Mescid-i Aksa 47 Yıl önce nasıl yakıldı?

Şeyh İkrime Sabri, Mescid-i Aksa’nın siyonistler tarafından 47 yıl önce nasıl yakıldığını anlattı.

Eklenme Tarihi: 27 Ağu 2016
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Mescid-i Aksa 47 Yıl önce nasıl yakıldı?
Şeyh İkrime Sabri “O uğursuz yangının dumanını teneffüs eden elbiseleri hala muhafaza ediyorum. O acı, hüzünlü ve ürkütücü anları unutmam mümkün değil.” Bu sözler, 47 yıl önce Aksa’da çıkarılan yangının yaladığı bir insanın ağzından çıkan sözlerdir. Yangına tanıklık edenlerden Kudüs’teki Yüksek İslam Heyeti Başkanı Şeyh İkrime Sabri Filistin Enformasyon Merkezi’ne yaptığı açıklamada “1969 yılında Mescidi Aksa’da çıkarılan yangını söndürmeye iştirak edenlerden biri olmayı Allah nasip etti. O gün meydana gelen yangın Mescidi Aksa’nın tehlike olduğu konusunda o gün gibi bugün de Müslümanları uyarmaktadır” dedi. Büyük bir hüzün ve kederle o günleri anlatan Sabri, o gün meydana gelen yangın nedeniyle diğer Kudüslüler gibi kendisinin de şok geçirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “İmdat çığlıklarını duyduğumda Mescidi Aksa’ya yakındım. Yangın haberi bir anda her tarafa yayıldı. Her taraftan ‘mescit yanıyor… mescit yanıyor…’ nidaları yükselmeye başladı. Çok geçmeden insanlardan yüzlercesi, binlercesi kendi imkânlarıyla yangını su ve toprakla söndürmek için yollara düştü. İnsanlar tekbir ve tehlil eşliğinde ağlıyorlardı.” O gün Aksa Lisesi Müdürü olan Şeyh Sabri ayrıntılı bilgiler vermeye devam ediyor: “Müslümanlar Mescidi Aksa’da sabah namazını kıldıktan sonra Duha namazını da bekleyip onu da kıldıktan sonra evlerine döndüler. Sabah saat altı kırk beş civarında, kimseciklerin olmadığı bir sırada Siyonist Denis Michael Rohan içinde yanıcı madde bulunan sırtındaki çantayla Mescidi Aksa’ya girdi. Çantasını açıp içindeki yanıcı maddeleri Kıble mescidinde birkaç noktasına döktükten sonra mescidi ateşe verdi.” “Haberi saat yedi civarında duyduk. Bunun üzerine hepimiz Mescidi Aksa’ya koştuk. Yangını söndürmek, başka yerlere sirayet etmesini engellemek amacıyla halk toprak ve su taşımak için insan zincirini oluşturdu. Yangın doğu tarafından başlamıştı. Buradaki tavan oldukça eski olduğundan ve keresteyle kurşundan yapıldığından yangın çabuk yayıldı. Batı tarafında ise tavan çimentoydu.” “Yangını işgal güçleri planladı. Yangının elektrik kontağından çıktığını iddia ederek dünya kamuoyunu yanıltmaya çalıştı. Bunun yanında Batı Yaka’nın değişik yerlerinden gelen itfaiye araçlarını da engelledi. Filistin halkının elleriyle sürdürdüğü söndürme çalışmaları öğlen 12’ye kadar sürdü. Nihayet Kudüs, El-Bire, Ramallah, Beyt Cala, Beytlahim, Beytsahur ve El-Halil’den gelen itfaiye araçları yangını müdahale edip saat dörtte kontrol altına aldılar.” Büyük bir hasret ve üzüntü içinde sözlerine devam eden Şeyh Sabri sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha önce ‘Aksa tehlikede’ dedik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Aksa’yı büyük tehlikeler kuşatmıştır. Siyonist işgal hükümeti, Knesset ve resmi çevreler aşırı Siyonistleri desteklemekte, Aksa’nın yıkılmasını ve enkazı üzerinde Süleyman tapınağının inşa edilmesini talep etmektedirler.” Mescidi Aksa’nın yakılması anısının Müslümanları Mescidi Aksa’yı korumaya zorlaması gerektiğini belirten Şeyh Sabri, Müslüman ülkelerin pusulalarını Mescidi Aksa’ya çevirmeleri gerektiğini çünkü Mescidi Aksa’ya saldırılarla ilgili planların işgal hükümeti tarafından planlanıp uygulandığını ifade etti. Siyonist rejimin niçin saldırılarını yoğunlaştırdığına da açıklık getiren Şeyh Sabri şu tespitleri paylaştı: “Siyonist işgal rejimi çekinmeden Mescidi Aksa’ya saldırıp kirletmektedir. Çünkü Arap ülkelerindeki durumla bölgesel gelişmeler doğrudan ve dolaylı olarak bu kirli planlarını hayata geçirmesine kolaylık sağlıyor. Siyonist işgal güçleri namaz kılanları, nöbet tutanları ve bu kutsal mabedi imar etmek isteyen Müslümanları Mescidi Aksa’dan uzaklaştırarak burayı tamamıyla ele geçirmek ve Aksa üzerinde hegemonya kurmak istiyor.” Kudüs halkıyla 1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarındaki Filistinlilerin Mescidi Aksa’ya gidip burada nöbet tutmaları ve saldırılara karşı burayı korumalarının çok önemli olduğunu hatırlatan Şeyh Sabri, Müslüman ülkelerin Mekke ve Medine’den farklı olmayan Kudüs’e karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini söyledi.