Gezi davasında 18 yıl hapis cezası alan eşi Tayfun Kahraman’ı kızı Vera ile ziyarete giden Meriç Demir Kahraman, “Tayfun Kahraman neden AİHM’ye başvurmak, adil yargılanma hakkını vatanı dışında aramak zorunda bırakılıyor?” diye sordu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 sanıklı Gezi Parkı davasında, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıl hapis cezalarını 29 Eylül’de onamıştı.
Gezi Parkı davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılıp İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Cezaevi’ne gönderilen şehir plancısı Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, bugün sosyal medya hesabından kızı Vera ile Tayfun Kahraman’ı ziyarete gideceğini duyurdu.
“Kızımız Vera ile 1 saatliğine cam arkasından görmek için yine Silivri Cezaevi yolundayım” diyen Kahraman, sosyal medya üzerinden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yargıtay ve AYM’ye ‘Soruyorum’ diyerek seslendi.
‘Defalarca güvenlik soruşturmalarından geçen Tayfun Kahraman nasıl böyle bir suç ile ilişkilendirilebilir?’
Kahraman’ın paylaşımı şöyle:
“Yargı kararlarına saygı duyalım diyen Adalet Bakanı Sn. Yılmaz Tunc’a, hukuk camiasına ve kamuoyuna soruyorum: 1 – 2009 – 2023 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin “devlet memuru” olarak görev yapan, defalarca güvenlik soruşturmalarından geçen Tayfun Kahraman nasıl böyle bir suç ile ilişkilendirilebilir?”
‘Görüştüğü hükümeti nasıl devirmeye çalışmış olabilir?’
“2 – 13 Haziran 2013’te dönemin Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlenerek Gezi Parkı’na ilişkin sorunun çözümü için görüştüğü heyetin içinde TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı olarak yer alan Tayfun Kahraman nasıl görüştüğü hükümeti devirmeye çalışmış olabilir? 3 – Tayfun Kahraman’ın bu heyet içerisinde yer alan uzman, aydın ve sanatçıların tanıklıklarının dinlenilmesi talebi mahkeme heyetleri tarafından hangi gerekçe ile reddedilmiştir? 4 – FETÖcü polis ve savcıların hukuksuz dinlemeleri ile oluşturulan ve aleyhte tek bir somut delil içermeyen dosyaya hiçbir yeni unsur eklenmemiş olmasına karşın aynı dosyaya bakan 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18 Şubat 2020’de “Oy Birliğiyle” verdiği “Beraat” kararı ile 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Oy Çokluğuyla” verdiği “18 yıl mahkumiyet” kararı arasındaki uçurum nasıl açıklanabilir?”
‘Gezi sakinlerini itidal ve diyaloğa çağıran açıklamaları mahkumiyet kararı metinlerinde neden yer almamaktadır?’
“5 – Tayfun Kahraman’ın 13 Haziran 2013’te Hükümet ile arabulucu heyet arasındaki görüşme sonrasında Başbakanlık konutu önünde kamuoyuna yaptığı ve Gezi sakinlerini itidal ve diyaloğa çağıran açıklamaları İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve TC. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin mahkumiyet kararı metinlerinde neden yer almamaktadır?”
‘Bu hukuksuzluğu kim, ne için yapıyor, ne kazanıyor ve ülkemiz ne kaybediyor?’
“6 – Dışişleri Bakanı Sn. Hakan Fidan’ın 20 Kasım 2023 tarihli komisyon toplantısında belirttiği gibi AİHM kararları siyasi saiklerle alınıyor, uluslararası ilişkilerde kullanılıyor ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti siyaseten tavır almak zorunda kalıyor ise; Tayfun Kahraman neden AİHM’ye başvurmak, adil yargılanma hakkını vatanı dışında aramak zorunda bırakılıyor? 7 – Bu hukuksuzluğu kim, ne için yapıyor, ne kazanıyor ve ülkemiz ne kaybediyor?”
‘Devletin temeli olan adaletten söz edilebilir mi?’
AYM Başkanlığı’na itirazımızı yaptık, karar vermesini bekliyoruz. Vatandaşları olarak Türkiye Cumhuriyeti yargısının kararlarına saygı duymak ve bunlara uymak dışında bir düşüncemiz olamaz. Ancak, Yargı organları bir insanın masumiyetine, hürriyetine ve adil yargılanma hakkına saygı duymuyorsa Devletin temeli olan adaletten söz edilebilir mi?