MHP’li Kayaalp’in beraat gerekçesi: Çocuk cinsel eylem anında güldü, rızası var

Diyarbakır’da, çocuk istismarı suçlamasıyla görevden alınan MHP İl Başkanı Cihan Kayaalp’in beraat gerekçesi açıklandı. Mağdur ifadelerini çelişkili bulan mahkeme heyeti, “İstismar olsa bile çocuğun rızası var” dedi Görevden alındıktan hemen sonra ‘çocuğa istismar‘ suçlamasından tutuklanan MHP Diyarbakır İl Başkanı Cihan Kayaalp’ın beraat gerekçesi belli oldu. Kayaalp, 16 yaşındaki bir çocuğu istismar ettiği iddiasının ortaya çıkmasıyla … MHP’li Kayaalp’in beraat gerekçesi: Çocuk cinsel eylem anında güldü, rızası var Devamı »

Eklenme Tarihi: 08 Ara 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 08 Ara 2022
MHP’li Kayaalp’in beraat gerekçesi: Çocuk cinsel eylem anında güldü, rızası var

Diyarbakır’da, çocuk istismarı suçlamasıyla görevden alınan MHP İl Başkanı Cihan Kayaalp’in beraat gerekçesi açıklandı. Mağdur ifadelerini çelişkili bulan mahkeme heyeti, “İstismar olsa bile çocuğun rızası var” dedi

Görevden alındıktan hemen sonra ‘çocuğa istismar‘ suçlamasından tutuklanan MHP Diyarbakır İl Başkanı Cihan Kayaalp’ın beraat gerekçesi belli oldu.

Kayaalp, 16 yaşındaki bir çocuğu istismar ettiği iddiasının ortaya çıkmasıyla MHP genel merkez kararıyla görevden alınmıştı. Karardan sonra apar topar gözaltına alınan Kayaalp, ‘çocukların cinsel istismarı’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘cinsel taciz’ suçlarından yargılanıyordu.

Kayaalp, önceki ay görülen duruşmada ‘yeterli delil olmadığı’ gerekçesiyle beraat kararıyla birlikte tahliye edilmişti.

‘ORGAZM AMACI GÜTMEDİ’

Mezopotamya Ajansı’ndan Azad Altay’ın haberine göre; 45 sayfadan oluşan gerekçeli kararda, mağdur çocuk E.A.’nın beyanları, Kayaalp’ın savunmaları ve tanık ifadelerine yer verildi.

Gerekçeler şöyle sıralandı: “Sanığın dışarıda başkalarının da olduğunu bilmesine rağmen odanın kapısını kilitlemeden ve ayrıca mağdura, tanıştıkları günü de kapsayacak şekilde isnat edilen cinsel eylemleri gerçekleştirme riskini göze alması; defalarca kez gerçekleşen ve bir saatlik sürelere ulaşan cinsel eylemler sırasında orgazm amacı gütmemesi ve bunu sağlamaya yönelik herhangi bir talebini mağdura iletmemesi; eylemlerin gerçekleştiği iddia edilen zaman diliminin birkaç aylık sürece yayılması sebebiyle daha az risk barındıracak şekilde başka bir mekan/yerde eylemi gerçekleştirme imkanı mevcutken bu hususta herhangi bir girişiminin olmaması ve buna yönelik olarak mağdura herhangi bir talepte bulunmaması.”

Kararın hukuka uygunluk nedeni olarak ‘rıza’ halinin mevcut olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirme bölümünde şunlar kaydedildi: “Yukarıda da açıklandığı üzere suç mağdurunun, üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı faile ceza verilemeyeceği hususu hukuk sistemimiz tarafından benimsenmiştir.”

‘İNANDIRICI DELİL BULUNMADI’

İlgili bölümün devamında, mağdur çocuğun adli görüşme adasındaki beyanlarına dikkat çekildi. Çocuğun cinsel eylem sırasında ‘güldüğü’ söylemi hatırlatılarak şunlar dendi: “Rızasına aykırı olarak kendisine cinsel istismara konu eylemler gerçekleştirilen kişinin eylemin gerçekleştiği sırada eylemde bulunan kişiye birlikte kahkaha atması, razı olmaması halinde herhangi bir kötülüğe maruz kalacağı yönünde delil ve emare bulunmaması ve bu yönde bir kaygısı da olmamasına rağmen eylemi gerçekleştirene rızası varmış gibi kendisini göstermesi ve eylemler sırasında beğenilme isteğini açıkça ortaya koyar sözler sarfetmesinin olağan yaşam koşulları altında rızasına aykırı şekilde cinsel eylemlere maruz kalan bir mağdurdan beklenilebilecek bir davranış şekli olmadığı, bu haliyle sanığa isnat edilen ve mağdura karşı gerçekleştirildiği iddia edilen eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin kabulünde dahi somut olayda sanık tarafından cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak eylemde bulunulduğuna, bu suretle sanığın üzerine atılı suçların kanuni unsurlarının oluştuğuna ve atılı suçlardan cezalandırılmasına karar verilmesine yeter nitelik ve derecede her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı yönünde hukuki ve vicdani kanaate varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”