Afrika’da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı öğretir; ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü, o meyveleri yemek olacaktır.
Onlara: “Hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak” der.
O anda bütün çocuklar el ele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler:
“Bu, ubuntudur. Nasıl olur da diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir?”
Ve ubuntunun anlamını açıklarlar. Kendi dillerinde ubuntu; “Ben, ‘biz’ olduğumuz için benim” demekmiş.
Bir insan düşün...
Bir insan düşün, vermeden almayı kâr sayan, yedikçe acıkan ve acıktıkça saldırganlaşan…
Bir insan düşün, kendisi herkese muhtaçken zalimlik edenlerden olan,
Konfor tuzağında çaresizleşen ve çaresizliğinin farkında olamayan,
Kendisini mutlu edebilmekten aciz ve bağımlılıklarını mutluluk sanan,
Bir insan düşün, bedel ödemenin faydasından habersiz,
Bir insan düşün, bedel ödemeyi zayıflık zanneden ve yanılan.
Sonra insanlar düşün;
Gerçekle sahteyi ayırt edebilen,
Bedel ödedikçe güçlenen, güçlendikçe merhamet edebilen,
Gerçek mutluluğun sahte şeylerde olmadığını fark edebilmiş…
İnsanlar düşün, kul olabilmenin sorumluluğunu üstlenebilmiş…