere çıkamadık ve bilgi alamadık. İkisinden de uzun süre haber alamadığımız için ben kent merkezine geldim ve askeriyeyi aradım. Bana ağabeyimin yoğun bakımda olduğunu söylediler. Onlara ‘Ağabeyim götürdüğünüzde sağlamdı nasıl oldu da yoğun bakıma düştü?’ dedim ama bana cevap vermediler. Kardeşimi gözaltına aldıklarında hiçbir şeyi yoktu. Onlara işkence mi yapıldı, helikopterde işkence mi yaptılar bilmiyoruz” dedi.

17 Eylül 2020: Turgut ve Şiban’ın durumu giderek ağırlaşırken, ajansımız iki kişinin helikopterden atıldıklarına dair önemli belgeler yayınladı. Yoğun bakımda tutulan Turgut’un raporuna doktorlar tarafından; “İsimsiz hasta yüksekten düşme sebebiyle getirildi” notu düşüldü. Ajansımız bu anlatımlar ve raporlara dayanarak “İki kişi helikopterden atıldı” iddialarının güçlendiğini servis etti. Yine aynı gün Osman Şiban’ın gördüğü işkence ajansımız tarafından fotoğraflandı.

18-19 Eylül 2020: Turgut ve Şiban’ın helikopterden atıldıklarına ilişkin iddialar önemli bir boyut kazanırken, Şiban’ın fotoğraflarının yayınlanmasının ardından olay artık somut bir veriye kavuşmaya başladı. Fotoğrafın ardından aileler, Van Barosu İnsan Hakları İhlalleri Komisyonu’na başvuruda bulundu. Ailelerin avukatları da sorumlu askerler hakkında “Kasten yaralama”, “Kasten öldürmeye teşebbüs”, “Görevi kötüye kullanma” ve ”İşkence” suçlamasıyla Van Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

‘DİZ ÜSTÜ’ KİMLİK KONTROLÜ

Kırsal mahalleye helikopterle gelen askerlerin yurttaşları meydanda topladığı ve kimlik kontrolü yaptıkları belirtilen dilekçede, o sırada 2 yurttaşın askerler tarafından darp edildiği ifade edildi. Askeri yetkilinin sürekli, “Acımız var, öfkemizi sizden çıkarmayıp da kimden çıkaracağız, köyünüzü yakacağız” şeklinde ifadelerde bulunduğu kaydedilen dilekçede, yurttaşların diz üstü çöktürülerek kimlik kontrolü yapıldığı ifade edildi. Aynı gün içerisinde 15 askerin tekrar mahalleye geldiği ve yanlarında başka bir mahallede gözaltına aldıkları Servet Turgut’un da bulunduğu belirtilen dilekçede, askerlerin burada da Osman Şiban’ı gözaltına aldıkları ve sonrasında mahalleden ayrıldıklarına dikkat çekti. Mahalle sakinlerinin 2 kişinin gözaltına alınmasına tepki gösterdikleri ve buna karşılık askerlerin silah doğrultarak “Sizi tararız” tehdidinde bulundukları da dilekçede yer aldı.

20 Eylül 2020: Ajansımız, 20 Eylül’de yaşanan olayın seyrini tamamen değiştirecek olan resmi belgeleri yayınladı. Van Bölge Araştırma Hastanesi’nin Servet Turgut ve Osman Şiban için hazırlanan raporda; “Helikopterden düşme sonrası yaralanma” notu düşülürken, devamında ise “Yüksekten düşme sorası emniyet tarafından sağlık ekiplerine bildirilerek 112 tarafından acile getirilmiş” denildi. Bu belgenin yayınlanmasının ardından artık iki yurttaşın helikopterden atıldığına dair iddialar somut bir hale büründü.

22 Eylül 2020: Ajansımızın servis ettiği belgelerin ardından uluslararası birçok yayın kuruluşu da iki kişinin helikopterden atıldıklarına ilişkin haberler geçmeye başladı. Yaşanan olay kamuoyu gündeminde yoğun işlenmeye başladığı sıralarda Osman Şiban taburcu oldu. Görüntülerin kamuoyuna yansımaması için Şiban kaldığı evden alelacele alınarak Van Askeri Hastanesi’ne götürüldü. Aynı gün Şiban ambulansa bindirilerek Mersin’e götürüldü.

Yaşanan olayın tüm detaylarının ortaya çıkması ile birlikte Van Valiliği olaydan 11 gün sonra açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamada, Turgut’un “dur” ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve bundan kaynaklı yaralandığı ileri sürüldü.

Yine aynı gün Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç’un da aralarında olduğu bir heyeti kente geldi.

23 Eylül 2020: Van Valiliğinin açıklamasının bir gün sonrasında yine ajansımıza konuşan görgü tanıkları, Servet Turgut’un tarlasında saman topladığı sırada askerler tarafından gözaltına alındığını, helikopterden atılan iki kişinin gözaltına alındığı sırada sağlıklarının yerinde olduğunu ve bu şekilde helikoptere bindirildiği bilgisini verdi. Tanıklar, Van Valiliği’nin aksine sözü edilen bölgede hiçbir kayalığın olmadığını da söyleyerek, açıklamayı yalanladı.

Yine 23 Eylül günü ajansımız bu kez de helikopterden atılan Servet Turgut’un yoğun bakımda çekilen fotoğraflarına ulaştı. Fotoğrafta, Turgut’un solunum cihazına bağlı olduğu, yüzünün kan ve morluklar içinde olduğu görüldü.

25 Eylül 2020: Hastane yoğun bakımında kalan Servet Turgut’un durumu giderek ağırlaşırken, doktorlar kritik bir sürece girildiği bilgisini verdi. Bu arada Uluslararası Af Örgütü, helikopterden atılan Osman Şiban ve Servet Turgut’un durumuna ilişkin Türkiye’ye mektup göndererek, “İşkence iddiaları bağımsız şekilde soruşturulmalı” çağrısında bulundu. Yine HDP, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na acil toplanma çağrısı yaptı.

30 Eylül 2020: 11 Eylül’de gözaltına alındıktan 2 gün sonra Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde tedavi altında oldukları ortaya çıkan ve Osman Şiban’la birlikte helikopterden atıldıkları belgelenen Servet Turgut, yoğun bakım servisinde saat 09.20 sıralarında yaşamını yitirdi. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopside sivil giyimli askeri üst düzey yetkililerin olmasını dikkat çekerken, Turgut, otopsinin ardından polis ablukasında defnedildi.

1 Ekim 2020: Turgut için Edremit ilçesinde kurulan taziyeyi Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve HDP’li milletvekilleri ziyaret etti. Taziyede HDP’li Hüda Kaya aileye taziye dileklerinde bulunmak için konuşmaya başladığı esnada, polis müdahalede bulundu. Polis, taziyede konuşma yapılmasına izin vermeyeceklerini belirterek, ziyareti görüntülemek isteyen gazetecilere de müdahale ederek çekim yapmalarını engelledi. Polisin yüksek sesle “Mezopotamya Ajansı’nın çekim yapmasına izin vermeyeceğiz” demesi dikkat çekti.

Yine ayın gün Van Cumhuriyet Savcılığı helikopterden atılan 2 köylü ile ilgili soruşturmada gizlilik kararı aldı ve yayın yasağı getirildiğini açıkladı.

6-9 Ekim 2020: İki yurttaşın helikopterden atıldıklarını kanıtlayan MA Muhabirleri Adnan Bilen ile Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ile gazeteci Nazan Sala’nın evleri 6 Ekim tarihinde basıldı. Gözaltına alınan gazeteciler 9 Ekim’de çıkarıldıkları Sulh Ceza Hakimliği tarafından “Devlet aleyhine toplumsal haber yapmak” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. 6 ay cezaevinde tutulan gazeteciler, 2 Nisan’da çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı. Yaşanan olaydan bir yıl sonra ise yargılandıkları davadan beraat etti.

27 Kasım 2020: Van’da Osman Şiban’ın ağır yaralı, Servet Turgut’un ise yaşamını yitirdiği işkence ve helikopterden atılmalarıyla ilgili Meclis’te konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, işkence ve kötü muameleye değinmeden her ikisinin de “milis” olduğunu ileri sürdü.

11 Haziran 2021: Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül 2020’de operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitiren Servet Turgut ile birlikte helikopterden atılan Osman Şiban, 9 ay sonra ifade verdi. Hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade veren Şiban, olay günü yaşadıklarını anlattı. Daha sonra ise, Van Cumhuriyet Başsavcılığı Osman Şiban hakkında, “örgüt üyeliği” iddiasıyla iddianame hazırladı. Van 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Şiban’ın ikametgahı nedeniyle “yetkisizlik” kararı vererek, dosyayı Mersin’e gönderdi.

7 Eylül 2022: Olaydan tam iki yıl sonra Çatak’ta helikopterden atılan yurttaşlarla ilgili yapılan “Gazetecilere gözaltı talimatı aynı yerden” başlıklı haber nedeniyle MA’nın İmtiyaz Sahibi Ferhat Çelik ile haberi paylaşan Jiyan İmtiyaz Sahibi İdris Yayla’ya dava açıldı.