DW Türkçe'nin haberine göre, “Türkiye’ye aktarılan kaynaklar hukuk devleti ilkelerinin geliştirilmesi için öngörülüyor ancak Türkiye’de şu anda bunun tam aksi oluyor”diyen Merkel’in lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) Genel Başkan Yardımcısı Julia Klöckner, ‘bunun artık finanse edilmemesi gerektiğini’ ve AB’nin ‘demokrasinin tasfiyesini değil güçlendirilmesini teşvik ettiğini’ savundu.
Klöckner öte yandan Türkiye ile diyaloğun kesilmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'de gazetecilerin tutuklanmasından, Türk politikacıların Almanya'da miting yapmalarının engellenmesine kadar bir dizi tartışmalı nokta iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginliğe neden oluyor. CDU'lu politikacı Alman vatandaşlarına seyahat uyarısının sertleştirilmesini ve Alman şirketlerinin Türkiye'ye yaptıkları ihracata ve yatırımlarına uygulanan Hermes kredi garantisinin gözden geçirilmesini doğru bir adım olarak değerlendirdi.
Klöckner, bir Alman şirketine hukuki güvenliğin olmadığı bir ülkede yatırım yapması tavsiyesinde bulunamayacaklarını kaydetti.
Türkiye ile ilişkilerdeki gerginliği 'düşündürücüden de öte' olarak nitelendiren Klöckner, hala Türkiye'nin AB üyesi olabileceğini düşünmediğini söyledi. Fakat 'kapıyı çarpmanın ve artık birbiriyle konuşmamanın da pek zekice olmayacağını' vurgulayan politikacı, bunun hem Türkiye'de tutuklu olan Almanlar hem de Almanya'da yaşayan ve korkmadan Türkiye'deki yakınlarını ziyaret etmek isteyen çok sayıdaki Türk için iyi olmayacağını belirtti.
Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakereleri 2005 yılında başladı. AB üyeliğine hazırlık çerçevesinde Türkiye'ye 2014 ile 2020 yılları arasında 4 milyar 450 milyon euro yardım yapılması öngörülüyor. Şu ana kadar bu ödemelerin sadece ufak bir bölümü gerçekleştirildi.