Mavi Marmara Özrü'nün Perde Arkası

İsrail’in eski ABD Büyükelçisi, tüm detaylarıyla Mavi Marmara Özrü’nün perde arkasını anlattı

Eklenme Tarihi: 26 Haz 2015
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Mavi Marmara Özrü'nün Perde Arkası

İsrail'in eski ABD Büyükelçisi Michael Oren'in 2009-2013 yılları arasında Washington'da görev yaptığı sırada yaşadıklarını anlattığı "Ally" (Müttefik) kitabı ilk kez Mavi Marmara krizi ardından gelen İsrail özrüne dair çarpıcı detaylar verdi.Daily Sabah’tan Ragıp Soylu, Mavi Marmara özrü ile ilgili yayınladığı haber-analizde önemli bilgilere yer verdi. Haberin tam metni şöyle: İsrail'in eski ABD Büyükelçisi Michael Oren'in 2009-2013 yılları arasında Washington'da görev yaptığı sırada yaşadıklarını anlattığı "Ally" (Müttefik) kitabı ilk kez Mavi Marmara krizi ardından gelen İsrail özrüne dair çarpıcı detaylar verdi. Önceki gün piyasaya çıkan kitaba göre İsrail'in Mavi Marmara'ya gerçekleştirdiği saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'ya Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesi için baskı yaptı. Oren'e göre Clinton İsrail'in Türkiye'den Mavi Marmara dolayısıyla özür dilemesi gerekliliğinin Obama için kişisel önemi olduğunu söyledi. Obama'nın İsrail'in özür dilemesi için yaptığı baskılar Mart 2013'te Kudüs ve Tel Aviv'e gerçekleştirdiği geziye kadar devam etti.

Oren özür öncesi yaşananları şöyle anlatıyor: "Obama İsrail gezisini sürdürürken ben özüre odaklandım. Obama'nın ekibi ile taslaklar oluşturduk. Metnin büyük bir bölümü Türklerle olan önceki görüşmelerde çalışılmıştı. İsrail, ordu tarafından filo operasyonu sırasında yapılmış taktik hatalar nedeniyle özür dileyecek ve öldürülen Türk vatandaşları için tazminat verecekti. Karşılığında Türkiye Tel Aviv'e büyükelçisini geri gönderecek ve İsrailli komandolara karşı yaptığı ve yapacağı savaş suçu suçlamalarını düşürecekti. Özür Obama'nın nezaretinde yapılacak ve ona arabulucu rolü verecekti. "

Oren Türk tarafının ikna olmayacağına dair kanılarına rağmen Beyaz Saray Ortadoğu ve Türkiye Uzmanı Phil Gordon'un çalışmaları sayesinde ilerleme kat ettiklerini söylüyor. Eski büyükelçi Obama'nın İsrail'den ayrılmasından bir saat önce anlaşmanın sağlandığını ve Cuma öğleden sonra 3 sıralarında Airforce One uçağının kalkacağı peronda bulunan bir prefabrikte Amerikalı ve İsraillilerin müzakereleri yürüttüğünü belirtiyor.

Özrün fotoğrafı ilk kez

Oren'in kitabında ilk kez Netanyahu'nun Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'dan Başkan Obama nezaretinde özür dilerken gösteren bir fotoğraf da bulunuyor. Oren özürün nasıl gerçekleştiğini ise şöyle anlatıyor: "ABD'nin İsrail Büyükelçisi Dan Shapiro Obama'nın konvoyu yaklaşırken 'anlaşma sağlandı, tamam bu iş' diye bağırdı. Obama ve Netanyahu aralarında küçük bir masa ve telefon olduğu halde karşılıklı oturdular. Obama doğaçlama bir çevirmen aracılığıyla konuşuyordu ve Erdoğan'ı "dostum Recep" olarak selamladı. Netanyahu ise hepimizde birer kopyası olan bir metni okuyordu. Gerekli olan tüm içerik oradaydı, İsrail ordusunun yapmış olabileceği hatalar için özür, tazminat teklifi, diplomatik ilişkilerin restore edilmesi, savaş suçu suçlamalarının kaldırılması… Netanyahu yavaşça ve kararlı konuşuyordu. Erdoğan çevirmen aracılığıyla konuştu: Siyonizm hakkında söyledikleri bağlamından koparılmıştı ve İsrail'e karşı düşmanlık beslemiyordu. Özür kabul edilmişti.

Obama ve Netanyahu telefonu kapadı ve herkes ayaklarını uzattı, sevinmeye başladı. El çakışmalar, sarılmalar vardı. "

Netanyahu akşamına pişman

Büyükelçi Oren, akşamına Netanyahu'nun özürden dolayı pişman olduğunu söylüyor. "Özür dilemekle yanlış yapmış olabiliriz" diyen İsrail Başbakanı daha sonra Erdoğan'ın İsrail'i daha da küçük düşüren açıklamalarını görünce "biz bir hata yaptık" diyerek pişmanlığını belirtmiş.

----------------------------------------------------------------------------------------------------

TÜRKİYE'DEN AŞDOD TEKLİFİ

Kitaba göre dönemin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Oren'i arayarak Mavi Marmara'nın Gazze'ye değil, Aşdod limanına yanaşarak insani yardımı Kızılay eliyle Gazze'ye sokması için bir teklifle geldi.

"22 Mayıs'tan iki gün sonra Büyükelçi Tan'dan bir telefon aldım, "Filo İsrail'in güneydeki Aşdod limanına yanaşabilir mi? Kızılay yetkilileri insani kargoları alıp Gazze'ye ulaştırabilir mi?" diye soruyordu. Tan'ın hızlıca bir cevaba ihtiyacı vardı, Erdoğan Tahran'a uçuyordu. İsrail hükümeti kabul etti. Bazı yardım paketleri Gazze'de tutulan esirimiz Gilad Şalit'e bile ulaştırılabilirdi. Tan memnundu ve ben oldukça rahatlamıştım. 40 saat içerisinde Tan tekrar aradı. Erdoğan anlaşmayı iptal etmişti. Filo planlandığı gibi gidecekti."

NAMIK TAN: TEKLİF ETSEK NEDEN İPTAL EDELİM

SABAH'ın ulaştığı Büyükelçi Tan ise üzerinden uzun süre geçtiği için yaşanan süreci tam olarak hatırlamadığını fakat Aşdod meselesinin çeşitli seviyelerdeki İsrailli muhataplar ile gündeme getirildiğini söyledi. Tan, "Üzerinden oldukça zaman geçmiş. Oturup tekrar bakmak, hatırlamak lazım. Fakat mantıken biz eğer Aşdod limanına yanaşsın diye bir teklifle gelmişsek ve bunu İsrail kabul etmişse, daha sonra bunu neden iptal edelim? Açıkçası ben böyle bir şey hatırlamıyorum." dedi.

İSRAİL İTİRAF EDİYOR: İMAJIMIZ YARA ALDI

Oren kitabın bir bölümünde Mavi Marmara olayıyla ilgili olarak kişisel bir özeleştiri de yapıyor:

"Geçmişe bakarak Gazze ambargosunun politik maliyetlerini karşılayıp karşılamadığını ya da İsrail'in filoyu nasıl idare edebileceğini kendi kendime sordum. İsrail bir yasal boşluk bularak Mavi Marmara'nın geçişine izin verebilir miydi? İsrail İHH üzerine istihbarat toplayabilir miydi? Gerçekler yine de reddedilemez bir şekilde ortadaydı. İsrail'in imajı büyük bir yara almıştı ve Washington-Kudüs ilişkileri bir kez daha zarar görmüştü. "