Medya özgürmüş!

“2023’ün Türkiyesi’nde basın 90’lara, 70’lere, 80’lere göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde çok daha itibar kazanmıştır. Herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir” Bu sözleri Tayyip Erdoğan söyledi, hem de çok değil bir hafta önce. Erdoğan’ın kastettiği tabii kendi kapıkulu medyası.  Malum, 20 yıl içerisinde kendine muhalif olan onlarca gazete, televizyon, yüzlerce dergi, binlerce internet … Medya özgürmüş! Devamı »

Eklenme Tarihi: 14 Oca 2023
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 14 Oca 2023
Medya özgürmüş!

“2023’ün Türkiyesi’nde basın 90’lara, 70’lere, 80’lere göre çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde çok daha itibar kazanmıştır. Herkes istediğini yazmakta, söylemekte, ifade edebilmektedir”

Bu sözleri Tayyip Erdoğan söyledi, hem de çok değil bir hafta önce. Erdoğan’ın kastettiği tabii kendi kapıkulu medyası.

Malum, 20 yıl içerisinde kendine muhalif olan onlarca gazete, televizyon, yüzlerce dergi, binlerce internet haber sitesi kapatıldı. Gazete sahipleri, medya mensuplarının binlercesi yargılandı, yüzlercesi hapsedildi.

Şu anda tüm dünyadaki gazetecilerin toplamından daha fazla gazeteci Türkiye’de hapishanelerde çürütülüyor.

Yukarıda bahsettiğim konuşmayı Erdoğan, kendi medyasını ödüllendirme töreninde yaptı.

Kendi yandaşlarını yıkayıp yağlayıp ballandırırken, muhaliflere karşı bir o kadar nefret ve kin kustu Erdoğan:

“Küresel sistemin, çarpıklıkların temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz… Milyarca insanın iletişim hakkını gasp edenler hiçbir şey olmamış gibi demokrasi ve özgürlüklerden de vurmaya devam ediyor. Sadece bu örnekler bile ülkemize eleştirenlerin ne kadar bozuk ve kirli bir sicile sahip olduklarını ispat etmeye yeterlidir. Bunların hiçbirinin derdi basın özgürlüğü değildir. İnsan hakları değildir. Demokrasi asla değildir.”

Sadece şu aşağıdaki tablo bile Erdoğan’ın hem büyük bir yalancı, hem de otoriter bir zalim olduğunun ispatı niteliğinde.

Bu tabloyu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 2022-1 Medya izleme Raporu’ndan aldım. (BKNZ)

Öncelikle bu raporu okuyunca epey şaşırdığımı söyleyebilirim.

Şaşırdım, çünkü yaklaşık 8 yıldır bu ülkenin medyası tarumar edilirken gıkı çıkmayan cemiyet, nasıl olduysa (göstermelik de olsa) böyle bir rapor hazırlıyor.

Yüzlerce gazeteci hapse atılırken, kendi içlerine fısıldadıkları birkaç cılız cümle dışında neredeyse hiçbir şey yapmayan Gazeteciler Cemiyeti, haksızlığa uğrayan bir tek gazeteci için sesini yükseltemedi.

Bırakınız yüksek sesle itiraz etmeyi, kendileri gibi düşünmeyen bir tek medya mensubunu bile hapishanede ziyaret etmedi, derdini dinlemedi, uluslararası kamuoyunda gündem oluşturmak için kılını kımıldatmadı.

Başkan Nazmi Bilgin nasıl bir pişkinlikledir bilmem, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, medya karşısına geçip şunları söyledi:

“2022 yılında 78 gazetecinin gözaltına alındı, 60’tan fazla gazeteci saldırıya uğradı, 43 gazeteci cezaevinde ve para cezalarıyla gazeteciler susturulmaya çalışılıyor.”

Eh, epey geç bir günaydın demek lazım sayın başkana!

Medya raporuna göre her üç gazeteciden ikisi siyaset ya da yargı tarafından tehdit edilmiş. Oran yüzde 61…

Bakınız, yüzde 90’ı yandaş ve yalaka olan medyadaki oran bu.

Açık yüreklilikle ifade edeyim, Gazeteciler Cemiyeti’nin eğer Avrupa Birliği desteği olmazsa böyle bir rapora hiç tevessül bile etmeyeceğinden eminim.

Birkaç gün önce Avrupa Türk Gazeteciler Birliği tarafından Brüksel’de düzenlenen etkinlikte Türkiye’de basına yönelik baskılar protesto edilmişti. Beş dilde okunan bildiride Türkiye’deki medya çalışanlarına destek istenmişti. Tabii Türkiye Gazeteciler Cemiyeti herhangi bir destek açıklaması filan da yapmamıştı.

ATGB Başkanı Recai Aksu, “Biz Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak, Türkiye’deki meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu ve onlarla sonuna kadar dayanışacağımızı bildirir, gazeteciliğin suç olmadığını ısrarla vurgularız. İktidarın Sansür Yasası’nın bizi durduramayacağını, mesleğimizi onurumuzla yapmaya devam edeceğimizin bir kez daha altını çizer ve Avrupa Parlamentosu’nu da halkın haber alma özgürlüğüne savaş açan AKP’ye karşı tavır almaya çağırırız” demişti.

Türk medyasının (gerçi ne kadar medya sayılır bilinmez) yüzde 90’a yakını gerçekten olmasa da özgür. Çünkü iktidarın türküsünü söylüyor. Başlıklar tek merkezden atılıyor, yorumlar bile hazır yollanıyor. Muhalifler neredeyse her gün linç üzerine linç yiyor.

Tek tük kalan özgür medya ise büyük baskı altında.

Gazeteci Mehmet Baransu, hapisten çıkamasın diye onlarca uyduruk davadan yargılanıyor ve yıllardır tek kişilik hücrede.

Cemiyet neredeyse yarısını kabul etse de, şu an hapiste yüzden fazla gazeteci var.

İktidar, kendi medyasındaki tetikçi ajanlarına yurt dışındaki gazetecileri hedef gösteriyor, ev adreslerini açık açık yayınlıyor.

Ve Erdoğan çıkıp utanmadan, sıkılmadan Türkiye’de tüm basının özgür olduğu yalanını savurabiliyor.

Türkiye’de medya çok ama çok özgürmüş!

Eh böyle cemiyete böyle ülke, böyle ülkeye böyle medya, böyle medyaya böyle cumhurbaşkanı…