Batı Yaka’da en son meydana gelen olaylar, yeniden başlayan feda eylemleri ve işgal güçleri tarafından tekrarlanan infazlar birçok uzman ve analistin bir yılı geride bırakan Kudüs intifadasıyla
ilgili görüşlerini yeniden gözden geçirmelerine neden oldu.
Uzman ve analistlerin ortak görüşü, zaman zaman sönüp tekrar alevlenen Kudüs intifadasının önceki intifadalardan oldukça farklı olduğu yönünde. Bu intifada zamana bağlı olmadığı gibi, daha önceki
intifadalarda görülen örgüt ve hareket rengi bunda yok. Daha çok bireysel eylemlerle sürdürülüyor. Bu durum intifadanın ne zaman duracağı veya nasıl olacağıyla ilgili tahminleri de zorlaştırıyor.
Filistin Yönetiminin acziyeti
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderlerinden Zahir Eş-Şeşteri, bir yıldır devam eden intifadanın çok farklı bir yol izlediğini; bazen söndüğünü ardından tekrar alevlendiğini, bu kadar uzun
süre devam etmesi karşısında sürpriz yaşayan işgalcinin ise intifadayı infazlarla bastırmaya çalışarak Filistinli gençlerle Filistin halkına intifadayı bitirme gayret ve çabasında olduğuna dair
mesaj verdiğini söyledi.
Filistin Enformasyon Merkezi’ne konuşan Eş-Şeşteri “Filistin gençlerinin intifadayı geliştirme yöntem ve metotları farklıdır. Filistinli gençlerin sürdürdükleri bireysel direniş (eylemler),
intifadayı halkın maslahatı için fırsata çeviremeyen Filistinli grupların zafiyetine işaret ediyor. Grupların intifada için ortak bir liderlik kuramamaları, intifadayı geliştirmek için uygun yöntem
üzerinde ittifak etmemeleri, resmi temsil durumunda olan Filistin Yönetimi’nin de yapılan infazları gündeme almaması, uluslararası kurum ve kuruluşlarda çalışma programlarına almaması, işgalcinin
yargılanması için Ceza Mahkemesi’ne başvurmaması intifadanın istenilen seviyeye gelmesini engelliyor” dedi.
Eş-Şeşteri’ye göre, uluslararası camianın işlenen cinayetler karşısında gösterdiği lakayt tutum işgalciyi Filistin halkına karşı cinayet işlemeye özendiriyor. İşgalciyi özendiren diğer bir husus da
işgalciyi caydırmayan ve korkutmayan içi boş tehditler ve kınamalardır. Üçüncü bir etken ise iç bölünme ve grupların gösterdiği acziyettir.
Eş-Şeşteri değerlendirmesinin devamında, “Filistin Yönetimi’nin işgalciyle olan ilişkilerini koruma telaşı, halen imzalanan anlaşmalara bağlılığı, özellikle güvenlik işbirliğini sürdürmesi, Merkez
Konseyi’nin son kararını hayata geçirmemesi işgalcinin bu halkı boğazlamaya devam etmesine bahane bulmasına ve cinayetlerine devam etmesine neden oluyor. Buna mukabil Filistin halkı direniş ve
mücadelesini sürdürmek; intifadayı da geliştirmek için yeni yöntemler bulacaktır” ifadelerini kullandı.
Yeni savaşlar kapıda
Siyasi analist Nevaf El-Amiri işgalcinin Mescidi Aksa’ya saldırmaya devam etmesi ve bu konuda Müslümanların duygularını hiçe saymasının Filistin bölgesini germeye yeteceğini söyledi.
Filistin Enformasyon Merkezi’ne intifadayı değerlendiren El-Amiri “Putperestler dahil her toplumun sosyolojisinde bir gerçek var. İnsanların kutsalına dokunmak, onları çıldırtmak ve delirtmek
demektir. Bugün genç ve yaşlılar; kadın ve erkekler Kudüs ve Mescidi Aksa’da kutsal mekânlarının hedef alındığını görüyorlar. Bunların Oslo’ya inançları kalmadığı gibi, barış görüşmelerinin umut
vermediğini de görüyorlar. Arap dünyasının vurdumduymazlığı ve Filistin Yönetimi’nin de direnişi kuşatma ve bitirme çabaları gençleri ölüm kapılarını açmaya, bölgeyi ayağa kaldıracak yeni bir pazar
arayışına girmeye zorluyor” dedi.
Siyonist işgalcinin ölümü yaymak için kararlar almaya ihtiyacı olmadığını hatırlatan El-Amiri, işgalcinin Filistin halkının en az Kudüs kadar kutsal saydığı El-Halil başta olmak üzere şehir ve
beldelerdeki mahalle ve sokaklarda infazlara izin verdiğini söyledi.
Ufuktaki gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan El-Amiri, “Ufukta intifadanın daha da şiddetleneceğine dair belirtiler yok. Çok geçmeden tırmanan olaylar sönecektir. Ama önemli olun şudur ki,
işgalci yıl sonunda Gazze’ye yeni bir savaş açma planındadır. Kanaatimce böyle bir savaş olursa, bu Batı Yaka’nın direnişi tırmandırması için iyi bir fırsat olacaktır” ifadesini kullandı.
Ardışık dalgalar
Araştırmacı yazar Sırrı Semur ise yaptığı değerlendirmede “bıçaklı eylemler hiç durmadı. Aksine dalgalar gibi bazen hafif bazen de şiddetli olmuştur. Bunun duracağı görünmüyor. Siyonistlerin bile
Eylül ayında intifadanın şiddetleneceğiyle ilgili düşünceleri vardı” dedi.
İntifadanın şimdiki halden daha farklı bir boyuta ve toplumsal düzleme taşınmasını uzak bir ihtimal olarak gören Semur, ancak Aksa’ya karşı daha ağır bir saldırı veya Filistinlilere yönelik
cinayetlerin artması halinde intifadanın toplumsal bir harekete dönüşebileceğini hatırlattı.
Siyonist işgalcinin Filistin kanını hafife alarak her gün yeni insanları katletmesini çevredeki Arap ülkelerindeki duruma bağlayan Semur şunları söyledi:
“İşgalcinin Filistin kanını hafife alması yeni bir durum değildir. Ancak Arap dünyasında olup bitenler işgalciye cinayet ve saldırılarını daha rahat yapma imkânı vermiştir. Olayları gündeme taşıyan
olmadığı gibi, uluslararası camianın da umurunda değil. İşgalciler lisanı halleriyle adeta şunu söylüyorlar: “Suriye ve Irak gibi Arap ülkelerinde olup bitenlere bakarsak aslında biz bir şey
yapmıyoruz.”