Mücahit Gültekin, ‘Algı Yönetimi ve Manipülasyon’ eserinde; kanmanın ve kandırmanın psikolojisinin nasıl işlediğini çeşitli örneklerle gözler önüne seriyor. Örnekler sağlık, eğitim, bilim, siyaset, sinema, ticaret ve İslâm tarihi gibi farklı alanlardan seçiyor ve kitapta; manipülatörlerin tekrara dayalı kandırma süreçlerini sekteye uğratmak için her daim eleştirel düşünmenin gerekli olduğunu hatırlatıyor. Gerçeğin peşinden sabırla yürüyerek yalanı, yalancıyı ve yalana maruz kalanı inceleyen yazar, algı yöneticilerinin operasyonlarına karşı direnememenin sebep olduğu sıkıntılardan kurtulmayı vaat ediyor.
Henry Kissinger’ın; “Bir şeyin gerçek olması pek o kadar önemli değildir, fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir” sözünü esas alıp; demokrasi denilerek diktatörlüklerin tahkim edildiği, barış denilerek savaşların çıkarıldığı, özgürlük denilerek tutsaklıkların ve bağımlılıkların var edildiği, sağlık denilerek hastalıkların üretildiği, eğitim denilerek cehaletin yaygınlaştırıldığı bir dünyayı özetliyor eser.
Kitlelerin zihni kıyasıya savaşların verildiği bir savaş meydanına dönüşmüş, gerçekle aramıza giren algı yönetmenlerinin ve manipülatörlerin; gördüklerimizi, duyduklarımızı ve hatta dokunduklarımızı nasıl yorumlayacağımızı belirlemek için profesyonel bir çaba gösterdiğini açıklıyor.
Gerçeği/hakikati tahrif etmeden görebilmenin imkansızlaştığı çağımızda, her birimizin algı yönetimi ve manipülasyon mağduru olması mümkün olduğunu ifade ediyor.
“Bu kitap yalanı, yalancıyı ve yalana maruz kalanı inceliyor. Algı yönetmenleri ve manipülatörlerin gerçeğin peşinden sabırla yürüyenleri sevmediği açıktır. Onlar kandırılmaya yatkın kişiliklerden hoşlanıyor; ama ondan daha çok kandırıldıklarının farkında olmayan kişileri seviyor.” diyor yazar.
Kitabın, algı yönetmenleri ve manipülatörlerin çıkardığı gürültüden yılmadan, gerçeği anlamaya dönük gösterilecek çabayı biraz olsun teşvik edebilirse amacına ulaşmış sayılabilceğini vurguluyor okurlarına…