Müebbet hapsi istenen Ali Bulaç'ın savunması: Ben hangi silahlı terör eylemine girdim, kime saldırdım?

Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarları ve yöneticilerine yönelik açılan 17'si tutuklu 31 sanıklı davada savcı mütalaasını açıkladı. Savcı mütalaasında müebbet hapsi istenen Ali Bulaç, 18 Eylül 2017'de çıktığı hakim karşısında kendisini "Ben hangi silahlı terör eylemine girdim, kime saldırdım?" ifadeleriyle savunmuştu.

Eklenme Tarihi: 07 Nis 2018
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Müebbet hapsi istenen Ali Bulaç'ın savunması: Ben hangi silahlı terör eylemine girdim, kime saldırdım?

Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarları ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 17'si tutuklu 31 sanık hakkında açılanda davada savcı mütalaasını açıkladı. Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'a "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.

FETÖ'nün medya yapılanması olmakla suçlanan ve Ali Bulaç'ın da aralarında bulunduğu isimler 18 Eylül 2017'de de hakim karşısına çıkmış ve Ali Bulaç o gün kendisini "Soruyorum, ben hangi silahlı terör eylemine girdim? Hangi silahlı çatışmaya girdim, kime saldırdım?" ifadeleri ile savunmuştu.

ALİ BULAÇ'IN SAVUNMASI

Hakim karşısındaki savunmasında 14 aydır tutuklu ve 66 yaşında olduğunu söyleyen Ali Bulaç, 50 yıldır yazı yazdığını ve sağlık sorunları olduğunu belirterek, "Bence Gülen hareketi cemaatken iyiydi. Güzel hizmetlere imza atıyordu. Zaman içinde kötüye dönüştü. FETÖ oldu. Onu övenler, destek verenler suç ortakları değil, iyi vasıflarına hizmetlerine teveccüh gösterdiler, destek verdiler. Bir keresinde Cumhurbaşkanı şöyle sitem etmişti; 'Ne istediniz de vermedik?' doğru her istediklerini alabiliyorlardı. Çünkü istedikleri iyi şeylerdi. Fakat cemaat Allah rızasına dönük hizmet yolunda dev adımlar atarken güç zehirlenmesine uğradı. Hormonal büyüme onlarda kibre yol açtı. Her istediğimizi yaparız, yaptırırız vehmine kapıldı" ifadelerini kullanmıştı.

Savcı mütalaasında müebbet hapsi istenen Ali Bulaç'ın hakim karşısına çıktığı 18 Eylül 2017'de yapmış olduğu savunmadan satır başları şu şekildeydi:

“İyi niyetle onlara bağlananlara 'Büyüğümüz bu hafta yine Hz. Peygamberi rüyasında görmüş' diye neredeyse haftalık rüya seansları uydurdular. Böylece sadık rüya haberini istismar ettiler."

“AK Parti'yi yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Genel üslubuma uygun ve gündemle ilgili tarihi, sosyolojik ve fikri değerini araştıran yazılar yazdım. Eleştirilerimi cemaat adına veya onlara paralel doğrultuda yapmadım. 2007 yılında verilen e-muhtırada Ak Parti'nin yanında durdum. 2008 yılında Ak Parti'nin kapatılmak istenmesine karşı çıktım. Sayın Erdoğan'ı hedef alan tek bir eleştiri yazım olmadı. Erdoğan'ın önerdiği Başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Ak Parti'nin doğru bulduğum politikalarını destekledim. Gezi olaylarının başlamasından 2-3 gün sonra hükümete karşın kalkışmaya dönüştüğünü, şiddet ve terörün bu işe bulaştığını yazdım. Meşru iktidarı ve Sayın Erdoğan'ı korudum. 11 Nisan 2016'da 'Darbecilik alçaklıktır' diye yazdım. Darbeye zemin hazırlayan kişi böyle bir yazı yazar mı?"

“Ne yasa dışı bir fiilim oldu ne FETÖ ne de başka yasadışı örgüte üye oldum. Benim FETÖ tarafından üyeliğe kabul edilmem mümkün değildir. Gazetedeki köşemde ve yeri geldiğince konuşmalarımda Milli Görüş çizgisi ve Rahmetli Erbakan'ı savundum. Bu yapı ile bu çizgi arasında doku uyuşmazlığı olduğu herkesin malumu. FETÖ'nün beni örgüt üyesi yapması darbe teşebbüsünde bana rol vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır. 50 yıl fikir ve yazı hayatımda her din, inanç, etnik grup, mezhep ve sosyal sınıftan insanların özgürce, ahlaki dürüstlük hak ve adaletle barış içinde bir arada yaşayabileceği idealini dile getirdim. Darbelere, askeri vesayete, ihtilallere, şiddete ve teröre, otoriter ve totaliter rejimlere karşı oldum. Yazılarımın tamamının hesabını vermeye hazırım. Tekrar ediyorum yazılarımda Recep Tayyip Erdoğan'ı, Ak Parti'yi veya bir başkasını yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Algı mühendisliği yapmadım. Darbe sempatisi duymadım. Varsa delil iddia makamı göstersin."

"Dışı hayli süslü cemaat vazosu, 15 Temmuz’da bir darbe ile yere düştü, paramparça oldu. İçinden yüz kızartıcı ayıplar, kusurlar, illet ve cürümler orta yere saçıldı."

"Soruyorum, ben hangi silahlı terör eylemine girdim? Hangi silahlı çatışmaya girdim, kime saldırdım?"

“Allah bize bir daha böyle bir musibet yaşatmasın. Darbeci katil örgütü lanetliyorum. Ben onlardan beriyim. Onlar da benden beri olsun.Kendime ve adalete güvenerek kaçmadım. 27 Temmuz 2016'da Vatan Emniyete teslim oldum. Hukuka güveniyorum."