Nikotin, Bağışıklık Sistemini Saldırganlaştırıyor

İzmir'de sekiz bilim insanının hazırladığı ve nikotin ile sindirim sistemi arasındaki mekanizmayı anlattığı makale, tıp dergisi Toxin Reviews'te yayınlandı. Çalışmaya göre nikotin, sürekli savaş halinde olan bağışıklık sisteminin kafasını karıştırıyor. Bağışıklık sistemi, dışardan gelen mikropların yanı sıra vücut hücrelerine de saldırıyor.

Eklenme Tarihi: 27 Tem 2020
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Nikotin, Bağışıklık Sistemini Saldırganlaştırıyor

İzmir’deki üniversitelerde görevli bir grup bilim insanı, nikotin kullanımının bağışıklık sisteminin ‘kafasını karıştırdığını’ ve ‘saldırganlaştırdığını’ kanıtladı. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın başkanlığındaki ekip, nikotinin sindirim kanalına özellikle de mideye etkilerini “mekanizma” açısından inceledi.

Deney hayvanlarıyla yapılan araştırmada bağışıklık sistemini oluşturan antienflamatuvar (iltihapla savaşan) ve proenflamatuvar (iltihap yapıcı) dengesi araştırıldı. Çalışma sonucunda nikotine maruz kalan deney hayvanlarında mide ve diğer sindirim organlarında bağışıklık sisteminin ‘kafasının karıştığı’, nikotin verilen sıçanların kanser, diyabet, kalp, tansiyon gibi birçok kronik hastalıklara açık hale geldiği ortaya çıktı.

Nikotin kullanımıyla proenflamatuvarın baskın hale geldiğini tespit eden araştırmacılar, sürekli savaş halinde olan bağışıklık sisteminin agresifleştiğini ve kendi vücut hücrelerine saldırabildiğini belirledi. Bilim insanlarının, nikotin ile mide ve diğer sindirim organları arasındaki mekanizmaya yönelik incelemesi, tıp literatürünün saygın dergilerinden Toxin Reviews’te yayınlandı.

‘ETKİLERİNİ BİLİYORDUK AMA MEKANİZMASINI BİLMİYORDUK’

Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın, nikotinin insan sağlığına zararlarını ortaya koyan çok sayıda bilimsel çalışma yapıldığını, ancak özellikle sindirim sürecindeki işleyiş sürecine ilişkin çalışma sayısının yok denecek kadar az olduğunu söyledi. “Nikotinin olumsuz etkilerini biliyorduk ama mekanizmasını bilmiyorduk” diye konuşan Harzadın, çalışmayı şöyle özetledi:

“Nikotinin sindirim kanalına özellikle mideye etkileriyle ilgili kronik bir çalışmada 2 ay boyunca deney hayvanlarımıza nikotin verdik. Bu sürecin sonunda midedeki bağışıklık durumuna baktık. Bununla ilgili biyokimyasal yöntemler araştırdık ve histopatolojik incelemesini yaptık. Bağışıklık sistemimizin dengesi vücudumuzun sağlığı için çok önemli. Dışarıdan gelecek mikroplarla savaş, günlük işler ve hücre yenilenmesinin sürmesi gerekiyor. Eğer bağışıklık sisteminin kafası karışırsa bu işler doğru dürüst yapılamaz. Vücudumuz dışarıdan gelecek birtakım etkilere karşı savunmasız hale gelir.”

Harzadın, bağışıklık sisteminin yüzde 70’i yani temelinin sindirim kanalındaki hücreler tarafından sağlandığına işaret ederek, “Eğer biz sindirim kanalımızın sağlığını temin edersek sorun olmuyor ama denge bozulursa hastalıkların da ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor.” dedi.

Harzadın, bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmaların kanser, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp, beyin hastalıkları gibi birçok rahatsızlığın temelinde “enflamasyon”un (yangı) yattığını ortaya çıkardığını, enflamasyonun da “bağışıklık sisteminin kafasının karışması” sonucu meydana geldiğini anlattı.

Bağışıklık sistemini vücudun ‘savunma askerleri’ olarak tanımlayan Harzadın, şöyle konuştu: “Bağışıklık sistemimizin bir dengesi var. Saldıran ve saldırıya karşı çıkan grup olarak anlatabiliriz. Proenflamatuvar saldıranlar, antienflamatuvarlar da bu saldırıya karşı çıkanlar. Antienflamatuvarlar bize saldıranlara karşı çıkmanın yanı sıra kendi vücudumuzun kendine yaptığı saldırıyı da kapsıyor. Yani denge çok önemli. Bu denge saldırı yönünde bozulursa vücudumuz sürekli savunma, savaş halinde olur. Kafası karışmış sinirli bir bağışıklık sistemi her şeye saldırır. Kendi vücut hücrelerini tanımayıp kendi hücrelerine de saldırabilir. Nikotin de bu dengeyi daha çok saldırılar yönünde bozuyor. Daha sinirli, saldırgan bir bağışıklık sistemi ortaya çıkıyor.”

Makalede Prof. Dr. Nazan Uysal Harzadın ile DEÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Mehmet Ateş, Dr. Öğretim Görevlisi Servet Kızıldağ, DEÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ferda Hoşgörler, Güven Güvendi, Talha Başar Koç, Sevim Kandiş ve Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Bölümünden Doç. Dr. Asuman Argon’un imzası var.