Yıldıray Oğur Yazdı….
Herşey 27 Mart 2023 günü CİMER’e Bağcılar’dan gönderilen, ismi açıklanmayan bir kişinin ihbarıyla başladı:
“Eski pkk hükümlüsü ve şu anki iyi parti üyesi reyap hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru fırat sarı ve ilker gönen ssk yı dolandırmaktadır.Reyap hastanesi beylikdüzü medilife hastanesi bağcılar şafak hasnesi doğa hastanesi medicine bağcılar hastanesi eski olarak ethica hastanesi duygu hastanesi ve birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten birsürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü bu şahıslar 1. Basamak olan hastayı epikrizlerde hep 3. Basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca tl para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular bu satılan bebekler fırat sarı ve ilker gönenin yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız bu ölen bebekler sizinde bebeğiniz olabilir aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur.’’
İhbarın hızlı bir şekilde dikkate alındığı görülüyor. İhbardan bir ay sonra 5 Mayıs 2023’de İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek konuyla ilgili soruşturma açılmasını istedi.
İddianameden soruşturmanın hızlı ilerlemesinde etkili olduğu anlaşılan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Özel Hastanelerin denetiminden sorumlu birimin yetkilisi Doktor Malik Türkay Esin, 22 Mayıs 2023 günü Emniyet’e bilgi sahibi kişi olarak ifade verdi.
İfadeden Yenidoğan Çetesi’ni İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün CİMER’deki ihabrdan iki ay önce tespit ettiği anlaşılıyor:
“Ben halen İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünde özel hastanelerin denetiminden sorumlu birimin yetkilisiyim. 2023 yılının Ocak ayında yapmış olduğumuz hastane denetimleri esnasında bazı özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde doldurulması gereken defterlerin doldurulmadığını gördüm. Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık. Hatırladığım kadarıyla bu hastanele Zeytinburnunda bulunan Özel Santa Plus Hastanesi, Bayrampaşada bulunan Özel Baypark Hastanesi vardı. Ayrıca yine bu durumda olan başka hastanelerde vardı. Ancak şuanda isimlerini hatırlayamamakla birlikte evraklarını daha sonra size teslim edebilirim. Ben daha önceki tarihlerde 112 Acil Sağlık Başhekimliği yaptım. Burada görev yaparken kulağımıza 112 çalışanlarının para karşılığında hastaları sürekli aynı hastanelere yönlendirdiği duyumlarını alıyorduk. Özel hastanelerde görmüş olduğumuz durumlar ve kulağımıza gelen duyumlar üzerine denetimleri sıklaştırdık. Yapmış olduğumuz denetimlerde yoğun bakımdaki bebeklere ait tedavi dosyalarının günlük olarak doldurulmadığını, bazı tedavi şekillerinin bebeğin durumu ile uyumlu olmadığını tespit ettik. Bu konudaki tutanaklarımızın bir kısmını istenildiği takdirde ibraz edebiliriz. Ayrıca yaptığımız denetimler sırasında Özel Reyap Hastanesinde çalışan Fırat SARI isimli doktor ile Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalıştığı söylenen yenidoğan doktoru İlker GÖNEN’in birlikte özel hastane yönetimlerini ziyaret ederek sizin yenidoğan ünitenizdeki gelirinizi artırabiliriz, bu sayede SGK’dan yüksek ücret tahsil edebilirsiniz diyerek yenidoğan yoğun bakımlarını devraldıklarını ve buraların sürekli dolu kalmasını sağlayarak üst sınırdan SGK’dan ücret tahsil ettiklerini duyduk. Ayrıca anlaşma sağladıkları özel hastanelerin yoğun bakımlarına irtibat amacıyla bir sağlık personeli koydukları ve bu kişilerin yatak boşaldıkça 112’de anlaşmalı oldukları kişileri arayarak yoğun bakıma yeni hasta getirilmesini sağladıklarını ve bunun karşılığında da 112’de çalışan bu kişilere aylık hak ediş adı altında belli ödemeler yaptıklarını öğrendik. Burada yapılan işlemde bebekler yeni doğduğunda kısa süreli yada uzun süreli yoğun bakım ihtiyacı duymaktadır. Bebeğin doğduğu hastanede yoğun bakım yeterli sayıda yok ise başka bir hastanede yer bulmak üzere doktor 112 nakil birimini arar. Bebeğin durumunu bildirerek uygun bir yoğun bakım bulunmasını ister. Nakil birimindeki 112 görevlisi de ekranlarında kamu hastanelerinde boş yatak olup olmadıklarına bakar eğer yok ise özel hastaneler ile kurumun resmi ve kayıt altına alınan telefonundan arayarak boş yatak bulmaya çalışır. Ancak kulağımıza gelen duyumlarda 112 nakil birimi çalışanlarından bazılarının resmi kanaldan yapmaları gereken bu görüşmeyi kendi özel telefonları ile yaparak istedikleri hastaneye yönlendirerek çıkar sağladıkları ve yapmış oldukları usulsüzlüğü gizlemeye çalıştıklarını öğrendik. Bu duyumlardan sonra bu duyumlarla aynı nitelikte olan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinin 27.03.2023 tarih ve 2302695203 başvuru numaralı isimsiz ihbar İl Sağlık Müdürlüğüne geldi. Bizde bu durumu emniyete bildirme ihtiyacı hissettik.”
Bu ifadeyi okuyunca insanın aklına aynı şüphe düşüyor.
Acaba bu tespitlere rağmen neden İl Sağlık Müdürlüğü Ocak ayında düğmeye basmadı?
Ve yine acaba CİMER’e ihbarı yapanlar ile İl Sağlık Müdürlüğü’ndeki tespitleri yapanlar aynı kişiler miydi?
İddianameye göre savcılığın talimatıyla Haziran 2023’den itibaren başta doktor Fırat Sarı olmak üzere Yenidoğan Çetesi’nin mensupları hakkında telefon dinleme kararları çıkarıldı.
Savcı şebekenin korkunç suçunu şöyle tarif etmiş:
“Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat SARI ve çalışanı olarak görülen Dr. İlker GÖNEN İstanbul ili içerisinde birçok özel hastanenin yeni doğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaşmış oldukları bu hastanelerin yeni doğan birimlerine yerleştirerek, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü olan Gıyasettin Mert ÖZDEMİR, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi ALPEREN, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar YÜKSEL ve o dönemde yine Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas KILIÇ aracılığıyla devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip kendi anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın alması ve alınan bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağlayıp SGK’dan yüksek miktarda ödeme alınmasını neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları aynı zaman da uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri değerlendirilmektedir.”
Yani ortada sadece bir grup yoldan çıkmış doktor ve hemşire yok. Özel hastaneler doğrudan gelirlerini artırmak için yenidoğan servislerini Fırat Sarı ve çetesine vermişler ve bu suça ortak olmuşlar.
İddianamede 19 hastanenin ve hastanelerin bağlı olduğu şirketin adı geçiyor.
Fakat işte tam da sorun burada başlıyor.
Soruşturma hızlı bir şekilde başlıyor ama çete üyelerinin telefonları dinlenirken suçlar işlenmeye yani bebekler ölmeye devam ediyor.
Bunu nereden anlıyoruz?
İddianamede maktul olarak geçen 10 bebeğin doğum tarihlerinden.
Bebeklerin biri hariç tamamı soruşturmanın başlamasından sonra, çete üyelerinin telefonları dinlenirken doğmuş, soruşturma sürerken de ölmüş.
Havanur (15 Ağustos 2023)
Michelle Nwando Opara (8 Mart 2023)
Öykü (28 Kasım 2023)
Ayaz (26 Kasım 2023)
Kaya (13 Kasım 2023)
Mive Serdarova (30 Ağustos 2023)
Melek (21 Haziran 2023)
Kerem (14 Ağustos 2023)
Roua Kadan ( 5 Temmuz 2023)
Maktul bebeklerden üçünün yabancı olduğu anlaşılıyor.
(Biri Afrikalı (ülkesi yazılmamış), biri Suriyeli, biri de Orta Asya ülkelerinden birinden (yine ülke ismi yok)
10 maktul bebeğin en büyüğüne yani altı aylık Michelle Nwando Opara’nın trajik hikayesine bakalım.
İstanbul’da yaşayan Afrikalı bir ailenin kızı olarak 8 Ağustos 2023’de Esenyurt’ta bir tıp merkezinde doğmuş Michelle Nwando.
Altı aylıkken 14 Ocak 2024 günü sabah erkenden 32 yaşındaki babası Benedict Nnayereugo, öksürük ve soğuk algınlığı şikayeti ile Beylikdüzü Medilife Hastanesi’ne götürmüş.
Doktor bir akciğer enfeksiyonu olan RSV teşhisi koymuş ve hastaneye yatırmış.
İkinci gün yenidoğan yoğun bakım ünitesine alınmış.
3. günün sonunda bebeğin çete üyesi olan doktoru “Burası 1 aylık bebekler için bir yer, sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür, ona yeni bir hastane bulun” demiş.
Çaresiz aile İstanbul’da yetişkin bebekler için yoğun bakım ünitesi olan bir hastane aramış ama bulamamış.
Hastanenin yoğun bakımdan sorumlu olan doktoru devreye girmiş ve onlara “Beylikdüzü Birinci Hastanesi’nde yer olduğunu buraya geçebileceklerini” söylemiş.
Aynı doktor Birinci Hastanesi’nin günlük ücretinin 7000 TL olduğunu, bebeğin 2 hafta tedavi olması sonucunda sağlığına kavuşacağını da söylemiş, tabii çaresiz aile bunu kabul etmiş.
Bebek Beylikdüzü Birinci Hastanesi’ne ambulansla sevk edilmiş.
Baba hemen girişte beş günlük yatış ücreti olan 35.000 TL’yi peşin ödemiş.
Ama altı aylık bebek yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bir küveze konmuş.
Babadan biberon, şampuan, bebek bezi ve bazı ilaçları alması da istenmiş.
Sonra bir kadın hemşire gelmiş, hastanede beklememeleri gerektiğini, ertesi gün 14.00’da gelebileceklerini söylemiş. Aile de altı aylık bebeklerini yenidoğan küvezinde bırakıp eve gitmiş.
Sabah hastaneden aranmışlar. bebeğin durumunun kötü olduğu hastaneye gelmeleri gerektiğini söylenmiş.
Hastaneye gittiklerinde altı aylık bebeklerinin sabah 06.00’da öldüğü haberi verilmiş.
Altı aylık Michelle Opara bebeğin başına ne geldiğini o sırada telefonları dinlenen çete üyelerinin telefon konuşmalarından okuyalım şimdi de.
Bebeğin sevkinin yapıldığı Medlife Hastanesi’ndeki çete mensubu hemşire ile sevk edildiği Birinci Hastanesi’ndeki çete mensubu hemşire bebeğin ölümünün ardından konuşuyor.
Konuşmalarda geçen arrest, ani kalp durması demek.
Epikriz ise bir hastanın hastaneden çıkarken verilem ve hastalığın seyrinin ve yapılanların anlatıldığı rapora verilen adı.
(İddianamedeki yazım hatalarıyla)
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : Bu dün gelen hastayla alakalı bir şey soracaktım bu çocuğun arrest geçirdiğini hoca biliyor muydu fırat hoca?
FATMA KARUÇ : fırat hocayla ben konuştum bebek kötü dedim biz müdahale ettik dedim hatta çocuğa entübe ettik çocuğu diye hatta bebeğin odasında konuştum bence o hatırlamıyor ne konuştuğunu ve şey epikrizde de yazıyordu zaten …
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : evet evet epikrizde yazıyor
FATMA KARUÇ : yazıyor yani
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : yani epikrizde yazan şeyi hoca nasıl bilmiyor onu anlamadım ben de
FATMA KARUÇ : yenidoğan yoğunbakımda duracak bir çocuk değildi ki
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : yok bende de ben de başladım da
FATMA KARUÇ : sen yenidoğana mı aldın onu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : hı
FATMA KARUÇ : yav yenidoğana alınacak çocuk muydu oraya niye aldın
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : öyle oldu arrest geçirdi zaten öldü
FATMA KARUÇ : ex olmuş duydum evet
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : ailesi de çok iyi daha söyleyemedim ailesine hala durumu kötü dedim babası kafayı oynatacak inanamıyor hala şey de yapamıyorum baya sıkıntı oldu bu arrest geçirdiğini biliyor mu peki aile FATMA KARUÇ : aileye kötüleşti dedik solunum cihazına bağladık dedik söylendi onların hepsini
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : kötü dedi ama arrest felan söylemedi
FATMA KARUÇ : Arrest dediğim gibi arrest öyle arrest olmadı zaten hemen böyle
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : epikrizine bile ben bakmadım
FATMA KARUÇ : niye bakmadınız epikriz yazmışız vermişiz bir bakın ama şey değil şimdi ben bu çocuğun yeni doğan yoğun bakımda yeri yoktu erişkin de olsaydı belki daha daha şey olurdu ben çünkü yenidoğan yoğunbakımda nasıl bakacaksın sen küveze mi aldın o çocuğu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : küveze aldım
FATMA KARUÇ : nasıl sığdırdın küveze ben buraya yatak çektirdim
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : bizim geniş … vardı da müdahale etmek için baya problem
FATMA KARUÇ : yani ben buraya şey aldım bir dakika yani hayır onu işte oraya almak hata yenidoğanlık bir şeyi yoktu o çocuk pediyatrik yoğun bakıma yada erişkin yoğunbakıma alınması gerekiyordu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : söyledim de işte her dediğimizi dinletemiyoruz bazen maalesef neyse tamam ben seni şey yapmayım işinden alıkoymayım
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : şimdi biz şöyle kapatacağız olayı fatma haberin olsun senin de
FATMA KARUÇ : ne diye
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : sizin orada arrest geçirdiğini söylemeyeceğiz tamam mı şimdi çünkü biz onu başta söylemedik ben bilmiyordum zaten
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : aldık bebek kötüydü burada arrest geçirdi yapacak bir şey yok
FATMA KARUÇ : geçmiş hastalarınkine ben giremiyorum ya hayır şey değil bizim burada da böyle üzüldük yani o çocuğa ama onun hata o çocuk yenidoğan değildi yenidoğanda gitmeyecekti o çocuk … kabul etmişti önceleri hasta da ailede para konusunda sıkıştığı için göndermedi ailenin sıkıntısı bu aile götürmedi para problem diye
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : aynen
FATMA KARUÇ : yani aile de götürmedi
***
FATMA KARUÇ : sen niye söylüyorsun söylesin konuşsun doktorun yok mu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : yok bizde
FATMA KARUÇ : senin doktorun yok mu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : yok yok bizim yok
FATMA KARUÇ : aa ciddi misin
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : hı
FATMA KARUÇ : hı neyse allah kolaylık versin sana
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : neyse tamam ben şu aileyle felan konuşim kolay gelsin sana da
FATMA KARUÇ : görüşürüz sağ olasın”
Çok vahim konuşmalar bunlar.
Altı aylık bir bebek, kalbinin durduğu bilgisi bile iletilmeden sevk ediliyor. Sevk edildiği hastanede doktor yok, hemşire sevk kağıdına bile bakmıyor, altı aylık bebeği yeni doğan yoğun bakım küvezine koyuyor. Ve bebek ölüyor.
Devamında çete üyeleri panik halde birbirleriyle konuşuyorlar. Berbat bir üslup ve cehaletle.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : Kanka çok kötü bişey oldu a. k..m
HASAN BASRİ GÖK: noldu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : Dün Medlife’dan aldığım çocuk var ya ölmüş kanka
HASAN BASRİ GÖK : nasıl yani
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : kanka ölmüş ölü teslim ettiler çocuğu abi böyle bişey olamaz çocuk zenci diye farketmemişler çocuk ölmüş geldim kanka baktım çocuk ölü kanka
HASAN BASRİ GÖK : a. s..m ahh ahh
HASAN BASRİ GÖK : doğukan şu esmeronu bırak kanka artık
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : oğlum çok düşük dozdan verdim a. k..m
HASAN BASRİ GÖK : kanka senin alandakiler esmeronu kanka kullanamıyo bak başına bela olucak bu esmeron bırak şu esmeronu
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : aha bu başıma bela oldu zaten y.. yedim çocuk bide a.. koyum altı buçuk kilo napcaz öldü çocuğu yoğun bakıma almakta yasak başından sona y… yedim
HASAN BASRİ GÖK : ne göstericen ki endikasyon onu da anlamadım
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI : bi çocuk zenci tamam mı çocuk zenci diye yav nasıl anlamazsın be a.. k… çocuğu ya yav dudaklarına bi baksana abi”
Aile şikayetçi olmuş.
İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri hastanede arama yapmış, bazı belgelere el koymuş.
Ama iddianameden anlaşılan öncesinde çete gerekli tedbirleri almış.
İddianameye göre teftişe gelen doktorlardan biri, arkadaşı olan çete üyesi hemşireyi haklarında gizli bir soruşturma yürütüldüğü konusunda illegal olarak bilgilendirmişti.
27 Nisan 2024’e kadar çete üyelerinden hiçbiri tutuklanmadı.
Bu iki hastane ise geçen hafta sonu kapandı.
Michelle Nwando .etenin CİMER’e şikayet edilmesinden 10 ay sonra, dinlemelerin başlamasından 8 ay sonra hayatını kaybetti.
Eğer zamanında soruşturma yapılsa, hastaneler kapatılsa Michelle Nwando ve diğer bebekler belki de yaşayabilirdi.
Peki bütün bu gecikmenin sebebi neydi?
İşte bu soruşturmada esas cevabının aranması gereken soru bu?