Dünya Sağlık Örgütü tarafından 21. yüzyılın en önemli sağlık sorunu olarak kabul edilen, ileri derecede şişmanlığın tedavisinde cerrahi yöntemlerin en etkili müdahale yöntemi olduğu belirtiliyor. Ancak, ameliyat sonrası yaşam tarzı değişikliği şart. Zira yaşam tarzı değiştirilmediğinde ameliyat olmak başarılı sonuç vermiyor. Şişli Florence Nightingale Hastanesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cemalettin Camcı, mide küçültme ameliyatlarının Sağlık Bakanlığı tarafından ‘aşırı Kilolu’ teşhisi konulmuş hastalara uygulandığını söylüyor. Prof. Camcı, “Ameliyat, vücut kitle endeksi 40 ve üzeri olanlara uygulanıyor.” diyor.
Mide kelepçesi, tüp mide ameliyatı, mide içi balon yerleştirilmesi, R-Y Gastrik baypas, mini Gastrik baypas olmak üzere 5 çeşit operasyon yaptıklarını kaydeden Prof. Camcı, en etkilisi ve yoğun yapılanın tüp mide ameliyatı olduğunu söylüyor. Diğer ameliyatlara göre uygulanması daha basit olan bu ameliyatla hastanın fazla kilosunun yüzde 70’ine kadar kaybı sağlanıyor. Tüp mide ameliyatının son 2 yılda artmaya başladığını aktaran Cemalettin Camcı, haftada en az 7 ameliyat yaptıklarını, hatta bazen sadece bir günde 6 hastayı ameliyat ettiğini aktarıyor.
AMELİYAT SONRASI ‘HER ŞEYİ YİYEBİLİRİM’ LÜKSÜNÜZ YOK
Prof. Camcı, şu bilgileri veriyor: “Mide küçültme ameliyatlarının da kendine göre dezavantajları var. Ameliyatla mide küçülse bile zamanla büyüyebiliyor. Bu büyüme bazen pozitif bazen negatif algılanabiliyor. Bizim istediğimiz özellikle hastanın ameliyattan sonraki 6 ile 12 ay arasında çok yoğun yemek yemeyip, mideyi genişletmemesi. O nedenle mutlaka bu programı almayı düşünenler diyetisyen kontrolünde devam etmeli. Mide ameliyatından sonra tamamen yiyebilirim ya da doktora gitmeyeceğim deme lüksümüz yok ne yazık ki.”
Camcı, Amerika’da daha çok uygulanan metabolik cerrahi ameliyatlarının ameliyat sonrası sorunlara açık bir cerrahi olduğundan Türkiye’de pek yapılmadığını aktarıyor. Prof. Camcı bazı operasyonların risklerini de şöyle anlatıyor: “Mideyi tamamen alma işlemi, tip 2 diyabet (şeker) hastalarına uygulanıyor. Bu ameliyatla midenin büyük bir kısmını devre dışı bırakılıyor. Dolaysıyla mideden hiçbir beklentisi olmaksızın ince bağırsakların küçük bir kısmı kullanılıyor. Bu yöntemin uzun dönemde çok ciddi kilo kayıpları olursa, bunun geri dönüşü mümkün değil.”
AMELİYAT SONRASI PSİKOLOJİK DESTEK ALIN
Mideye kelepçe takmada, bir yabancı cismin varlığı ve zamanla buna bağlı komplikasyonların oluşmasının dezavantaj olduğunu vurgulayan Medical Park Göztepe Hastanesi’nden Genel Cerrah Yrd. Doç. Dr. Babek Tabandeh, “Tüp midenin geri dönüşümünün olmaması da dezavantajlı bir durum.” diyor. Tabandeh, “Ameliyattan sonra belli kuralların çiğnenmesi, kontrollerin aksatılması ve beslenmeye dikkat edilmemesi gibi durumlarda beslenme yetersizliği ve doku yıkımı kontrolsüz olarak gerçekleşebilir ve kansızlık, kas gücü kaybı, böbrek taşları, safra kesesi taşları, böbrek yetmezliği ve kemik erimesi gibi birçok sorun ortaya çıkabilir.” uyarısında bulunuyor. Ameliyat sonrası beslenme kurallarına uyulması ve gerektiğinde psikolojik destek almaktan kaçınılmamasını öneren uzman, son 10 yılda Obezite cerrahisi başvurusu ve uygulamalarının 5 kat arttığını belirtiyor.
AZ BESİNLE ÇOK FAYDALI BESLENİN
Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hayrettin Mutlu ise obezite ameliyatı olan kişilerin ameliyat tekniğine göre mutlaka bir uzman diyetisyen tarafından takip edilmesi gerektiğini kaydediyor. Mutlu, şunları öneriyor: “Tüp mide ameliyatında, mide kapasitesinin büyük bölümü azaldığı için bireyin çok az besin tüketimiyle çok fazla metabolik faydalı besinleri tüketmesi gerekir. Tüp mide ameliyatı sonrasında en önemli konu protein tüketimidir. Mide hacminin küçülmesi sonrası yetersiz protein alımına bağlı problemler görülebilir. Ortalama 80-100 gram protein ihtiva eden yiyecek tüketmek gerekir. Ayrıca ameliyat sonrası asitli içecek, katı ve sıvı yiyecekleri bir arada tüketilmemeli.”
En çok kilo verdiren gastrik baypas
Mide kelepçesi: Midenin yemek borusu ile birleşme yerinin hemen alt kısmına konan çepeçevre bir bant (kelepçe) ile yenilen gıdaların burayı erkenden germesi ve bu gerime bağlı olarak tokluk hissinin oluşması esasına dayanır. Bunun için uygulanan kelepçe sayesinde mide hacmi küçüldüğünden alınan katı gıda miktarı sınırlandırılır.
Tüp mide ameliyatı: Midenin uzunlamasına bir kısmı çıkarılarak mide tüp haline getirilir ve bu sayede kişinin az yemekle doygunluğunun oluşması sağlanır. Açlık hormonunun, tüp mide ameliyatından sonra salınımının azaldığı gözlenmiş. Tüp mide ameliyatları mide baypas cerrahisinden sonra tüm dünyada ikinci sıklıkta uygulanıyor. Tüp mide ameliyatından sonra beklenen kilo kaybı 2 yılda yüzde 60 kadar. Uzun dönem sonuçları henüz tam ortaya konulmamış.
R-Y gastrik baypas: Burada amaç hem midenin hacminin küçültülmesi hem de bağırsakların emilim yüzeyinin azaltılması esasına dayanıyor. Emilimin azaltılması esasına dayandığından vücut için dışarıdan alınması gereken maddelerin de emilimini engelleyeceği için zamanla buna bağlı olarak hastalık oluşabilir. Beklenen kilo kaybı 2 yılda yüzde 70 kadar.
Mini gastrik baypas: Burada da mide hacmi küçültülüp bağırsak emilim yüzeyi azaltılıyor. Safra ve pankreas salgısının mideye geri gelmesi, yaşanan en büyük sorun. Beklenen kilo kaybı fazla kiloların yüzde 50’si kadar.
Mide içine balon yerleştirilmesi: Midenin içine özel balon yerleştirilip içine 400-700 ml kadar serum verilerek midede hacim kaplaması ve kişinin midesini dolu hissetmesi esasına dayanıyor. Hastanın psikolojik davranış tedavisi alması ve diyetle desteklenmesi gerekiyor. Kilo kaybındaki etkinliği tartışmalı. Bu uygulamayla hastaların yüzde 33’ü fazla kilolarının önemli kısmından kurtulduğu söylüyor. Ancak 5 yıl gibi uzun vadede sadece hastaların yüzde 23’ü aşırı kilolarının yüzde 20’sinden kurtulabiliyor.