Avukat Bilal Ipek, Konya’da tutuklanan 7 Furkan Hareketi mensubu ara mahkemesinde verilen haksız karardan dolayı yaşanan hukuksuzluklara sosyal medya hesabından tepki gösterdi.
12 Haziran 2022 tarihinde Konya’da anayasal hakları olan “Özgürlük Yürüyüşü” eylemi gerçekleştirdikleri gerekçesiyle hukuksuzca tutuklanan 7 Furkan Hareketi mensubunun ara mahkemesi bugün görüldü. Tutukluluğun yeniden gözden geçirildiği mahkeme gerekçe gösterilmeksizin hareket mensuplarının “tutukluluğun devamına” karari verildi! Avukat Bilal Ipek müvekkilleri hakkında ikinci kez verilen bu haksız karardan dolayı sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Ipek, mahkemeye dair şu ifadeleri kaydetti:
“12 Haziran 2022 Tarihinde Konya’da gerçekleşen yürüyüşe polisin haksız müdahalesi sonucu Furkan Gönüllüleri gözaltına alınmış 4 kadına gözaltında çıplak arama yapılmış ve 7 Furkan Gönüllüsü “Sadece ve Sadece Yürüyüş Yaptıkları’ için tutuklamışlardı… 2 aydır Tutuklu bulunan Furkan Gönüllülerinin bugün “Tutukluluğun gözden geçirilmesi” vardı. Sulh ceza hakimliği tekrardan tutukluluğun devamına karar verdi. Kararın gerekçesi ne peki ? Aşağıda paylaşayım;
Evet yanlış görmüyorsunuz. Karar gerekçesiz alınmış. Yani tutukluluğun neden devam etmesi gerektiği yazmıyor!
Ipek Olayı Tüm Açıklığıyla Anlattı
Avukat Bilal Ipek, davanın tüm sürecini ve yaşanan hukuksuzlukları bir bir anlatarak kamuoyunun vicdanına sundu. Ipek’in ifadeleri şöyle:
“Peki bu Konya olayı nedir ? Neden bu kişiler 2 aydır tutuklu ? Dosyada ne var ? Gelin bunları biraz konuşalım…
Bu yazdıklarımı; tamamen susmuş, yüreğinde bir nebze vicdan kaldığı ümit edilen insanların konuşması ve tarihe bir not düşmek için yazıyorum…!
Öncelikle olay, Alparslan hocaya ve tutuklu bulunan Furkan Gönüllülerine destek amaçlı bir Yürüyüş. Polisin olayla ilgili tuttuğu tutanağa bir bakalım; Olayda kaldırımın tamamen kapatıldığını ve bazılarının da yola atladığını ve dağılmamak için direndikleri yazıyor.
Bu iddialar tamamen asılsız olacak ki olayla ilgili tüm görüntü ve videolar incelendiğinde ne trafiğin kapatılması ne kaldırımın kapatılması ne de polise direnme söz konusu değildir. Kaldı ki polisin her toplumsal olayda kamerasıyla çeken kameramanı yok muymuş da… Dosyada iftiralarını delillendirecek 1 görüntü dahi elde edememişler. Ayrıca dosya kapsamında şikayetçi olan polis memurlarının ifadesi mevcut. Bu ifadelerden birine bakalım, “Zaten tüm şikayetçilerin ifadeleri kelimesi kelimesine aynı olduğu için” biriyle yetineceğiz;İfade metnine bakılacak olursa polislerin çelişkili ifadeler kullandığı anlaşılacaktır. Başta ‘Sözlü’ bir şekilde bize direndiler diyorsa da sonradan ‘sözlü ve fiziki’ direnmeden bahsediyor.. Ancak kendisine kimin fiziki müdahalede bulunduğunu bilmediğini söylüyor.
Tabii ki akıllara şöyle bir soru geliyor; dosya içerisinde olayla ilgili ‘polis kamerası inceleme raporunda’ neden polis memurlarının ifadeleriyle uyuşacak tek bir görüntü yok ? Cevabı belli olan bu soru tabii ki savcılar ve hakimler tarafından görmezden geliniyor..
Suçlama olarak direnme suçundan bahsedilmiş. Direnme suçunun biraz da hukuki boyutuna bakalım; Direnme suçunun oluşabilmesi için öncelikle polis memurunun o anda meşru bir görev icra etmesi gerekiyor. Meşru görevini icra ederken kendisine yönelik, ‘Cebir ve Tehdit’
Fiilleriyle görevinin engellenmesi sonucunda bu suç oluşmaktadır. Peki bu olayda polisin görevi meşru bir görev midir? Hayır değildir. Çünkü Anayasa tarafından tanınmış bir hakkını kullanan vatandaşını engellemek polisin meşru görevi olamaz…
Diyelim ki polis meşru bir görevde… Durum böyle olsa dahi kendisine yönelik Cebir veya Tehdit’in gerçekleşmesi gerekiyor. Peki bu olayda cebir veya tehdit var mı ? Hayır yok Dosyada buna dair tek 1 görüntü dahi mevcut değil.
İkinci bir suçlama olarak; “Kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde kayda almak ve yaymak” suçlaması. Bu tamamen saçma bir suçlamadır. Polis tüm görevlerinde kamu görevini icra etmektedir ve görev yaptığı alan kişisel alanı sayılamaz.
Yani polisi olay anında kameraya kayda almak kesinlikle suç değildir. Bununla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğünün yayınladığı genelgeyi yakın zamanda Danıştay’ın oy birliğiyle bozduğunu da hatırlatmak istiyorum! Yani Danıştay da ‘Polisi kayda almak suç değil’ diyor
Söz konusu dosyada suçlamalar tamamen saçma olmasının yanında bu suçlar yatarı olmayan suçlardır. İnternetten kısa bir araştırma ile bu suçların ceza miktarları öğrenilebilir. Yatarı olmayan bir ceza dolayısıyla tutuklu yargılama yapmak tamamen VİCDANSIZLIKTIR!
Tüm bu hukuksuzluklara itiraz etmemize rağmen itirazlarımız reddediliyor! Red gerekçeleri de tamamen akla ziyan gerekçeler. Bu kararlardan birini paylaşayım; Böyle bir karar mi olur! Hiç mi hukuk bilmiyor bunu yazan hakimler ?! Hiç mi utanmıyor
“Tamamen Saçmalık” Ipek hakimin dayanaksız tutumunu eleştirerek sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle bu kararı bir hukukçunun yazması mümkün değil. Çünkü bir hukukçu bu suçların “Katalog Suçlardan” olmadığını bilir. Ancak itirazımızı reddeden hakim; Suçun Katalog Suçlardan olması gerekçesiyle reddediyor.. Tamamen saçmalık. Peki bu insanlar NEDEN İÇERİDE? Bu soruyu da vicdanınıza sorun derim. Susmuş, kurumuş, tepkisiz vicdanlarınız Adaletin esamesi bile okunmayan ‘Adliye Saraylarında’ ne olduğundan habersiz! Tüm bu hukuksuzluğu görüp de engel olmayan ve bu hukuksuzluğun içinde olan hakim ve savcılar yarın devran değiştiğinde hukuk önünde hesabını verirler. Biz bu ağır ve vicdansız uygulamaya karşı en yakın zamanda Anayasa Mahkemesine Başvuracağımızı da buradan bildiriyoruz!12 Haziran 2022 Tarihinde Konya'da gerçekleşen yürüyüşe polisin haksız müdahalesi sonucu Furkan Gönüllüleri gözaltına alınmış 4 kadına gözaltında çıplak arama yapılmış ve 7 Furkan Gönüllüsü "Sadece ve Sadece Yürüyüş Yaptıkları' için tutuklamışlardı..
— Av Bilal İpek (@AvBilalipek) August 3, 2022