Suudi Arabistan'ın, kaybettiği Yemen'i tekrar ele geçirmek istediğini savunan ve İran'ın Yemen üzerinde hakimiyet kurduğu yönündeki sözlerin gerçek dışı olduğunu söyleyen Nasrallah, "Yemen'in Suudi Arabistan'ın kontrolünden çıkması, Amerika'nın kontrolünden çıkması demek. Bu nedenle operasyonu bugün Suudi Arabistan-ABD saldırısı olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Nasrallah :"Suudi Arabistan, Suriye, Irak ve Lübnan'da çatışmaların devam etmesi için para ödüyor. Bu işi meşru göstermek için de elinde basın ile para ve fetva için de hocaları var. Aracılar üzerinden Yemen'e karşı yürüttüğü savaşların tamamını kaybettiği için direkt müdahale etmeye başladı. Yemen içindeki eller hedefi gerçekleştiremez. Husilerin Suudi Arabistan'a diyalog görüşmelerine gitmesi durumunda, bu boyun eğmek ve teslim olmak demektir.
Biz savaşa tamamen kendi irademizle sorumluluklarımızı taşımak için girdik. Biz hiçbir kimseyi zor durumda bırakmamak için Lübnan'daki müttefiklerimize haber vermedik. Suriye'ye girme sorumluluğunu biz taşıyoruz. Müttefiklerimize, 'Hizbullah bize savaşa girme konusunu sormadı' diyebileceklerini söyledik. Suriye hakkında istenilen savaş çok büyüktü. Suriye'ye girdiğimizde savaşın sert, büyük ve uzun olduğunu biliyorduk.
Suriye'de siyasi çözüm istemeyen devletler var. Bunlar, daha fazla ölüm ve yıkım istiyorlar. Biz ise 'akıl ve mantık, yapılması gerekenin yönetimin yanında dik durarak teslim olmamak, geri çekilmemek ve kapıyı her türlü diyaloğa açık bırakmak olduğunu söylüyor' diyoruz. Çünkü alternatif felakettir. Hizbullah ya da İran'ın Suriye'yi işgal ettiğini söylemek akılsızlıktır. Bu Suriye'nin direnişini hafifletmek için söyleniyor" dedi.
İran ile P5+1 ülkeleri arasında sağlanan son anlaşmaya da değinerek bundan duyduğu memnuniyetini dile getiren Nasrallah, Suudi Arabistan'ın anlaşmayla ilgili tutumunun İsrail'in tutumu ile kesiştiğini ileri sürdü.