Her meseleye Kur’an ve sünnet penceresinden bakan, siyasi konularda yaptığı isabetli analizleriyle pek çok kesim tarafından ilgiyle takip edilen Alparslan Kuytul Hocaefendi, son dönemde Türkiye’nin gündeminde önemli yer teşkil eden ve gelecek haftalarda da konuşulacak olan, “Rıza Sarraf davası ve Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği bazı belgeleri açıklaması” konularında dikkat çeken analizlerde bulundu.
Davanın ve iddia edilen belgelerin aynı dönemde açıklanması hakkında iki ihtimal olabileceğini söyleyen Hocaefendi; aynı güne denk gelmiş veya büyük ihtimalle özel olarak seçilmiş olabileceğini, durumun çok karışık olduğunu, dışarıdan ve içeriden aynı anda bir savaşın başladığını gösterdiğini ifade etti.
Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin açıklamasının tamamı şu şekilde;
Bu Olay Hükümetin Kaleminin Kırıldığını Gösteriyor
Evet, aynı güne denk geldi. Ya da özel olarak seçildi. Büyük ihtimalle 2. İhtimal doğru. Durum çok karışık. Ben bir zamanlar bazı alametlere bakarak ‘hükümetin kalemi kırılmıştır’ dedim. 2 tane savcı beni mahkemeye verdi. Yine söylüyorum; şimdi bu olay neyi gösteriyor? Hükümetin kaleminin kırıldığını gösteriyor. Bu olay 1- 2 yıldır böyle aslında, yeni değil. Azıcık siyasi analiz yapma kabiliyeti olanlar, azıcık olayı takip edenler bunu anlayabilir. Durum meydanda. Ben 17-25 Aralık operasyonlarında da söylemiştim; o bakanlar hırsızlık yaptı mı yapmadı mı bilemem. Diyelim ki yaptılar. 17-25 Aralığı yapanlar, gerçekten sırf hırsızlık olduğu için mi o operasyonu yaptılar? Değil. O da aslında bir darbeydi. Ben bunu o zaman da söylemiştim. Hırsızlık varsa şayet yüce divanda yargılanmalıydı, örtbas edilmemeliydi. Hırsızlığa da karşıyız gayrı meşru darbelere de karşıyız. Ben bunu o zamanda söyledim. Yine de söylüyorum. 17-25 Aralık evet bir darbe girişimi olabilir ama sonuçta hırsızlık varsa örtbas edilmemeli. Hırsızlığa da, gayrı meşru darbelere de karşıyız. Hırsızların yaptığı yanlarına kalamaz. Eğer o zaman yüce divanda yargılansaydılar, içinde temiz olanlar varsa temiz olanlar ortaya çıkmış olurdu. Türkiye bunu yapmadı, şimdi Amerika yapıyor. Bu noktaya gelmemeliydi. 17 – 25’i yapanlar sadece hırsızlık için mi yaptılar? Hayır, bu da öyle, buda sadece hırsızlık meselesi değil. O bakanların ya bazı kimselerin hırsızlık yaptığından dolayı değil.
Mesele Milli Bir Mesele Değil, Hükümet Meselesidir
Asıl mesele hükümettir. Hükümet şimdi ‘hedef Türkiye’ diyor. Hayır, bu da abartıdır. Hedef Türkiye değil, hedef hükümettir. Hükümet tüm halkın kendi yanında yer alması için meseleyi milli bir meseleye dönüştürmek istiyor. Mesele milli bir mesele değil. Mesele hükümet meselesidir. Hükümetin Amerika ile arası bozuktur, mesele bununla alakalıdır. Tüm Türkiye’ ye karşı yapılmış bir operasyonmuş gibi göstererek tüm Türkiye halkını yanına çekmeye çalışıyorlar. Ama bu da doğru değil. Hırsızlık varsa, rüşvet varsa, belgeler doğruysa herkes hesabını versin kardeşim. Biz hiçbir hırsızı savunamayız. Bizim mahallenin adamlarıdır deyipte savunamayız, örtbas da edemeyiz. Böyle bir hakkımız yok. Bir taraftan adaleti istiyoruz. Hırsızların varsa hırsızlığı ortaya çıkarılsın. Herkes hesabını versin. Milleti sömürenler varsa artık yeter sömürmesin, sömüremesin. Bir taraftan bunu istiyoruz bir taraftan da bunun aslında darbe olduğunu da biliyoruz. Bu aslında bir kaç darbe girişimi var onun devamı. Ama onların niyeti her neyse ne! Sonuçta hırsızlık varsa hesap verilmeyecek mi? Verilmeli.
Akp, Müslümanları Demokrat Laik Yapmanın Bedelini Ödüyor
Ben meseleye bir de manevi yönden bakıyorum: Belki Amerika’nın niyeti şudur, falanların niyeti de bu olabilir. Ama Allah neden müsaade ediyor? Allah Amerika’yı ya da falanları mı tutuyor? Allah buna neden müsaade ediyor? Kanaatimce; AKP Müslümanları demokrat yaptı, demokrasiyi sevdirdi, laikliği benimsetti, şimdi de Atatürkçü yapıyor. Bunun bedelini ödüyorlar. Allah’ın şu olaylara müsaade etmesinin sebebi budur. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Arkalarını bir takım güçlere dayamışlar. Bununla her şey hallolacak zannediyorlar. Farkında mısınız? Bir buçuk yıldır Amerika ile araları gayet bozuk. Neye dayanarak? Rusya’ya dayanarak. Rusya’ya dayanarak Amerika’ya kafa tutuluyor.
Birincisi: Rusya, Amerika Kadar Güçlü Değil.
İkincisi: Rusya İle Amerika, Türkiye İçin Savaşacak Değil
Gerekirse Rusya Türkiye’yi veya Erdoğan’ı satar olur biter. Rusya Erdoğan için Amerika ile karşı karşıya gelmez. Amerika Rusya’ ya bir teklifte bulunur. Mesela; ‘Kırım senin olsun ya da Ukrayna, Türkiye benim. Bak yüzyıldan berri benim ona göre orda kapışmayalım. Orayı sana verim sende bana burayı teslim et’ dediğinde Rusya Türkiye’ yi satacaktır. Daha doğrusu hükümeti. Türkiye idarecileri Rusya ile arayı iyi tutunca Amerika’ nın bu baskılarından kurtulacağını zannediyorlar. Nasılsa Rusya yanımızda İran yanımızda zannediyorlar. Öyle olmayacak onlar satacaklar. Amerika ile karşı karşıya gelmeyecekler. Çünkü belgeler doğruysa kimse sizin yanınızda yer almaz, alamaz, almak istemez. Karşılarında Amerika var. Niye alsınlar, sizin için niye Amerika’yı karşılarına alsınlar? Belgeler de doğruysa neden sizin için kendilerini riske atsınlar?
Türk İdarecilerine Diyorum Ki; Bırakın Sadece Rusya’yı, Türk Derin Devleti De Sizi Satacaktır, Göreceksiniz.
Bir kaç yıldır berabersiniz. Onların dediğine göre konuşuyor, onların dediğini yapıyorsunuz. Tüm cemaatleri bitirmeye çalışıyorsunuz.
Onlar size laikliği pompala diyorlar laikliği pompalıyorsunuz.
Onlar size yetmez Atatürkçü olacaksın, Atatürkçülüğü de topluma sevdireceksin, Müslüman camiaya Atatürkçülüğü de sevdireceksin diyorlar, tamam diyorsunuz.
Aman aramız bozulmasın. Amerika ile aramız bozuk Avrupa ile aramız bozuk, hiç olmazsa en azından Rusya ile Türk derin devleti ile aramız bozulmasın diyorsunuz ama göreceksiniz onlar da sizi satacaklar.
Hocaefendi, hükümetin bu kıskaçtan kurtulması için bazı tavsiyelerde bulunarak konuşmalarına devam etti;
Türk idarecileri bu kıskaçtan kurtulmak istiyorlarsa Allah’ a yönelsinler. Belki Allah bir çıkış yolu gösterir. Ne Rusya ne Türk derin devleti onları kurtarmayacak, kurtaramayacak.
Bana öyle geliyor ki düğmeye basıldı artık geriye sayım başladı. Çok uzun sürmeyebilir. Bu iş 1 yıl içinde bitebilir.
Bana yine öyle geliyor ki; Türkiye’de öyle idareciler var ki, Türkiye’de küçük çaplı bir iç savaş bile çıkartabilirler.
Kaos ortamı meydanı getirip hedeflerine ulaşmak isteyebilirler. Ya da bir takım belalardan kendilerince kurtulma yolunu seçebilirler. Ama yine bir şey değişmeyecek. Küçük çaplı çatışmalar mahallelerde bile olabilir. Ekonomik kriz olacaktır. Terör artacaktır. Rusya’ nın ve derin devletin desteği bunları durduramayacaktır. Ve sonra onlarda hükümeti satacaktır. Zaten de sevmiyorlar. İdare ediyorlar. Neden? Çünkü hükümet nasıl olsa halka demokrasiyi, laikliği, Atatürkçülüğü sevdiriyor. Neden idare etmesinler ki? Nasılsa cemaatleri hatta faaliyetleri bitiriyor. Bırakın cemaati, cemaat olmayanların faaliyetlerini de kısıtlıyor. Herkes de bir korku ortamı, herkes korkuyor faaliyet yapmak isteyenler az, bırakanlar çok. O halde derin devlet eden buna müdahale etsin ki? Böyle gittiği kadar gitsin. Nasılsa yakalamışlar hükümeti gırtlağından. Şunu yapacaksın, şunu yapacaksın yoksa dosyaları ortaya dökeriz diyorlar. Dediklerini yaptırıyorlar. Bize beyat edeceksin diyorlar, ettiriyorlar. O halde neden hemen hükümeti bitirsinler ki? Ama bir gün Amerika bütün gücü ile çullandığı zaman Amerika ile anlaşırlar, hükümeti satarlar.
Hükümet Kurtulmak İstiyorsa Allah'a Ve Müslümanlara Yönünü Dönecek, Aksi Halde Bitecek
Düğmeye basılmış görünüyor. Yani Rıza Sarraf davası ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun aynı günde belgeleri açıklaması dışarıdan ve içeriden aynı anda bir savaşın başladığını gösteriyor. Bu devam edecektir. Hükümet bugün mesela Cumhurbaşkanı ve iddia da ismi geçen akrabaları bir buçuk milyon TL'lik tazminat davası açmış. Bunların ne önemi var ki Kemal Kılıçdaroğlu için? Mahkemeyi kazansan ne olacak? Kemal Kılıçdaroğlu cebinden mi ödeyecek? Partinin parası mı yok? Öder olur biter. Bir kaç saat önce mahkeme kararı ile Rıza Sarraf'ın mal varlığına el konuldu. Savaş var savaş. Adliye de resmen savaş var. İktidarda şu anda kimse uyuyamıyor.
Bu durumdan kurtulmak için bazı güçler iç savaş bile çıkartabilirler. Konuyu değiştirmek için büyük patlamalar olabilir. Hiç belli olmaz. Gündemi değiştirmek için bir şeyler yapanlar olabilir, dikkat etmek lazım.
Burası Hukuk Devleti Mi Guguk Devleti Mi? Senin Aleyhinde Şahitlik Yapıyor Diye Hangi Hakla Malına El Koyarsın?
Devlet, Rıza Sarraf'ın malına mülküne el koymuş. Bu hukuk devleti mi? Bu hukuk mu şimdi? Diyelim ki adam orda senin aleyhinde şahitlik yapıyor. Sende hemen onun malına el koyuyorsun. Ne bu? İntikamcılık. Bu hukuk değil. Sen bana yaptın, bende sana yaparım. Bu aşiret kafası. Adamın malına hangi hakla sen el koyuyorsun. Ben adamı savunduğumdan değil. Ne olduğu belli zaten onun neresini savunacaksın. Adamın zaten her tarafı faul. Onu savunan yokta, yalnız şimdi sen adamın malına hangi hakla el koyuyorsun? Burası hukuk devleti mi guguk devleti mi? Senin aleyhinde şahitlik yapıyor diye hangi hakla malına el koyarsın? Yani sen şahitliği bırak. Apaçık Türkiye'de hukuk olmadığını gösteren bir uygulama. Şahitlik yaparsan bütün malına el koyacağız diyorlar. Açıkça tehdit ediyorlar. Bu devlet gibi bir davranış mı? Hayır. Bu devlet davranışı değil. Bu derin devletin davranışı. Sanki Reza Zarrab bundan korkacak. Malına el konacak falan filan. Adam zaten buradan giderken bilerek gitti. Oraya teslim olmaya şahitlik yapmaya gitti. Büyük ihtimalle CIA ajanları ile görüşme yapılmıştır, onlar götürmüştür. Zaten bile bile gitti. Giderken kıymetli bir mal mı bırakır? Hepsini devretmiştir. Zaten giderken ya satmıştır ya bir şey yapmıştır öyle gitmiştir. Böyle adamlar için evine el koymuşsun, bankadaki üç beş kuruş paraya el koymuşsun lafı mı olur? Adamın zaten her tarafı altın. Altın Rıza demek lazım ona. Adamın zaten her tarafı altın. Kendi ağırlığını yüz katı altın var adamda. Sen onun malına el koysan ona sinek ısırması gibi gelir. Senin yapacağın mücadele bu mu? Aslında çok zor durumda olduklarını gösteriyor.
Başbakan; Rıza bu yanlış yoldan dönsün diyor. Bu yalandır, öyle bir şey yok demiyor. Bu şahitlikten vazgeçsin. Yalancıysa yalancı de. Ona öğüt verme. Yalancıya öğüt mü verilir? Alçak de, yalancı de iftiracı de. Bu yanlış yoldan dönsün diyor. Yani aleyhimizde şahitlik yapmasın, Türkiye’ye de zarar vermesin. Niye Türkiye’ye zarar verilmiş olsun ki? Hükümete zarar verilmiş olur. Her şeyde kendilerini Türkiye gibi gösteriyorlar. Hükümet demek Türkiye demekmiş gibi. Kardeşim bir hükümet gider, başka bir hükümet gelir. Sizden başka dünyada insan yok mu yani? Sürekli meseleyi milli mesele gibi gösteriyorlar. Evet, öyle niyetli olanlar da olabilir. Amerika’nın bazı yetkililerinin hedefinde Türkiye’ de olabilir. Ama sen bunları söyleyerek bunu değiştiremezsin.
Türkiye’de Artık Adalete Güven Kalmadı
Bir takım yalan dolan işlerin hırsızlıkların olduğu biliniyor zaten ama bu olay doğru mu değil mi, onu bilemeyiz. Yani belgelerin asılları savcılığa teslim edilsin diyorlar. Şimdi şu ülkede savcılığa kaç kişi güveniyor artık? Bu bakanlarla ilgili daha evvel bu iddialar ortaya geldiğinde bununla ilgili belgelerin hepsinin imha edilmesine mahkeme karar almadı mı? Böyle birşey olabilir mi? Devletin kozmik odası, arşivleri var. Oralarda bunlar saklanır. Kimin dosyası imha edilmiş? Kimin dosyası imha edilmiş? Sizin 20 sene evvel bir meseleniz varsa,20 sene sonra gidin bulursunuz. Neden benim dosya imha olmuyor da, seninkiler imha oluyor? Mesela neden benim aleyhinde bir şey varsa imha etmiyorsun da, kendininkini imha ediyorsun? Böyle mahkeme mi olur? Şimdi bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu nasıl savcılığa teslim etsin belgelerin asıllarını? Ya mahkeme olarak bu belgeler sahtedir, imha edilecektir diye karar alırsanız. Ne yapacak o zaman? Daha nereye başvuracak? Ancak fotokopilerini verecektir herhâlde. Aslını vermeyecektir. Çünkü Türkiye’de adalete güven kalmadı. Herkes biliyor ki o hâkime bir yerden telefon gelecek, bir kere evvela o hâkim ayarlanacak. Hangi hâkime düşecekse o dava, evvelden ayarlayacak. Savcısı da hakimi de öncesinde mutlaka ayarlayacak ve ona da bir telefon gelecek. Bunu herkes Allah bir gibi biliyor. Öyle değil mi? Hepiniz bunu bilmiyor musunuz? Yani o hâkime telefon gelmeyecek mi? Yani gelmez diye inanan var mı içinizde? Yani Türkiye bu. Artık adalete kim güveniyor ki?
Türkiye Çok Önemli Olaylara Gebe
Sonuç olarak şunu diyebiliriz; bu iş büyüyecek. Öyle görünüyor, çok büyüyecek. Türkiye çok önemli olaylara gebe. 2018 zaten çok krizle geçecek. İş yapacak olanlar çok dikkatli yapsınlar. Paralarını işe bağlayacak olanlar dikkatli olsunlar. Kriz geliyor gibi görünüyor. Ekonomist değilim ama ekonomistlerin dediğini söylüyorum. Kriz geliyor gibi görünüyor. Hele bu olaylarda patlarsa kriz zaten alır başını gider. Şuan dolar 4 liraya yaklaştı, belki de 6 lira olur. Olur olmaz onu Allaha bilir ama kriz bekliyor kapıda.
Her Türlü Haksızlığa Harama Karşı Susuyorlar. Bunun Bir Bedeli Var, Şimdi Bedel Ödeme Zamanı Geldi
Hatırlarsanız ben bir şey demiştim. Bu millet her şeye susuyor. Hükümet Irak işgalinde Amerika ile beraber oldu. İki milyon insan öldürüldü, hükümet buna yardım etti ve bu millet de destekledi. Bu millet suçludur. Bunun bedelini ödeyecek.
Suriye’yi bu hâle getiren biziz. Bizim tahriklerimiz. Bizim saçma sapan projelerimiz, kibirli düşüncelerimiz. Yaparız ederiz, orda Cuma namazı kalacağız gibi. O halleriniz Suriye’yi bu hale getirdi. 1 milyon insan öldü. Bunlar tavuk değil 2 milyon orda, 1 milyon burada. 10 milyon insan da peren peren, darma dağın oldu ve gitti. Suriye yerle bir oldu. Bunların bedeli var.
Bu millet Rus uçağı düşürüldüğü zaman alkışladı, yanlış demedi. Cemaatler, hocalar, halk yanlış yaptınız demedi.
İdareciler Laikliği Tavsiye Etti Bu Millet Sustu
Çözüm süreci bitirildi, sürekli kan kan kan, savaş savaş savaş denip duruyor. Hiç mesele çözülmeye çalışılmıyor. Her gün bir sürü insan ölüyor. Bir kısmı sivil, bir kısmı asker - polis, bir kısmı belki dağdaki PKK’cı. Ama sonuçta çözmek lazım bu meseleyi. Sürekli kan, sürekli savaş, sonuna kadar savaş deniyor. Millet, böyle olmaz bir çözüm lazım demiyor. Millet her şeye susuyor.
Laikliği tavsiye ediyor millet susuyor. Atatürkçü oldu millet susuyor. Susmuyor mu?
Coca cola fabrikasının açılışını yapıyor, millet susuyor.
15 Temmuz bahanesi ile bütün cemaatlerin faaliyetleri engelleniyor, olağanüstü hal bahanesiyle sürekli engellemeler yapılıyor, millet susuyor. Bu millete ceza lazım.
Bu millet ne zaman konuşacak? 2 şey olunca;
1-Terör artınca, Allah göstermesin.
2- Ekonomi bozulunca.
Bu millet başka türlü anlamayacak. Her türlü haksızlığa harama karşı susuyorlar. Bunun bir bedeli var. Şimdi bedel ödeme zamanı geldi. Ben size bunu söylemiştim değil mi? Terör artar, ekonomi krize girer. Millet ancak o zaman konuşmaya başlar. Cebine dokunmadıkça bu millet konuşmuyor.
Müslümanların imanı bozuluyor, laiklik tavsiye ediliyor, Atatürkçülük yapılıyor. Millet susuyor. Bunun bir bedeli var. Keşke cezamız Amerika’nın eliyle olmasaydı. Ama öyle olacak gibi gözüküyor.
Hükümetin Amerika ile arasını bozmasında haklı sebepler yok mu? Var. Amerika Türkiye’yi bölmek istiyor, bu bir gerçek. Hükümet burada haklı. Darbenin arkasında Amerika var mı yok mu bilemeyiz. O bizim işimiz değil. Varsa hükümet haklıdır o zaman. Kendince haklıdır. Ama haksızlıkları var. Günahlar birikti. Irak’ ın bedelini ödeyeceğiz. Suriye’nin bedelini ödeyeceğiz. Türkiye’de akan kanların bedeli ödenecek. Yapılan haksızlıkların, zulümlerin, İslami faaliyetlerin engellenmesinin, laikliğin tavsiye edilmesinin, Coca cola fabrikasının açılmasının bedelleri ödenecek.
Allah bazı şeylere mühlet tanır, bazı şeylere tanımaz. Neye mühlet tanır? Basit olaylara mühlet tanır, hemen ceza vermez. Ama dininin bozulmasına Allah uzun süre mühlet tanımaz.
Laikliği tavsiye ettiniz, Atatürkçü oldunuz, dini bozuyorsunuz, imanlara zarar veriyorsunuz. Allah’a bunun hesabını vereceksiniz. Allah’ın tokadını yiyeceksiniz.
Allah’tan niyazım odur ki; suçlulara ceza verilirken Allah, masumlara da ceza vermesin.
Ve yine Allah’tan niyazım o ki; suçlular cezalandırılırken ve güçlerini kaybederken, onları destekleyen o derin güçler de, güçlerini kaybetsin.
Yoksa bir şey değişmez. Yeni gelecek hükümeti de baskı altına alırlar, ona da istediklerini yaptırırlar. Baskıcı bir sistem kurdular. Memlekette artık olağanüstü hal normalleşti. Adalet diye bir şey kalmadı. Talimat ile hüküm veriliyor mahkemelerde. Bu durum devam etmemeli. Eğer hükümetin arkasında bir takım maksatlar için sevdikleri için değil, işlerine geldiği için destekleyen derin güçler, bir takımı dinsiz komite, bunların da gücünü Allaha silip süpürsün. Yoksa hükümete zarar gelir hükümet düşürülür. Bunlar düşmezse güçlerini kaybetmezse çok daha beter bir düzen kurulabilir. Çok daha beteri olabilir. Allah’tan niyazım budur.
Eğer bir takım hırsızlıklar, haksızlıklar varsa ve Allah artık anlattığım sebeplerden ötürü ceza vermek istiyorsa, tevbe etmeyeceklerse, hakka dönmeyeceklerse Allah da ceza vermek istiyorsa, Allah’tan niyazım onlara ceza verirken arkasındaki derin güçlere de ceza versin. Onların da gücünü yok etsin. En mühim mesele bu. Yoksa 3 - 5 siyasi lider götürülür yerine başkaları getirilir. Ama derin devlet aynı güce sahip aynı anlayışa sahip onlar yine baskıyı kurarken hükümet üzerinde ve hiçbir şey değişmemiş olur. Yine gelecek olanlar daha beş beter olabilir. Kurulacak olan sistem ya da hükümet bundan beş beter olabilir.
Herkes her şeye hazır olmalı. Türkiye o sürece girdi. Ekonomik krize de, daha kötü olaylara da…